Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşık olduğumuzla mı evlenmeli? (1)

Aşık olduğumuzla mı evlenmeli? (1)
 

Aşk denilen duyguyu kanaatimce başka duygularla karıştırıyoruz biz. Acaba yaşadığımız bu duygusal fenomeni şefkatten, şehvetten nasıl ayırdedeceğiz?Burada kavramsal olarak aşktan bahsetmiyorum, söylemek ve üstünde durmak istediğim şey aşk denince bizim algılamamızın ne olduğudur... Bize ne olunca aşık olduk deriz?

Bu konuda rivayetler muhteliftir. Evet aşk bir duygular yumağıdır, öyle bir yumak ki asırlardır sırrı bir türlü çözülememiştir. Herkes farklı şeyler söyler bu konuda. Hatta iyi midir kötü müdür bu konuda bile fikir birliği yoktur aslında. Çeşitli şekillerde tarif edilir bu duyguyu yaşayanlarca.

Bu tariflerden bazıları, midene yumruk yemiş gibi olmak, ayakları yerden kesilmek, onu düşünemeden yapamamak, sürekli onunla olmayı arzulamak, ayrılınca acı çekmek, hatıralarıyla hüzünlenmek... Özet olarak aşık olduğun kişide eskilerin tabiriyle fani olmak diyelim biz bu duruma...

Burada duygularımızı, fiziksel durumumuzu ve tüm mesaimizi alt üst eden birşeyden bahsediyoruz. Metabolizmamızın hızını dahi etkiler ki yer yer iştahsılık bile çektirdiği vakıadır. Yemeden içmeden keser bazen bizi. İlginçtir, bu durum uyuşturucu kullanan insanların kullanım esnasında, sonrasında ve onu bulamadıkları dönemde yaşadıkları ruhsal, fiziksel ve psikolojik dönüşümlere çok benzer. Kullandıklarında ayakları yerden kesilir, başka bir aleme geçerler sanki. Dünya umurlarında değildir. Bulamadıklarında ise titreme nöbetleri geçirir, zaptedilemezler. Uyuşmuş mutluluğun yerini tarif edilmez acılar alıverir bir anda...

Toplumdan topluma da değişir aşkın anlamı ve yaşanma biçimi. Mesela bir Alman ya da Amerikalı'nın aşktan anladığı şeyler bizden farklıdır. Bizdeki gibi yoğun duygular yaşamazlar onlar, cinsellik ağırlıklıdır onların aşkları. Bizde senelerce yaşanıp eli eline değmeyen aşıklar vardır mesela. Leylayı sevmeyi sevmiştir Mecnun. Daha derinde ve karşılık beklemeden yaşanmış nice örnekler vardır dilden dile dolaşan. Tabi eskiden demek daha doğru olur. Şimdilerde bizdeki aşklarda derinliğini kaybetmek üzeredir...

Kanaatimce biz toplum olarak aşkı gerektiğinden fazla önemsiyoruz. Taşıdığı anlamdan daha büyük anlamlar yüklüyoruz bu duyguya. Mübalağa içimize yerleşmiş bizim. Yani daha sakin ve aklı başında yaşanırsa sonrasında yıkım daha az olur ve daha çabuk toparlanarak hayata kaldığı yerden devam edebiliriz. Akl-ı selimi koruyamadığımızdan çoğunlukla hüsrana uğrarız. Ben bu durumu toplum olarak EQ (duygusal zeka) muzun düşük olmasına bağlıyorum. Bir çok hadisede kolay tahrike kapılmamız da bu nedenledir.

O yüzden herkese tavsiyem aşık olduğumuzu düşündüğümüz o ilk anda ve sonrasında almış olduğumuz duygusal afyonun etkisiyle, tüm hayatımızı etkileyecek kararlar almamamızdır. Aşık olduğumuz kişiyle hemen evlenmek gibi... Zurnanın zırt dediği yere geldik işte...

Devamı sonraki yazıda...

 
Toplam blog
: 9
: 869
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

Dünya ve toplum olarak çok büyük değişim ve dönüşümler sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz. Ben sadece..