- Kategori
- İlişkiler
Aşk sevgili olmak mıdır

ankara kalesi
Aşk itiraf edilinceye kadar uhrevî bir mana içerirdi benim için.İtiraf edildikten sonra ise dünyevÎ...Yani sevgili olmak, yani dokunmak, sahip olmak..
Hep böyle yaşadım: itiraf edinceye kadar deprem öncesi enerji birikimi ya da patlama öncesi gerginllik... İtiraf sonrası ya büyük yıkımlar ya da mutluluklar... Ama aşkımın karşılığı yoksa hep terk edip kaçma eğilimi... Nitekim son kaçışım da böyle oldu... Öyle bir kaçtım ki blogdan da...
Neyse, şimdi onu anlatmayacağım...
Biri bana hayır dediğinde, hayırın r' si çıkmadan giderdim ben.
Bu sefer öyle olmadı. Kendimi koruma mekanizmasıydı belki bu... Aşkı kullanarak birbirini öğüten insanlardan korunma mekanizması...
Ona aylardan beri aşkımı nasıl itiraf edeceğim konusunda senaryolar yazıyordum tabii ki hayır deme olasılığı yüksek olduğu için de kaçma senaryoları..
Büyükada'ya gittik. O gizemli atmosferde ressam bir Moğol kadın geldi. Bana baktı... Bir şaman gibi bakıyordu. Sanki bana bir mesaj veriyordu. Beni yanına çağırdı, sen bu karşındaki kadını seviyorsun, ona söylemelisin, dedi. Bu tip insanların sözüne güvenilmez bilirsiniz, ama ben kadınının farklı yapısını hissettim ve beş dakika sonra itiraf ettim...
Aşık olduğum kıza bir isim takmıştım herkes bunu biliyordu. Facebook camiası onu "yandan bakan güzel kız " olarak biliyordu.. iki aydır ona yazdığım notlarla yatıp kalkıyordu bin beş yüz arkadaşım... Bu da ayrı bir yazı konusudur.
Ellerimi tutup "Seni kaybetmek istemiyorum ." deyip ağladı..
İlk kez böyle bir tepkiyle karşılaştım, çünkü bu itiraftan sonra kadınlar genellikle yönetimi ellerine almanın coşkusunu yaşar, oysa o, beni kaybetmenin telaşını yaşıyordu, çünkü ben onun için bir dosttum..
İşte o zaman şunu hissettim: Aşk dokunmak değildir sadece.. aşk teslim olmaktır kayıtsızca... Cinsiyetimden soyundum, sadece onu düşündüm, ellerindeki sıcaklığı hissettim... bu bir kadından ziyade bir insanın sıcaklığıydı.. insan neden bu kadar saplanmıştı kadınlığa ve erkekliğe?
Bana hayır diyen kadınla ne zaman biteceğini bilmediğim bir yolculuğa çıktım..
İkimiz de mutluyuz...
İki saat önce tasavvufu anlattım ona..
Ona aldığım bir kitabın arkasına göz kalemiyle çark-ı feleği çizdim..
O benim ay ışığım...
Aşkta sahip olmak değil, enerjiyi hissetmek olmalı.
O ay ışığı... Ayın sahibi değillim, ama ayın ışığıyla mutluyum..