- Kategori
- Öykü
Aşkın zamanı dolmadan (3 ve son)

Ertesi gün, işyerine giderek bir hafta izin aldı ve hemen İstanbul'a hareket etti. Yolda giderken hiçbir olumsuz düşünce içine girmedi sadece onu yeniden göreceği için heyecanlıydı. Adresi bulması zor olmadı, zili çaldığında kalbi sanki yerinden çıkacak gibiydi. Kapıyı annesi Selma hanım açtı ve onu görünce aradan neredeyse 6 sene geçmesine rağmen hemen tanıdı ve kucaklayarak içeri aldı. Biraz olsun rahatladı ve hemen Ayşegül'ü sordu. İşteydi ve bir saat sonra burada olur cevabını aldı.
Yolda gelirken söze nasıl başlarım diye çok düşünmüştü ama annesi onun sormasına fırsat vermeden anlatmaya başladı.
Ah oğlum nerler çektik bir bilsen
Ben de çok merak ediyorum neler oldu, neden burdasınız?
Ayşegülle son konuştuğumda evleniyorum demişti?
Sana birşey söylemediğini biliyorum ama sanırım senin üzülmeni istemedi
Neden üzüleyim ki? En iyisi siz baştan anlatın
Herşey bir kan tahlili ile başladı?
Biliyorsun allerjisi vardı ve sıkıntı çekiyordu, kan tahlilinden bu anlaşılıyormuş ama hiç düşünmediğimiz birşey oldu evladım ahhh ahh.
Ya öleceğim meraktan ee?
Meğerse lösemisi varmış
Nee?
Evet ya oğlum lösemi dediler, hatta doktor %50 şansı var dedi ve hemen buradaki doktor arkadaşına yolladı. Biz de apar topar buraya geldik. Senin ortalarda hiç gözükmemene anlam veremedim sordum. Zira sen sık sık görüşürdün onunla ama öğrendim ki senden saklamış. Hatta bu yalanı söylemiş ki üzülmeyesin. Seni seviyordu oğlum ve sana kıyamadı. Ama çok şükür şimdi iyi, doktor atlattık dedi...
Ee sen nerelerdeydin bakalım?
Ya benim ki önemli değil nasılsa anlatırım, yani şimdi iyi mi? Herşey geçti mi?
Daha fazla dayanamadı başladı ağlamaya... Sinirleri iyice boşalmıştı, ağladı ağladı...
Ayşegül eve geldiğinde annesi kapıda onun geldiğini haber verdi, odaya girdiğinde yüzündeki gülümseme ve o ışık adeta odaya güneş gibi doğmuştu...
Bir an öylece baktılar birbirilerine , sonra koşarcasına sarıldılar uzun bir süre...
Sonra hemen konuşmadılar elleri birbirlerine kenetlenmiş öylece birbirlerine baktılar uzun uzun... Sanki aradan geçen zamanı telafi ediyorlardı. Sonra Ayşegül;
Özür dilerim senden ben...
Hiçbir şey için özür dileme, esas ben senden özür dilerim, seninle hiç konuşmadan öylece çekip gittiğim için..
Olsun sana yine de birşey anlatmayacaktım, kararım böyleydi. O gün bana evlenme teklif edeceğini anlamıştım. Ben ölür...
Sus sakın o lafı ağzına alma, şimdi geleceğe balkalım geçmiş geçmişte kaldı, önümüzde daha yaşanacak çok zamanımız var...
Orada dört gün kaldı ve mutlu bir şekilde eve dönerken "Aşkın zamanı dolmadan yetişip yakalamak" böyle birşey her halde diye gülümsüyordu... İkisi de çok acı çekmişti, şimdi mutlu olma sırası onlardaydı ve bunu en kısa zamanda gerçekleştireceklerdi.
Gerçek aşkın zamanı asla dolmaz !