- Kategori
- Sinema
Veda
Görsel yanı çok güzel.
Merhaba,
Uzunca bir aradan sonra, büyük bir arzu ile pc'nin başına oturup, duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Herkesin bildiği gibi Veda filmi 26 Şubat tarihinde gösterime girmişti. Filmi kalabalık bir grup ile o gün izlemek istememe rağmen gidemediğimden, 7. günü olan bugün izledim. Bu filme giderken de özellikle 19.00 matinesini seçtim, kalabalık olması için. İstiklal Caddesi'ndeki bir sinemada, mesai saatinin dışında bir matinede gitmeme rağmen 27 kişi ile izledim:-( Ve düşündüm; "acaba bütün İstanbul bu filmi 1 hafta içinde izledi mi!!!" diye...
Film hakkında yazılı ve görsem basında bir çok haberler çıktı. Yerenlerde, övenler de oldu...
Ben büyük beklentiler ile filmi izlediğim için ciddi hayal kırıklıklarım oldu. Bir yandan yererken, bir yandan da "neden böyle olduğu" konusunda düşündüm.
Sevgili Livaneli bir röportajında "Atatürk ile ilgili bir film yapmadan ölemezdim" diye bir cümle kurmuştu. O an içimin burkulduğunu, bu "Veda"nın -acaba- onun veda'sımı olduğunu düşündüm. Umarım bize bu kadar kısa sürede veda etmez. Umarım üretkenliğinden, pozitif düşüncelerinden, güler yüzünden, tatlı dilinden, hoş nağmelerinden ve asıl önemli olan YÜREĞİNDEN bizleri mahrum etmez...
Uzun soluklu düşünceden sonra, kısa sürede çekilmiş bir film. Gerçekten, müzik, kostümler ve görsellik açısından mükemmel... Ama çok keskin geçişler var. Sanki tabiri caiz ise; "atlı kovalıyormuş" gibi. Filmin bazı kesimlerinin kesildiğini açıklamışlardı, belki de kesimden sonraki bağlamaları iyi gerçekleştiremediler. Film'den çok piyes gibi izledim. Livaneli'nin kitaplarını okuyup, diğer filmlerimi anımsadığımda aynı tadı yakalayamadığımı, gerçekten aceleye getirilmiş olduğunu hissettim.
Nedenini düşündüğümde de; bu film için Livaneli'ye çok fazla misyon yükledik. İnsanların beklentileri ne kadar yüksek olursa, hayal kırıklıkları da o denli güçlü olurmuş. Konu ile ilgili diğer yorumum ise; belki de bu kadar çok Atatürk'e, onun inkilaplarına, cumhuriyete, demokrasiye, çağdaşlığa ve uygarlığa saldırı da bulunulan bir dönemde, Atatürk'ü ve onun tüm dünyaya sağladığı kazanımları anımsatmak için yapılmış olabileceğini de düşündüm...
Filmi başka oyuncular oynamış olsalardı, belki farklı göz ile izleyecek, yorumlarımızı ona göre yapacaktık. Filmde bulunan sanatçıların bir çoğu televizyondaki komedi dizilerinden izlediğimiz sanatçılardı. Dolayısı ile filmi izlerken, kendimizi tamamen tarihe veremeyip, sanki onlar bir "muziplik" yapacaklarmış, onların dizi sahnelerinden bir kesitmiş gibi de izlememize neden oldu. Böyle olunca da çok fazla kendimizi filme, o tarihe, Atatürk'ün hayatına veremedik.
Bazı yazılarda bunun; Livaneli'nin kendini anımsatmak ya da para kazanımı için yaptığı konusunda yazılar okudum, büyük bir üzüntü ile. Böylesine dolu, böylesine bilgi birikimi olan, amaçları ve ulusu için her şeyi göze almış birisinin bu tür kaygıları, hayattan beklentileri olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.
Film bize; devrimleri anımsatan coşkuyu vermeliydi. Ölümünden sonraki halkın tepkisini de... Ve bir de benim için büyük bir eksiklik olarak düşündüğüm; İnönü'yü atlamamalıydı. Evet; film Bozok'un gözünden bir anlatım. Ama İnönü onun hayatında çok önemli yer almış birisi. Kesinlikle bulunmalıydı...
Evet ahkam kesmek çok kolay. Dışarıdan; "şöyle de olmalı, böyle de olmalı"yı çok rahat söylüyoruz. Ben yine de eksiklerine rağmen, çok güzel olduğunu düşünüyorum. Hele hele böyle bir dönemde, gösterime girmesinin önemli olduğunu da...
Bu nedenle; başta Livaneli olmak üzere emeği geçen herkesin eline, yüreğine sağlık...
Atatürk için rahmet, Türk halkı için ise yeni bir Atatürk diliyorum...
Kalın çağdaşlık, laiklik, cumhuriyet ile...