- Kategori
- İlişkiler
Aşkın organı beyindir

Yüzyıllardır aşk kalple simgelenmiştir. Oysa son dönemlerde yapılan araştırmalar aşkın kalp yerine beyinde filizlendiğini ortaya çıkarmıştır. Bilim adamlarına göre âşık olan insanların beyinlerindeki kimyasallar farklı salgılanıyor. Bu kimyasallardan olan depomin ve norepinefrinin âşık olduğumuz dönemde daha çok salgılanırken seratonin salgılanması ise azalıyor.
Depomin artışı mutluluk, heyecan, uykusuzluk, kalp çarpıntısı ve nefes darlığına sebep olurken; nörepinefrinin ise heyecan ve enerji düzeyini arttırarak uyku ve iştah kaçmasına yol açıyor.
Özel bir tomografi aletiyle beyni mercek altına alan bilim adamları yapılan ölçümlerde aşkın fizyolojik bir ihtiyaç olduğunu keşfetmişler. Bu nedenle aşk, inanılmaz haz ve enerji veren; ulaşılmadığında ise karamsarlığa iten bir duygu olarak tanımlanıyor. Bu araştırmalar sırasında heyecan ve ölüm korkusunun da aşkı tetiklediğini keşfeden uzmanlar, felaket sırasında karşılaşan insanların âşık olma ihtimalinin romantik bir ortamda rastlaşan insanlardan daha fazla olduğunu vurguluyorlar. Ayrıca varılan ilginç saptamalardan biri de aynı kişiye yeniden âşık olunabileceği ve önceki deneyimin etkisiyle bu aşkın daha uzun soluklu sürebileceğidir.