Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Asker Atilla Kıyat'tan sivil uyarılar!

Asker Atilla Kıyat'tan sivil uyarılar!
 

"Altını çizerek söyleyeyim, yapılanların hepsine darbe deyin, hepsine de karşıyım. ilk darbede Harp Okulu öğrencisiydim, ikincisinide genç bir yüzbaşı, üçüncüsünde, yarbaydım, dördüncüsünde koramiraldım. 28 Şubat da dahil darbelerin hiç biri Türkiye'ye hiçbir yarar getirmemiştir. Belki bir parça günü, günlük olayları kurtarmıştır, ama uzun vadede Türkiye'nin hiçbir sorunu çözülmemiştir.

Bugün hala tehdidi TSK değerlendiriyor, bu tehdide göre yapılandırmasını kendi tespit ediyor, buna göre bütçe istiyor ve o bütçe hemen hemen hiç tartışılmadan kabul ediliyorsa bir sorun vardır.

TSK'ya direktif verebilecek kadrolarınız olacak, verdiğiniz direktife uygun bir kuvvet yapısını geliştirip geliştirmediğini kontrol edebileceksiniz, ayrıca buna göre para tahsis edebileceksiniz ve parayı doğru kullanıp kullanmadığını kontrol edeceksiniz. Bu mekanizmayı kuramadığınız müddetçe ne yaparsanız yapın, ister kızın, ister bağırın, ister oraya yazın bugün görmekte olduğumuz, bizi rahatsız eden tablo 3 aşağı 5 yukarı devam edecek.

Nasıl terorizmin hiçbir bahanesi olmazsa, bana göre darbenin de hiçbir bahanesi olamaz. Sılahlı kuvvetler yetişme tarzı itibariyle 21. asırda herhangi bir darbenin Türkiye'ye ve TSK'ya yakışmayacağının farkında. Yani sılahlı kuvvetlerde birileri zaman zaman, "Darbem geldi, ben gidip darbe yapayım" demez. TSK'ya bu ülkenin ihtiyacı var. TSK'nın da kendini kontrol edebilecek bir demokratik yapıya ihtiyacı var.

Ben Türkiye'ye irtica gelecek, Türkiye bölünecek gibi bir paronaya içinde olanlardan değilim. Ben her zaman varsayımlarımı, Türkiye'ye irtica gelmeyecek, üzerine kurarım.

Türkiye Güneydoğusu'ndan bir çizgi çekecek ve bölünecek diyorlar. Böyle şey olmaz. Olsa dahi şimdiki bölünmüşlüğümüzden daha az tehlikeli olur. Türkiye maalesef kafalarda bölünür noktaya gelmiştir. Ya vatanseveriz, ya vatan hainiyiz, bölücüyüz. Ya sünniyiz, ya aleviyiz. Laikiz, mürteciyiz. Her iki ayrı kutuptayız."

Rekabet kurumu'nun düzenlediği Perşembe Konferansı'na konuk olan Emekli Koramiral Atilla Kıyat "Türkiye ve bölgesel liderlik" konulu bir konferans verdi. Bu konferansta Atilla Kıyat yukarıdaki sözleri söyledi.

Atilla Kıyat durup dururken, ya da edebiyat olsun diye bu sözleri söylemedi herhalde. Türkiye'nin temel sorunlarına ve yanlışlarına dikkat çekmiş ve bu yanlışı yapanlara açık mesajlar göndermiş.

Atilla Kıyat başta, meslek taasubu yapmadan kendi kurumuna, yani TSK'ya mesaj gönderiyor. Sılahlı kuvvetlerin yetişme tarzı olarak 21. asırda darbenin Türkiye'ye ve TSK'ya bir yarar sağlamayacağının bilincinde olduklarını söylüyor. Gerçekten de Batı ile entegre olan ve modern eğitim veren bir kurumun batı ile tamamen taban tabana zıt bir konumda olması eşyanın tabiatına aykırıdır.

Her devirde varlıkları eksik olmayan cuntacılara da geçmiş darbelerin hiçbir soruna çözüm getirmediğini ve bundan sonra da getirmeyeceğini söylüyor. Bunlar için de çok ağır bir benzetmeyle terörle darbeyi özdeşleştiriyor ve darbe için yalandan çeşitli bahaneler bulmaya çalışmayın, diyor. Herhangi bir istisna vermediğinden bu bahanelerin içinde laiklik ve Atatürk'ün de olduğu açıktır

Dahası Kıyat bu ağır benzetmeyi açık açık söyleyerek, temel ilkeden ayrılmayan TSK çoğunluk mensuplarına da kendisini örnek almalarını ve mesleki taassup içerisinde cuntacıları korumaya çalışmamalarını ve çekinmeden çürük yumurtaları ayıklamaları gerektiğini ima ediyor. TSK'nın da kendini kontrol edebilecek bir demokratik yapıya ihtiyacı var, diyor. Buradan TSK'da şeffaflığı istediği de çok açık.

Özetle Kıyat TSK'nın Batı orduları gibi olmasını istiyor.

Kıyat hükümete de mesaj gönderiyor. Hukuken hükümet patron olduğuna göre uygulama da böyle olmalı diyor. Bunun için de Genlekurmay başkanları aksırdıkları zaman kaçacak delik arayan, şapkasını alıp giden başbakanlar değil de TSK'ya direktif veren, direktif verecek kadroları oluşturan, verilen direktifleri ve bu direktifler için harcanan paraları kontrol eden başbakanlar olması gerekir, diyor. Gerçekten de şimdiye kadar tehditleri hep TSK tespit ediyor ve buna uygun bütçeyi de hükümetlerden istiyordu. Hükümetler de tehditlerin içeriğini tam olarak bilmediklerinden, bazen tehditin kendileri olmasına rağmen istenen parayı, kriz dönemlerinde bile, kesintisiz ödüyorlardı. Tabir yerindeyse, suikastçısının masraflarını bilmeden kendileri ödüyorlardı!

Yine özetle Kıyat Hükümetlerin de batı hükümetleri gibi olmasını istiyor.

Kıyat son olarak da irtica ve bölünme paranoyası üzerinden korku imparatorluğu yaratıp bu korku imparatorluğundan iktidar çıkarmaya çalışan köşe yazarlarına ve Baykal'a mesaj gönderiyor. TSK'da hayatını geçirmiş ve yüksek makamlarına kadar çıkmış biri gerçek tehditleri en iyi bilecek konumdadır. Bu sıfatın bilinciyle, "Ben her zaman varsayımlarımı irtica gelmeyecek üzerine kurarım" diyor. Ve ekliyor: Türkiye Güneydoğusu'ndan bir çizgi çekecek ve bölünecek diyorlar. Böyle şey olmaz. Olsa dahi şimdiki bölünmüşlüğümüzden daha az tehlikeli olur. Türkiye maalesef bugün kafalarda bölünür noktaya gelmiştir. Ya vatanseveriz, ya vatan hainiyiz, bölücüyüz...

Ne kadar doğru tespitler. Noktasına, virgülüne kadar her satırına imzamı atıyorum. Benzer şeyleri bizler de söylüyorduk, ama bizler anında TSK düşmanı, vatan haini ilan ediliyorduk. Kıyat'ın sözlerinin doğruluğu için fazla araştırma yapmaya da gerek yok. Bunu anlamak için her ağzini açışında "bölünüyoruz!" diyen Baykal'ın bir salı günü grup toplantısında yaptığı konuşmayı izlemek yeter!

Sözüm ona vatan millet aşkı için uğraşıyor. Gerçekte Kıyat'ın da dediği gibi "bölücülüğün danıskası"nı kendisi yapıyor!!!

Kaynak: Star İnternet Gazetesi

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara