Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk Üzerine Yazılar (2)

Aşk Üzerine Yazılar (2)
 

İpeksi dokunuşlar da bir kadın profili !

<ı>“ Bir kadına duyulan hayranlık, aşkın anlaşılabilirliğinin göstergesidir !..”

Sevgiliye duyulan haz, her zaman cinsellikle eş değer görülse de, aşkı anlayanlar için cinsellik ve sex ikinci plana düşer. Gerçek aşklar geçekten anlatılabilir mi ? Bunu tam olarak bilmiyorum ama güzel sözlerle şiirler, hatta romanlar yazılabilir. Aşkı yaşayamayan şakı ve kadınları anlatamaz diye düşüyorum. Aşkı ve kadını en iyi anlatanlardan biri de “adını Mıh gibi içime çakıyorum” diyen şair Atilla İlhan anlatır. Onun şiirlerine çok hayranım. Keşke onun gibi kadınları ve aşkı anlatabilseydim.

Ben tüm şair ve yazarların kadınlara karşı “Sezgisel hayranlıklarının” yüksek derecede olduğunu düşünürüm. Sezgisel hayranlıkla, fiziksel hayranlık vazgeçilmezdir. Sezgisel hayranlığı, damarlarında, beyninin her hücresinde hissetmeyen bir insan, karşısındaki dişi varlığa bakarken, hiçbir şey hissetmez. İşte bu sezgisel hayranlıktır. O erkek için aslında yalnızca bir metadır. Yani eşyadan farksızdır. Peki bir erkek insan, bir eşyayla sevişebilir mi ? Evet, sevişenler belki vardır ama onun adı ne sex olur ne ilişki. Materyalist bir eğilimden öteye geçmez. Ama karşısındaki dişi varlığı, bir kadın olarak görüp, onunla sevişenler veya sevişmek isteyen erkeklerin de bu materyalist yaklaşımcılardan ne farkı vardır? Sezgisel hayranlığın farkına varamayanlar da, fiziksel hayranlığı nasıl anlayabilirler ki ?

Bir kadına bakmak, hele ki o kadın bir sevgiliyse, insanın içine ılık şeyler akıtma hissi uyandırmalı. Sevgilinin yüzüne bakıp, gözlerindeki o ışıltıyı, hangi yıldızların ışıltısında bulabilirsiniz? O yanınızda değilken ki ruh halinizle, yanına gelip elinizi tuttuğundaki ruh hali birbiri ile örtüşebilir mi ? Hele yatağınızda beraber yan yana uyuyup, çıplak elle çıplak tene dokunuşların verdiği mutluluk, hangi görsel ifadeyle anlatılabilir. Ufak ufak.. İnce ince !.. Duyumsayarak, bilerek, anlayarak, severek, okşamak.. Bir ressamın, tuvaline ince fırça darbeleri ile dokunması gibi..

Bir kadının çıplak vücudunu seyretmek, usta bir ressamın fırçasından çıkmış yağlıboya resimdeki birbirinin içine girmiş her biri rengi ayrı ayrı görmek ve her bir renkteki ahengi ve hissi kavramak gibidir. Ben bir kadın vücudunu izlerken, sonsuz haz almanın tadına varabilenlerdenim… Büyülü bir dünyadan gelen gizemli bir varlığın, gizemli dünyasına girer gibi !..

Sevgilinin tenine dokunduğunuzda, sizin ellerinizin yumuşak ve güvenli dokunuşuna bırakması, onun size güvenmesi ve aynı elektriği yansıtabilmesindendir. Yataktaki çıplaklık, hissedilen çıplaklık değildir. O çıplaklık belki de tanrısal çıplaklıktır. Tanrının verdiği bu çıplaklığı gözlemlediğinizde, aldığınız haz, bir et çıplaklığı değildir. Kadının çıplak göğsüne yapacağınız sevgisel dokunuşlarda, sevgilinizin vücudu titrer. Beyninizin derinliklerinden gelen elektrikle, santim santim gezinmelerden aldığınız mutluluk, kalbinizde, midenizde sızılar oluşturur. Kadınınıza öyle bir dokunmalısınız ki, bir göğüse dokunduğunuzda, diğer göğsü ellerinizi kıskanmalıdır.

Kadına yalnızca dokunmak değil, dokunduğunuzda kendi vücudunuzda duyduğunuz haz, onun varlığından duyduğunuz haz ile birleştirilebilmelidir. Yanı başınızdaki varlık ile, birbirine kenetlenmiş eller ve birbirine dokunan iki farklı vücut ile hiç bitmeyecekmiş gibi kendinizi zamanın sonsuzluğuna bırakmak.. Ne mutluluk !.

Yazıma, kadını anlayabilmiş başka bir şairin, F. H. Dağlarca’nın dizeleri ile son vermek istiyorum.

<ı>Seni Sevmek

<ı>

<ı>Kişi seni severse

<ı>Soyunur aya karşı

<ı>Sever

<ı>Ölümüne dek ..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..