- Kategori
- Edebiyat
Asi Bir Yürek Bu
Parmaklarım uyuşuyor,
bedenimin bir yerlerinde yanma,
yanmalar oluyor.
Yüreğimin sol tarafı sızlıyor, bedenimin sol tarafı tutmuyor.
Kokun hâlâ avuçlarımda,
peçetelerle siliyorum,
peçeteler sen kokuyorsun…
kırk yıl geçti,
KIRK BİN DUVAR YIKILDI ÜSTÜME,
KIRK KAT YERİN DİBİNE GEÇTİM.
Her yerde sen kokuyorsun,
kapı pervazlarında senin izlerin.
Zıkkım sürüyorum avuçlarıma zıkkım oluyorsun sen.
Asi bir yürek bu,
gözlerini camlarda bırakıyor.
Gidiş yollarına bakınıyor,
bakışları bin parçaya bölünüyor,
gözyaşları ile bekleyişleri, asiliğinin belini kırıyor,
mahzun oluyor, asil asil bedbin bakıyor.
SEN ÖLMESEYDİN BENDE,
BEN HALA YANGIN YERİNDE OLACAKTIM DİYOR.
Keşke ben ölseydim de yangın yerleri olmasaydı…
Yanıyor kavaklar,
yanıyor sular.
SULAR GİBİ ATEŞTEN ALEVLER ÇATIRDIYOR.
Ateşten sesler tünüyor duvar diplerine.
Sesler hıçkırıklar yanıyor.
ZIKKIM KOKUYOR HAYAT.
Eyy yar,
SENİN BÖYLE BATAK BATAK KOKMAN AĞRIMA GİDİYOR.
ARTIK UMURUMDA DEĞİL BU HAYAT,
ARTIK UMURSAMIYORUM YAŞAMI, BOŞ VERİYORUM.
Yaşam belki güzel, diyorum. Güzel bir gül, bir diken. Dikensiz tarafından tutmayı bilmek, belki mutlu yaşam.
Ne olur gül be, güldür biraz.
KENDİMİ BİR ZEMBEREK GİBİ KOYVERİYORUM,
Bu yaşam öykü gibi şiir, şiir gibi öykü diyorum
Karanlık bu yollar,
göz gözü gömüyor.
Hayat bir salıncakta sallanan bir çocuk,
yüreği hop hop hopluyor,
bir yalnızımsı çember,
bir boşluk…
GÖZ GÖZÜ ÇIKARIYOR,
CANI YANIYOR AŞKIN.
Mustafa Yılmaz
Çandarlı