- Kategori
- İlişkiler
Aperatif hayatlar
Arkamızı dönüp gitmekte, kırıcı olurken çekinmemekte hepimiz ne kadar da bonkörüz. Bencilliğimizi en üst seviyelerde tutabilecek kadar cesuruzda severken, minnet ederken, överken bir o kadar pintiyiz. Hangimizin kalbi kırık değil ki ya da hangimiz kırmadık birilerini....Ve yaşadığımız sürece daha nicelerini. Bir parçası olduğumuz anne ve babamızın bile karşısına geçtiğimiz olmamış mıdır? Ya da sessizce doğduğumuza isyan ettiğimiz.
Ne yazık ki boyumuzdan büyük hep öfkemiz. Henüz anne karnında başlamıyor muyuz sevdiklerimizi tekmelemeye? Sandıklarımız ve gerçekten yaşadıklarımızla kısıtlı hep hayatlarımız. Sürekli ifade etmek zorundayız kendimizi. Çünkü herkes patlamaya hazır bir bomba gibi kavgaya tartışmaya tedarikli. Ne sevmeyi biliyoruz ne de mutlu etmeye ayıracak vakti bulabiliyoruz.
Herşey önemini öyle yitirmiş ki anlatılan eski zamanları masal gibi dinleyip inanamıyoruz. SMS ler yaygınlaştığı andan itibaren canım lar bile cnm la sınırlanmış hayatımızda. İki harf fazladan söylemeye mecalimiz yok artık. Evlilik haberlerini facebook etkinliklerine bırakmış davetiyeler. Pinokyo masum kalmış şimdiki yalanların yanında. Artık burnu bile uzamıyor yalanı anlaşılmıyor. Şeker kız Candy yerini pamuk prensesin üvey annesine bırakmış. Cüceler ise çoktan büyüyüp adam olmuş kabuğunu beğenmiyor. Temel Reis doyalı çok olmuş ıspanakla yetinmiyor. Şimdiyi böyle anlatırken; insanın bir bu kadar süre sonra torunlarına bırakacak mirası ne olacak acaba? Sevgi değil, mutluluk değil, doğruluk hiç değil. Aperatif bir hayattan başka....