Gitme… Bir daha asla gitme, avuçlarımızın içindeki sıcaklığı bırakarak gittin ya, bir daha asla gitme… “Bir kere gidilir” derdin ya bana ve hiç gitme, ama benim yalnızlığımda, sensizliği ya..
Ormanın sesi karanlığa karıştı, oysa ağlamaların sessizdi karanlığa karşı. Umut yaşamın kora basılmış hali, öylesine düşler, öylesine nefes almalar, tüm unutulası ardı arkasında bekleyişte, ki yaln..
Hayatımızı sürdürmek içindi verdiğimiz alın terleri, yıllarımızı hesapsızca harcarken acımasızlıklara, varmış yokmuş yaşam derken boş vermişlikle, sadece yorgun düşerdik yattığımız yere yüz üstü ay..
Nasıl bir ürkek cesaretlerdi bunlar. Öncelikle sen yazılarını okumak, ardından birkaç cümle ile sana yetişmeye çalışmaktı belki de hırslanarak sana olan ilgimi sevgiye dönüştürüp, önce gülümsemeyi,..
Sevmek ve sevilmekle yaşamda tutunabildiğim anlar. Önemli olan sevgili, verdiğin huzur ve mutlukları geri alamamandı. Ne garip değil mi, yaşamımızda beraber güldüğümüz anlar vardı, bi..
Bazen durduğun anda bir şeyler düşer düşüncelerinle beraber var oluşuna dahil veya özlemini duduğun birilerine bağlanır düşüncelerin. Aslında uzaklardan beklediğin bir sestir kendince kendini g..
Ne kadar garip duygulardı bunlar ki akla düştükçe birine veya birileriyle beraber öfke yükselişlerini hazmetmem pek de kolay geçiştirilecek konular değildi. Nedense çoğunda haklılığım öne ç..
Aşk parmak uçları ile dokunmaktır yaşamaya… Sevmek sevebildiğin kadarıydı yalnız senin olan… Kendimize ait huzura ait, yaşama ait yeminlerimiz vardı aramızda, biz var oldukça sadık kalacağı..
Sığındığımız şey yalnızlık bağındaki kırbaçla bedenimizde bıraktığı acılar mı? Kaç mevsim dönüşü bu, kaç yağmur mevsimlerinin bitip başladığı, kaç bedenlerin ıslandığı zamanlar bunlar? ..
Örtülmüş bir gece yarısı zamanı… Gökyüzü aynı gökyüzü… Berrak ve kısım kısım bulut yığınları… Gece yarısın yakın bir zaman ve bulutlar hiç görmediğim bir açık grilikte… ..
Hayat mı hırçındı yoksa yazı mı? ..