Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk nedir?

Aşk nedir?
 

Aşk bence ana kaynağa gitmek yani Allaha ulaşmaktır ve Allaha ulaşırken o kanalda bir sürü blokajlar var. O blokajların değişik yollarla kaldırılması anlamına geliyor. Şöyle düşünün. İnsanın yaşamında da bir sürü hedefleri var. Hedeflerine ulaşabilmesi için hedefi ile arasında bir kanal oluşturuyor ama hedefine inanmıyor ya da çalışmıyor ya da korkuyor. “Hayır bunu başaramam” diyor. Üç tane blokaj. O blokajları kaldırdığı zaman hedefine ulaşabiliyor. İşte aşk öylesine müthiş bir kaynak ki; aslında herşey aşkla yaratılıyor. O yüzden asıl kaynakla bizim aramızdaki bir sürü blokaja rağmen asıl kaynaktan aşk yine de bize sızıyor. Hani çok açsındır, sokakta gidersin ve şuracıkta mutfakta pişen yemeğin kokusunu camdan duyarsın ve o kokuyu takip ederek yemeği bulursun. Ne yaparsın rüzgar vardır kokuyu dağıtır yanlış bir yere gidersin tekrar kokuyu araştırırsın. Aslında hayvanlarda izleri öyle takip etmiyorlar mı?

Merdivenleri çıkarsın alt kapı kapalıdır. O kapıyı açmak için yöntem bulursun çıkar bütün kapıları koklarsın o kapıyı bulduğunda içeri girebilmek için derdini anlatırsın. Yani bunların hepsi aradaki birer blokaj. Blokajları kaldırdıkça hedefine ulaşabilirsin. İşte aslında her şey aşka ulaşmak için. Her şey ama her şeyde aşka ulaşmamak için bir blokaj. Para da aşka ulaşmamak için bir blokaj bakıyorsun ki kişi kendisini işlere kaptırıyor işte ben bunları yapmam lazım şunları edebilmem lazım, aşka vakit yok bu bir blokaj ya da korkuyor diyor ki; “işte ben yine hayal kırıklıklarına uğrayacağım, şuna uğrayacağım, buna uğrayacağım.” Bu bir blokaj. “iyi insanlar çok az” Bu da aşk ile aramızdaki bir blokaj. Ego daha ince çalışıyor. Halbuki aşk asıl kaynağa gidebilmek ama onun çoşku olabilmesi için, hala sanaldayız ateş yanabilmesi için bir şeye ihtiyacımız var. Yani ateşi yaksın ama şöyle dua etmek doğrusu yani; “Tanrım bana bir insanın kalbinde gel ve senin geldiğine beni emin kıl ve benim aşkımı öyle bahşet” Leyla ile Mecnunun aşkı gibi biz bu türlü insanlar olmadığına inanıp tek başımıza aşık olup gitmeye çalışıyoruz ama giderken başka birisini de yanımızda sürüklediğimizde enerjimiz büyüyor. Yani Allah memnun oluyor. Çünkü birisini daha peşinden sürüklemiş oluyorsun. Bunu bu dünyada farkeden kaç kişi var ki? Buna “bana bir erkeğin ya da kadının kalbinde gel” diyen kaç kişi var?

Aslında bunu yaptığında Allaha giden yolu açıyorsun. Onu ateşliyorsun. Belki o kişiyi gördüğünde belki cinsellik hissetmiyorsun, onu olduğu gibi kabul ediyorsun çünkü onun kalbinde Allahın geldiğine inanıyorsun. O yüzden onun kalbinde Tanrının geldiğine inandıkları için peygamberler başlarına gelen herşeyi kabulleniyorlar. Çünkü diyorlar ki bana şunu yapan kişiyle de Tanrı geldi. Bu eziyeti yapan kişiyle de Tanrı geldi. Bununla da Tanrı geldi. Herşeyi olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorlar o yüzden bir insana aşık olmak herşeyi olduğu gibi kabul etmeye götürüyor. Ama aşkın önünü kesmek egonun işi. Nasıl kesiyor? Korkutuyor, yine eskisi gibi acılar çekeceksin, ibadet, iman etmiyor iken, çok büyük hocalar evliyalar bile doğru düzgün ibadet, iman etmiyorken biz böyle birisini nerede bulacağız?

Allahım imanlı bir sürü kulu var. Ama ego bize bunların olmadığını düşündürtüyor. Allah “Gerçekten iman etmiş kullarım gizlilerdedir.” diyor. “İsterseniz göndereyim.” diyor. O yüzden gerçek aşkı arayan kadınlar söyle bir duada bulunabilirler; “Allahım iman etmiş bir erkeğin kalbinde bana gel.” Erkekler de “İman etmiş bir kadının kalbinde bana gel.” diyebilirsiniz. Geleni de olduğu gibi kabul edeceksin. Çünkü Tanrı istediği kişi ile gelebilir.

Hz Musanın hikayesi gibi. Hz Musa kavminin isteği ile Allah'ı yemek sofrasına davet ediyor. Sofra hazırlanıyor Allah ona gelecek. Halkına, kavmine gelecek diyor ve bekliyorlar. Yaşlı bir kadın geliyor. Sofrada kimseye yedirtmiyorlar. İlk önce Tanrı gelsin diye kenarda bekletiyorlar sonra bir erkek geliyor daha sonra da bir çocuk geliyor ama Tanrı bir türlü gelmiyor. Hz Musa Tur dağına çıktığı zaman orada da dua ediyor diyor ki; “sen yalan söylemezsin niye beni kavmime karşı küçük düşürdün? Denizleri yardık, onları bunları yaptık. Gökten helva yağdı. Bıldırcın yağdı birsürü mucizeler oldu neden gelmedin? Tanrı; “Ya Musa ben geldim” diyor. “siz insanlar ancak bir insanın kalbinde geldiğim zaman bana dayanabilirdiniz. Bir çocuk olarak geldim, bir yaşlı kadının kalbinde geldim. Bir erkeğin kalbinde geldim ama siz bana yemek yedirtmediniz.” diyor.

Aslında Tanrı hep bizimle beraber ki, işte o aşkı bir fişeklemek gerekiyor çünkü sanaldayız biz yani buradayız. Burada nasıl fişeklenecek. Birine aşık olduğun zaman aslında Allaha aşık olacaksın. O bedene dokunduğunda, ele dokunduğunda beden ve el yok ki aslında burada yani bu yaşadığımız sanal dünyada. Dokunmuş olduğu enerji Allaha ait bir nur. Enerji demek bana basit geliyor nur demek istiyorum. Bana dokunduğunda aslında ona dokunmuş oluyorum. O zaman bana dokunurken çok saygıyla, çok kibarlıkla dokunduğumda, çok incelikle dokunduüğumda hangi kadın aşkı hissetmez.

Çünkü düşünce sistemi çok farklı öyle öptüğünde, öyle davrandığında öyle yaşadığında hal ve hareketlerinde öyle davrandığında kim kabul etmez ki? Hisseder bunu işte o yüzden aşk, aslında her yerde Tanrı olduğuna göre Allahın kendi yansımasıyla buluşması yada Allahın yansımalarının buluşması aşk bence böyle birşey.

Aşk ile kalın

Alahattin Öztekin

 
Toplam blog
: 101
: 5279
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Ege Üniv. İşletme Fakultesi'ni, daha sonra da Harward Üniversitesi'nin Master programını Türkiye'de ..