- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşk: İroni ve ritüel

Aşk konusunda bana iki kelimeyle bir tanımlama sorulsaydı "ironi ve ritüel" kelimelerini kullanırdım. İroni kelimesini kullanırdım, çünkü insanın yaşamı boyunca düşmeyi bile akıl edemeyeceği komik ve alaysı durumlara düşmesi bile aşık kişiye vız gelir. Ritüel diyorum, olaki sevişme şansı olursa aşkın içinde, ayinden bir farkı kalmayacaktır yaşananlar.
Aşk kaç kez izin verir gönlünce sevişmeyi? Burada izin verecek çoğu kez-ezici bir üstünlükle-kadın olacaktır. Çoğu kadın bu türden yaklaşımların aşkı da bitireceğini düşündüğünü itiraf etmekten çekinmezler. Aslında gerçekler hiç de öyle değildir. Kadının elinde tuttuğu en büyük silahı öyle kolaycana kullanmasının teslimiyetçilik olduğunun ortaya çıkacağını düşünmesi kadar doğal bir şey yoktur.
Aşk aslında bir anlamda da karşıyı yaşamaktır deyebilirim. Sürekli onu düşünmek ve bu arada normal yaşamına devam ettirmeye çalışmak. Aşkı yaşamamışlar için şöyle bir örnekleme yaparsam sanıyorum daha rahat anlaşılacak. En yakınınızı kaybettiğiniz de, bir süre o kişinin hiç aklınızdan çıkmayacağı anlar gibidir. Bazen, hatta kafanızdan atmaya çalışsanız bile sizi bir hastalık gibi sarıp beyinizi tam olarak ele geçirmesi gibi. Saçma olduğunu, mantıksız olduğunu bile bile ve üstelik içinizden bin kez, bu aşk için çekilen acılar değmez demenize rağmen üzerine ve tüm benliğinizle teslim olup gitmek. Peki tüm bu etkileşimler nasıl gerçekleşiyor. Aslında bunun yanıtını hangi cins önce bulursa diğerinin kölesi yapabilir. Ama bir kaç teori geliştirmemiz de engellemez sanıyorum.
Bir köprünün başına geldiniz ve karşıya geçmekte iken, üstelik de yıllardır görmediğiniz ilkokuldan bir arkadaşınız son derece alakasız bir anda aklınıza geliyor. Derken köprünün ortasında bir de bakıyorsunuz o arkadaşınız; hayretler içinde ona, "şimdi bende seni düşünüyordum" dediğiniz anlar olmuştur. Şimdi buradan şöyle bir çıkarıma gidilebilir. Efendim, beyinden elekromanyetik dalgalar yayılmakta. Bu her insan için geçerli olduğu gibi her insan için de farklı dalga boylarında. Yani parmak izi gibi. İnsanlar karşılaştıklarında, ilk önce beyinlerinden yayılan dalgalar bir tanışma faslı yaşıyorlar. Eğer onlar "tamam" derlerse hızlıca kişiler birbirlerine dostane yaklaşıyorlar. Yok tersi olursa da, "ne gıcık biriymiş" deyip bir daha karşılaşmak istemiyorsunuz. Ama bazen -bir tılsım diyelim- beyin manyetik dalgalarınız uyuşmasa bile daha sonra uyumlu olunabiliyor. Kavgalardan çıkan dostluklar böyle olmalı. Neyse biz yine gelelim aşka.
Kalbiniz boş ve bir gün biriyle karşılaşıyorsunuz. Beyin dalgalarınız anahtar kilit misali birbirine hop uyuyor. Ardından hafif hoşlanmalar başlıyor onunla. Derken kızımız kalbinden küçük bir pencereyi aralık bırakıp sizinde bu aralığı fark etmenizi istiyor. Ve siz fark ediyorsunuz; işte aşk başladı. Hımm, bu durumda aşkı başlatan karşı cins oluyor, eh doğru tabi. Onca arabesk şarkının en azında çok küçük bir bölümün aşkı anlattığı varsayılırsa bile, başlamamış, başlayamamış veya ulaşılamamış bir sevgili kızcağımız vardır konusunda.
Gelin isterseniz aşk konusunu çorbaya çevirip; evirip çevirelim.
1) Komplexlerinizden arınınız.
2) Dişlerinizi fırçalayınız (bu sonraki şıklarda olmalıydı ama olsun. Aşık olacağınız kişiyle belki yaşayacağınız çok romantik bir gün olacak ve onu öpmeniz gerekecek. Tabi siz de isterseniz. Ama o da ne! İğrenç bir ağız kokusu. Başlamadan bitmeli bu aşk. Devam mı? Peki...)
3) Kesinlikle gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durunuz. (Ne kadar harika bir gün batımı, üstelik karşı kafeden gelen Levent Yüksel'in sesi ne hoş, derken pırtttt. Aman dikkat!)
4) Açık olacağım diye hayatınızı kısa sürede ona kusmayınız.
5) Yalanlarınız asla incitici olmamalı. (Bu mümkün değil işte. Aşkta yalanın küçüğü büyüğü olmaz ki)
6) El ele gezmeye özen gösterirken avuçlarınız terliyorsa yandınız demektir. Çok acı çekeceğiniz bir aşkın içinde olabilirsiniz.
7) İlerleyen zamanlarda onun sizin için saçlarını yaptırmasını puan hanenize yazabilirsiniz ama aşkın da bitime doğru gittiğini de artık anlayınız.
8) Gelecekle ilgili sorular başlamışsa da aşkın mumu bitmek üzeredir. (Zor durumda yenilebilecek mumları tercih ediniz. bknz: hayatta kalma teknikleri)
9) Birlikteliklerde soruların %80'ini kadınlar sorar. Sıradandır bu sorular ama evlendikten sonra sıradanlıktan sizi sıkmaya kadar geniş bir açıya kayar konular. Sorulara sabırla yanıt vermeyi başarırsanız ona değer verdiğinizi düşüneceğinden hep sizinle olacaktır.
10) Son olarak şunu unutmayınız, kadınlar gücü severler. Aptal kadın için bu paralı erkektir ama akıllı kadın için yaşamını ve yaşamı kontrol altında tutabilen erkek gücü simgeler. Belki devam ederiz de...
NOT: Anlamıyorum, herkes kendi kendine yazıp, kendisiyle konuşuyor. Blog eğer günlükse, günlükte insan öldükten sonra bir anlam kazanıyorsa ölü ozanlar derneği falan mı burası? Hiç kimse ne soru soruyor diğerine ne de yorum yapıyor. Hayırdır; korkularımızı buraya da mı taşıdık?