Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '10

 
Kategori
Sinema
 

Oscar 2010 adaylarından District 9 son yılların en sıra dışı bilim kurgu filmi!

Oscar 2010 adaylarından District 9 son yılların en sıra dışı bilim kurgu filmi!
 

Yasak Bölge-District 9 Filmi


20 yıl önce çalıştığım firmanın Zürih’de düzenlediği iki haftalık eğitim programına katılmıştım

Katılımcılar; İsveç, Polonya, Brezilya, Papua Yeni Gine, İngiltere İspanya ve Rusya gibi çok farklı ülkelerden gelmişti.

Bir akşam diskoteğe gitmek istedik. Zürih’in en meşhur diskoteğinin kapısına geldiğimizde kapıda şöyle bir not duruyordu. “zwarte man niet toegestaan ” Zenciler Giremez...

Kapıdaki notu dikkate almayarak içeri girmeyi denediğimizde ise Papua Yeni Gine’li arkadaşımızın siyah tenli olmasından dolayı tartaklanmış ve diskoteğe girememiştik.

Irkçılığın ne kadar utanç verici bir anlayış olduğunu o gün hepimiz damarlarımızda hissetmiş ve beyaz tenli olduğumuz için çok ama çok utanmıştık...

Benim gibi orta yaşlılar çok iyi bilir, adını sürekli duyduğumuz Apartheid (Afrika dilinde "ayrılık") uygulaması uzun yıllar sonra bir sosyal patlamaya sebep olmuş ve Nelson Mandela’yı da Güney Afrika'nın liderlik koltuğuna oturtmuştu.

2010 Oscar Adayı filmlerden biri olan “District 9” –“Yasak Bölge” ırkçılığa çok farklı bir açıdan baktığından, verdiği evrensel mesajlar ile son yılların en ilginç kurgu bilim filmi olmaya da adaydır.

Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde geçen öykü; 1982 yılında şehrin tepesinde asılı halde kalan bir uzay gemisinin görüntüleri ile başlıyor. Kendi dünyalarından ayrılmak zorunda kalan uzaylılar; filmde adlandırıldığı şekliyle “karides” ‘ler, barış içinde yaşamak için dünyaya sığınırlar.

”Karides” yakıştırması uzaylıları, “zenci” yakıştırmasına benzer bir aşağılama için kullanılmıştır.

Uzayılar kendilerine ayrılan “district 9” adı verilen bölgeye yani “apertheid” ’larına yerleştirilir.

Zaman içerisinde uzaylı topluluğun yaşam koşulları, insan ırkı ile temasları gibi sorunların takibi için MNU (Birleşmiş Çokuluslu Milletler) adında bir organizasyon kurulur.

Günümüze gelindiğinde uzaylı nüfusu 1, 8 milyona ulaşmış ve bulundukları bölgede kontrol edilemez hale gelmiştir.

Uzaylılar gün içinde insanların bulunduğu alanlara da girmeya başladıklarından insanlar ayaklanmaya ve uzaylıları aralarında istememeye başlamıştır…

MNU isimli özel güvenlik şirketi bir yandan uzaylılardan nasıl rant sağlayağını, planlarken bir yandan da bu yoğun nüfusu şehrin çok uzağına, District 10’’a taşıma işine girişmiştir. Filmin baş karakteri Wikus, 10. bölgeye göç operasyonu döneminde MNU’ daki ekibin başına getirilir.

MNU ekibi District 9’a girerek uzaylılardan göç işlemini onaylamalarını ister…

Operasyon sırasında, Wikus bir barakada uzaylıların gizlice ürettiği genetik bir sıvıyla temas eder ve yavaş yavaş uzaylıya dönüşmeye başlar.

Bir anda yarı uzaylı – yarı insan haline gelen ve dönüşümüne devam eden Wikus üzerinden rant sağlamayı hedefleyen MNU şirketi onu hemen ameliyat masasına yatırarak kesip biçmeyi planlar…

Wikus’u bu kadar değerli yapan sebep ise ; gen kontrolü yaparak çalışan uzaylılara ait silahlar Wikus sayesinde denenebilecek ve böylece silahlanma yarışından elde edilecek gelir sayesinde bir çok “arsız” dünyalı daha da zengin olacaktır.

MNU, Wikus sayesinde el koydukları silahları test etme imkanına kavuşur.

Film, Wikus’un MNU’dan kaçarak District 9 bölgesine sığındığı dakikalarda aksiyon sahneleri ile göze de hitap etmeye başlar. Wikus “karidesler” ile dost olmak zorunda kalır. Kampta yanlarına sığındığı uzaylılar ise kayıp kumanda modülünü tamir ve enerji temini ile uğraşan bireylerdir. Daha önce aşağıladığı bir tür ile yakın temasa geçen Wikus kısa zamanda uzaylıların DNA ile çalışan silahlarını kullanıp MNU'ya karşı direnişe geçer ve kumanda modülünün ana gemiye dönmesine yardımcı olur.

Bu yardım ile vücudundaki başkalaşımı geri çevireceğini umduğu ilacın uzaylılar tarafından sağlanacağı sözüdür.

“Ötekileri” , insanlardan uzaklaştırmaya kalkarken kendisini "ötekilerin" içinde bulan Wikus’un öyküsü; Ridley Scott’un “Blade Runner, John Carpenter’in “Thing” –“Şey” ve James Cameron’un “Alien”’in ardından günümüzde en sıra dışı kurgu bilim öyküsü olarak karşımızda duruyor.

Film 2010 Yılı Oscar ödüllerinde; En İyi Kurgu, En iyi Görsel Efekt, En iyi Film ve En İyi Uyarlama Senaryo dalında akademi tarafından OScar'a aday gösterilmiştir. Film aynı zamanda diğer sinema festivallerd 10 ödül kazanmış ve Oscar’da dahil olmak üzere 39 adaylığa layık görülmüştür.

Filmin Güney Afrika’da çekilmiş olması da değişik bir ironi olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen Neill Blomkamp, Johannesburg doğumlu ve henüz 30 yaşındadır.. Wikus Van De Merwe’yi başrolde Sharlto Copley oynamış, gerek saf bir görevli gerek ise av olmamak üzere ortaya koyduğu mücadelede çok gerçekci bir performans göstermiştir.

Film, başından itibaren bir belgeseli izliyormuş şeklinde çekilmesi sayesinde verilmek istenen mesajı da çok olumlu etkilemiştir.

Ben 2010 Oscar ödüllerinde en büyük süprizi bu filmin yapmasını arzuluyorum. 500 milyon dolarlık bütçe ile çekilen Avatar’ın karşısında, 30 milyon dolarlık bütçeyi 7’ye katlayan (205 milyon dolar gelir) mütevazi ve sıra dışı bir film dimdik duruyor.

Gelecek on yıl içinde “kült” olmaya aday olan” ötekiler’in öyküsünü anlatan filmi izlememiş olsanız da, günümüzde “ötekiler”e ait bir çok dramı oturduğumuz koltuklardan zaten hergün haber olarak izlemiyor muyuz?

 
Toplam blog
: 62
: 2308
Kayıt tarihi
: 10.12.09
 
 

Üniversite yıllarında başladığım fotoğraf sanatını iş hayatına atıldığım dönemde geliştirdim. Bir..