Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '14

 
Kategori
Felsefe
 

Arzunun gizemi

Arzunun gizemi
 

O kadar gizemli bir dünyada yaşıyoruz ki, bu gizemli dünyada şu anda sahip olduğumuzu varsaydığımız her şeyin  geçmişte bizzat kendimiz tarafından bilerek veya bilmeyerek  şiddetli arzularımıza bir cevap olarak sunulduğunu pek az kişi  idrak eder.

Eğer insanlar, şu anda yaşadıkları  hayatın  geçmişte  kendileri tarafından şekillendirildiğini tam olarak anlayabilselerdi, bundan sonraki yaşamlarını çok daha verimli ve mutlu  yaşayabilmek için arzularına isteklerine tutkularına  ve korkularına dikkat ederlerdi.

En küçük bir arzunun bile yerine getirilmesi gerektiği  şeklinde temel bir evrensel yasa vardır.

Bir şeyi arzuladığınızda, tüm evren  elele   bu arzunuzu yerine getirmek için çalışmaya başlar.Sizin arzunuz şu yada bu şekilde ilerleyen zamanın bir noktasında, arzunuzun gücüne, ciddiyetine ve sürekliliğine bağlı olarak yerine getirilir.Pek çok insan, arzuladığı  bir şeyi arzular ve unutur. Birkaç yıl sonra bu arzusu yerine getirildiğinde şaşırır.

Korkular da böyledir! Herhangi bir olaydan  çok  korktuğunuzda, siz aslında bununla ilgili  oluşumu harekete geçirirsiniz. Zihninizde bunu sürekli düşünür tasarlar, olabilecekleri göz önüne getirirsiniz. Zihninizin ekranında renklendirdiğiniz bu film tamamen size ait. Senaryo tamamen size ait. Evren ise bir hizmetkarınız olarak bu filmi çekmeye ve ortaya çıkarmaya başlar. Filmin kusurlu olmasıyla ilgilenmez. Belirsizlik  ve kusurların kaynağı tamamen sizsinizdir.

Şimdiye kadar okuduklarınızın benzerini  bir çok yerden  duydunuz. Hatta bununla ilgili “çekim yasası“ adı altında bir belgesel bile yayınlandı. Kişisel gelişim kitapları yarım yamalak bilgilerle , “neyi arzularsanız evren size onu sunar!” der. Fakat işin derinliği  çok farklı  yerlere dayanıyor.

 

Madde dünyasının temeli atomlar , atomların temeli atomaltı parçacıklar, atomaltı parçacıkların temeli ise kozmik  enerjidir. Peki kozmik enerjinin temeli  nedir?

İşte bu sorunun cevabı  net olarak şudur: Bilinç ya da şuur…

Dünyada ve onu çevreleyen evrende, görünen ve görünmeyen  her şeyin özü  bilinç tir.

Her şey sürekli olarak hareket etmekte. Yüzyıllarca bir kenarda atıl durumdaki  küçük bir çakıl taşının

Bile  atomları ve sürekli  titreşen  atomaltı parçacıkları, kendine has enerjisi ve bu enerjide yansıyan bilinci  var.

Bu parçacıkların arka planında enerji ve enerjinin arka planında bilinç  mevcut.

Bu bilinç, çakıl taşında yansıyan fakat çakıl taşının iradesinde olmayan  bir bilinçtir.

Bir çakıl taşı veya bir balinadaki  atomaltı parçacıkların arkasındaki güç  aynıdır. Su  (h20) veya  demir (fe) atomlarını da meydana getiren farklı dizilimlere ve sayılara sahip  proton –nötron ve elektronların arkasındaki  enerjinin arkasında yine bilinç var.

Bu açıdan bakıldığında  her şey  BİR dir  ve her  şey aynı kozmik enerjiye varır. Tüm enerjilerin kaynağı  olan  şey de bilinç tir.

Teklik  bilincine varan bir insan ,(sufi-zen ustası-ermiş-evliya –peygamber-nebi-aziz) dünyadaki  tüm ortaya çıkışların ve kayboluşların ,olayların  en temelde birer illüzyon olduğunu  birden idrak eder.

İyi ve kötü  onun için aynı şeydir. İkisinden de etkilenmez. olayların dışına çıkar.Hayat denen oyunun ve evrene çatı olan  Zaman ve mekanın  dışına çıkar. Arzularının , evrensel kozmik enerjiyi harekete geçirici bir güce sahip olduğunun bilincinde olarak , arzularının esiri olmaktan çıkar ve onların efendisi olur.Onlara hükmeder, yok eder veya filizlendirir. Tamamen kendi insiyatifinde hareket eder.  

Şu ana kadarki  anlatımı  özetleyecek olursak;  yeryüzünde var olan  her şeyin temelinin  kozmik enerji olduğunu , bu enerjiyi yöneten bir BİLİNÇ  olduğunu ve her şeyin bu bilinçten  kaynaklı olarak ortaya çıktığını  ve yok olduğunu ( form değiştirdiğini )  söyleyebiliriz.

-Peki  bilinç en son nokta mıdır ? Hayır! Bilincin dışında,  bilinci ortaya çıkaran, bilinçle kozmik enerjiyi yaratan, kozmik enerjiyi maddeleştiren veya maddeden tekrar kaybolmayan  enerjiye dönüştüren Yüce   Yaratıcı vardır.Bu konu başka bir blogda ele alınacaktır-

Arzuların  kozmik enerjiyi harekete geçirecek  güce sahip olduğunu  da söyleyebiliriz.Süreklilik gösteren güçlü arzuların daha kısa zamanda, süreklilik göstermeyenlerin ise daha uzun zamanda belki de diğer hayatlara aktarılarak  ,  evrenin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz.

O halde insan,  emrine amade  olan  koca evrende , mutsuz yaşamayı  nasıl  başardığını iyice  düşünmelidir.İnsanın kendi doğasında zaten var olan ve var olmak için  çaba istemeyen  gerçek  ve mutlak huzur ve mutluluktan  nasıl  uzaklaştığını,  yeryüzündeki bu oyunun kendi  hırs bencillik  arzu tutku ve korkularıyla kendisini içine alarak nasıl  acı ve ıstırapla zamanın makinesinde  yoğurup  yok ettiğini açıkça görmelidir. Göremiyorsa görmeye çaba göstermeli, ve bunu şiddetle  -gerçekleşeceğini bilerek- arzulamalıdır.

Tek arzunuz ,” kendini bilmek “olsun.

Sağlıcakla kalın….

 
Toplam blog
: 4
: 439
Kayıt tarihi
: 05.08.13
 
 

Elektronik teknikeri bilişim alanında çalışıyor. yoga, zen, meditasyon, dinler, felsefe ,..