Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Marilyn Monroe, Kürtler, Türkler ve yoksulluk…

Marilyn Monroe, Kürtler, Türkler ve yoksulluk…
 

Büyük insanlık...


M.M’nin fotoğraflarını neredeyse hepiniz anımsarsınız.

Oysa 1926’yılında doğmuştu…

Öldüğündeyse takvimler 1962 yılını gösteriyordu…

Neredeyse bir yüzyıl önce doğmuş olan M.M’nin fotoğrafları tıpkı günümüzde çekilmiş gibi rengârenk ve yüksek çözünürlüklü…

Oysa Mustafa Kemal’in dahi böylesi net görüntüleri, fotoğrafları yok değil mi?

Bunun bir tek açıklaması var: Batının zenginliği…

Peki şimdi bir de Filistin’in, Somali’nin, Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın vs..vs… Yoksulluğunu bir düşünün. Türkiye’nin bazı bölgelerindeki yoksulluğu düşünün…. Oralardaki kadınların vesikalıktan başka bir fotoğrafları var mıdır sizce?

Batının günümüz zenginliğinden önce yaşadığı derin buhrandan söz etmek istiyorum kısaca. Yine M.M yol gösterecek bize…

M.M’nin annesi, film setlerinde hayata tutunmaya çalışan bir figürandı. Kazandığı para hiçbir zaman kendini geçindirmeye yetmiyordu. Görünürdeki işinin dışında hayata tutunmasını sağlayan gelirini ise küçük paralar, küçük çıkarlar karşılığında birlikte olduğu erkekler sağlıyordu…

Bu yüzden, M.M. hiçbir zaman gerçek babasının kim olduğunu öğrenemedi…

Annesi yaşadığı o acı yoksulluğun çaresizliğiyle çıldırdı ve akıl hastanesine kapatıldı.

M.M’nin çocukluğu çeşitli ailelerin yanında evlatlık olarak geçti…

Evlendiğinde 16 yaşına henüz girmişti…

Ve çocuk yaşta evlenmesinin bir tek nedeni vardı: Yoksulluk…

Bilir misiniz?

Bütün yoksul toplumların kızları henüz çocuk yaşlarındayken evlendirilirler…

Bu, Türkiye’nin yoksulluğu için de geçerlidir… Ortadoğu’nun yoksulluğu için de…

Buhran yıllarındaki batı ülkeleri için de geçerliydi bu kural…

Hatırlar mısınız?

Henüz iki yıl önce, İstanbul’u sel bastığında fabrikalardan taşarak sel suları içerisinde yüzen malları kimler yağmalamıştı?

Türkler mi?

Kürtler mi?

Yoksa sadece yoksullar mı?

Oysa İstanbul Türkiye’nin en zengin şehri değil mi?

Van depremine giden yardım kamyonlarını da aynı insanlar yağmalıyor değil mi?

Kim bu insanlar?

Türkler mi?

Kürtler mi?

Yoksa sadece yoksullar mı?

Çadırları kapabilmek için birbirini öldürürcesine yumruklayanlar kimler?

Türkler mi?

Kürtler mi?

Yoksullar mı?

Van Şehrini nasıl yazarsanız yazın... Dilerseniz Wan deyin adına... Van'ın kaderini değiştirebilir misiniz? Yoksulluktan kurtarabilir misiniz Van'ı?

Düşünün şimdi…

Uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuza rastlıyorsunuz, birlikte yemeğe çıkıyorsunuz. Hesabı kim ödeyecek?

Ben…

Ben…

Ben…

Ya yoksul olsaydınız?

Bir dostunuz dahi olmayacaktı belki de…

Yalnız insanın tek dostu ölüm değil midir sizce?

AKP, CHP, MHP, BDP… VS… Vs…

Sizde yoksulluğu çözecek şey var mı?

Göz var mı yani göz?

Van depreminde 63 öğretmen öldü biliyor musunuz?

Hepsinin de adı Memet'di... Türktüler, Kürttüler, kadındılar, erkektiler...

Kalitesiz inşaatlardan utandıkları için çürük duvarları elleryle boyayıp güzelleştirenlerdiler...

Soruyorum size, Van Erciş’te öğretmenlik yapar mısınız?

Bunu göze alabilmenin tek şartı yoksul olmaktır değil mi?

Kurban bayramı yaklaşıyor…

Kurbanları keseceksiniz yine…

Ama emin olunuz ki, hiç biriniz kandırmayacaksınız Tanrı’yı…

Yoksulluğu çözmediğiniz sürece bu coğrafyaya huzur ge-ti-re-me-ye-cek-si-niz…

Açık denizde liman: http://www.youtube.com/watch?v=-mAeOD5_nb4

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..