- Kategori
- Güncel
Asparagas haber aslından çok satar! Sen düşersen ben de seni kaldıracağım.

bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım
Bugün öğleden sonra 3 arkadaşım beni peş peşe arayarak tüm gazete manşetlerinde bulunan bir haberin 24.10.2011 tarihinde yayınladığım “Yaşayanlara en yakınlarını toprağa vermek düşmüştü” yazım ile çok benzer olduğunu söylüyorlardı.
Ben de hemen internetten yayınlanan haberi kontrol ettim. Hemen hemen tüm medyada aynı haber öne çıkarılmıştı. Öykü,ekşisözlük’e 'Bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım' başlığı ile şu şekilde paylaşılmış;
“Depremolur olmaz Van'a kazak, bot, mont gibi eşyalar gönderirken montun cebine "Geçmiş olsun kardeşim, ben de Gölcük'te senin şu an yaşadıklarını yaşadım. Maddi-manevi ne sıkıntın olursa bana 05xxxxxxxxx numaralı telefondan ulaşabilirsin, hiç çekinme" yazılı bir kağıt koyulduğundan 3 gün sonra gelen mesaj:
"Allah razı olsun kardeşim. Şu an gönderdiğin montla ısınıyorum. Sana söz bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım"
35 yıl öncesine ait yaşadıklarımı paylaştığım öykümü ise şu şekilde kaleme almıştım;
“Bana yeni alınan sarı mekap botumu sadece iki defa giymiştim. Ama onu da kimsesiz kalan çocuklara göndermeye karar verdim. Botun içine tabanlığın altına bir not iliştirdim. Notta şu yazıyordu;
“ Kardeşim, yaşadığın felakette yanında olamadığımız için çok üzgünüm. Umarım ayakkabım ayağını ısıtır. Senin bir ailen yok diye üzülme. Bak adresimizi yazdım. Bir ihtiyacın olursa kapımız sana her zaman açık. Geçmiş olsun.”
Gönderdiğimiz giysileri kimler giydi bilmiyorum. Botun içindeki notu buldular mı belli değil…
35 yıl önce evlerimizde sabit telefon bile yoktu. Ve tek iletişim aracı üzerine Atatürk pulları yapıştırdığımız mektuplardı.
Hikayemden esinlendiğini düşündüğüm arkadaş günümüz teknolojisini ve kargo hızını da hesaba katarak depremden 2,5 gün sonra yardım elini uzattığı kişiden haber alabilmişti.
Öyle ki 23.10.2011 öğlen üzeri deprem oluyor. Mont hemen hazırlanıyor içine not atılıyor ve hemen bölgeye ( hangi mükemmel organizasyon ile ) gönderiliyor. Ve afetzede hemen montu giyiyor ve ilk işi telefon ile cevap yazmak oluyor. Ve bunların hepsi 2,5 günde hallediliyor.
Bugün tüm köşe yazarları deprem bölgesindeki organizasyon bozukluğundan söz ediyordu. Çadırların, gıdanın ve giyeceklerin yağmalandığından söz ediyorlardı. Durum böyle iken şu montun hangi mükemmel aracı eller ile afetzedeye ulaştığını bilmek isterim.
İlk işim ekşisözlük’e girmek oldu. İlk defa kullanacaktım. Ana sayfada beni karşıladığı uyarı epey gülmeme sebep oldu.
“Bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir.”
…
Bu sitede yazılanların hiç biri doğru değil ama tüm medyanın bu olayı haber yapmasındaki amaç uzunca tartışılmaya değer.
En azından bu öyküyü gündeme taşımadaki amacın toplumun genelinde bir hoşluk yaratmak olduğuna inanmak istiyorum. Ve bu hoşluk yaratma emri de yükseklerden gelmiş olmalı ki tüm medya bu kurmaca öyküyü “ yazılanların hiçbirinin doğru olmadığı” bir portaldan alarak sitelerine yerleştirmişler.
Öykünün gerçek sahibi ise asparagas haber yapandan dolayı bir parça mutsuz oluyor.
Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşmanızdan memnuniyet duyarım.
İlgili yazım:
http://blog.milliyet.com.tr/yasayanlara-en-yakinlarini-topraga-vermek-dusmustu/Blog/?BlogNo=331239