- Kategori
- Edebiyat
Aşık Veysel’i ölümünün 37.yılında saygı ile anıyoruz.
Aşık Veysel
Âşık Veysel Şatıroğlu’nun hayat öyküsünü yıllar önce bir yolculuk süresinde okumuş ve çok duygulanmıştım.
79 yıllık hayatında yaşadığı onca can kırıklarının bugüne kadar neden bir filme konu olmadığına hayret ediyorum...
Ölümünün 37. yılında onu yakından tanımayanlara hayat öyküsünü kısaca paylaşmak istedim.
Veysel Şatıroğlu veya bilinen adıyla Âşık Veysel 25 Ekim 1894’de Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan , köyünde, Annesi Gulizar, bir yaz günü Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; Veysel’i oracıkta doğurmuştur. Göbeğini kendi eliyle kesmiş bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüştür.Babası Ahmet; bebeğin adını Veysel koymuştur...
Yedi yaşına kadar hayatının en güzel yıllarını yaşayan Veysel, tüm Anadolu’da salgın halinde olan çiçek hastalığının pençesine düşmüş ve sol gözünün içinde çıkan bir çiçek apsesi nedeni ile sol gözü akıp gitmiştir...
Bir gün inek sağarken babası Veysel’in yanına gelmiş. Veysel ansızın arkasını döndüğünde yakında bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş. Ve böylece sağlam olan sağ göz de akıp gitmiştir.
Babası çok meraklı bir adammış. Halk ozanlarından şiirler okuyup ezberleterek avutmaya çalışırmış oğlunu...
Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladığı söylenir. Veysel’iyirmibes yasındayken Esma adında bir kızla evlendiren anne ve babası 1921 yılında bu dünyadan göçüp gitmişler. İkinci çocuğu on günlükken, anasının memesi ağzına tıkanarak ölmüş, ardından da karısı sevgilisi ile evden kaçmış.Veysel kadar kimsenin hayatı bu kadar acı içinde geçmemiştir.
Karısı terkedip gittiğinde bir kızı varmış Veysel'in.İki yıl kucağında gezdirmiş kızını. Ama ne çare o da yaşamamış.
Veysel'i yeniden evlendirmişler...
İkisi erkek dört kızı olmuş. Onlar da18 torun vermiş Veysel'e.
1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başlamış. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri Gazi Mustafa Kemal Pasa için söylediği: "Türkiye'nin ihyası Hazreti Gazi" mısrasıyla başlayan şiirdir.
Bundan sonra bütün yazdıklarını çalıp söylemeye başlamıştır.
1933 yılına kadar, köyünden dışarı hemen hemen hiç çıkmadığı halde;bundan sonra bütün yurdu dolaşmış, yurdun çeşitli şehirleriyle kasabalarını, köylerini dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yapmıştır. 1952 yılındaİstanbul'da büyük bir jübilesi yapılan Aşık Veysel'e 1965 yılında Türkiye BüyükMillet Meclisi, "Anadilimize ve Milli Birliğimize yaptığı hizmetlerden dolayı"özel bir kanunla vatani hizmet tertibinden aylık bağlamıştır.
Veysel'in bir başka özelliği daha varmış; köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan'da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan, kayısıya, kirazdan cevize kadar türlü türlü meyve ve çiçek vardı. Veysel, kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüleri; "Atalarımız bunca yıl böyle bir is yapmamışlar, şu kör adam onlardan iyi mi bilecek ki böyle ise kalkıştı?" demişler. Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş, meyve vermiş. Köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar ve bu defa "O kör değilmiş, meğer kör olan bizmişiz diyerek Aşık Veysel'i kutlamışlar.
1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı.
Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşayan Aşık Veysel bugün en çok bilinen şiirine isim olan kara toprağa 21 Mart 1973’de kavuşmuş oldu.
Eserlerinde Türkçeyi çok yalın kullanmıştır. Yaşama sevinci hüzün, iyimserlikle, umutsuzluk şiirlerinde iç içedir. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır.
Şiirleri;
- Deyişler (1944)
- Sazımdan Sesler (1950)
- Dostlar Beni Hatırlasın (1970)
- Ölümünden sonra Bütün Şiirleri adıyla (1984) eserleri tekrar yayınlandı.
Sevgili Ozan’ımızı saygıyla anıyoruz.
Kara Toprak
Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Beyhude Dolandım Boşa Yoruldum
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Nice Güzellere Bağlandım Kaldım
Ne Bir Vefa Gördüm Ne Faydalandım
Her Turlu İsteğim Topraktan Aldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Koyun Verdi Kuzu Verdi Sut Verdi
Yemek Verdi Ekmek Verdi Et Verdi
Kazma İle Dövmeyince Kıt Verdi
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Ademden Bu Deme Neslim Getirdi
Bana Turlu Turlu Meyva Yetirdi
Her gün Beni Tepesinde Götürdü Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Karnin Yardim Kazma İle Bel İle
Yüzün Yırttım Tırnak İle El İle
Yine Beni Karşıladı Gül İle
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
İşkence Yaptıkça Bana Gülerdi
Bunda Yalan Yoktur Herkesler Gördü
Bir Çekirdek Verdim Dört Bostan Verdi
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Havaya Bakarsam Hava Alırım
Toprağa Bakarsam Dua Alırım
Topraktan Ayrılsam Nerde Kalırım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Dileğin Varsa İste Allah'tan
Almak İçin Uzak Gitme Topraktan
Cömertlik Toprağa Verilmiş Haktan
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Hakikat Ararsan Açık Bir Nokta
Allah Kula Yakın Kul Da Allah'a
Hakkin Gizli Hazinesi Kara Toprakta
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Bütün Kusurlarımı Toprak Gizliyor
Merhem Calip Yaralarımı Tuzluyor
Kolun Açmış Yollarımı Gözlüyor
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Her Kim Ki Olursa Bu Sırr-ı Mazhar
Dünyaya Bırakır Ölmez Bir Eser
Gün Gelir Veysel'in Bağrına Basar
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Olmasa
Güzelliğin on par' etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz âleme Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk' olmasa Güzel yüzün görülmezdi
Bu şak bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı O sana aşık olmasa