- Kategori
- Deneme
Arpacık kumrusu...

Külahtaki dondurmanın kenarından parmaklarınızın arasına doğru aksa bir renk damlası… Büyük bir balığı kaçıracakmış gibi büyük bir heyecan acelesiyle yalasanız renge bulaşmış parmağınızı… O davetkâr, o ıslak ses kulaklarınıza kavuşsa...
Birden ellerinizdeki çilleri görse gözleriniz: Kaç yaşınızda olduğunuzu karıştırsanız.... Bir yalamlık dondurmanın sizi yüzlerce yıldır insanoğlunun hayallerini kamaştıran zaman tünelinden geçirdiğini anlasanız….
Profesörlerin yapamadığını bir külah dondurmanın yaptığına şaşarsınız…
Ömrünüzü bir kâğıda dökebilir misiniz?
Kaç satırdır ki yaşadıklarınız?
Dolu dolu kaç paragraf eder ömrünüz?
Ömrünüzün o hafif yükünü döktüğünüz kâğıttan bir uçak ya da bir gemi yapsanız sonra…
Sonra yemyeşil bir parka terk etseniz ömrünüzü…
Ya da bir metroda unutsanız?
Zaman tünelinin diğer ucundaki o sevimli çocuk alsa onu ellerine…
O kâğıtta bütün bir geleceğinin olduğunu inandırabilir misiniz o çocuğa?
Çocuk oynasa o kâğıt parçasıyla…
Üç dakika…
Beş dakika…
Sonra kaçsa hevesi…
Bütün bir ömrü avuçlarının arasında buruşturup… Atsa…
O buruşmuş kâğıt bir hisse senedine, bir banknota dönüşse sonra… Ya da bir tapuya?
Kaç para edersiniz?
‘Az gittik uz gittik… Dere tepe düz gittik… Sonra dönüp baktık ki ardımıza: Bir arpa boyu yol gittik…’
Açık denizde liman: http://www.dailymotion.com/video/xim39a_cem-karaca-resimdeki-gozyaylary-bir-gun-belki-hayattan_music