Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Mayıs '15

 
Kategori
Astroloji
 

Astronomi'den mi yanasınız; astroloji'den mi?

Astronomi'den mi yanasınız; astroloji'den mi?
 

kadın.mynet.com


Yani her ikisine de inansam, ne olur, diyebilir misiniz? Veya bana bu iki kavramın ne olduğunu , sınırlarını bir güzel çizebilir misiniz?
 
Belki de insanlarımızı bu iki kavram gayet güzel anlatıyor.
 
Birinci grup, astronomiyi bilenler, ona inananlar, onun üzerinde düşünenler. Bunlar aynı zamanda bilimin ne olduğunu aşağı yukarı bilenlerdir ve tarif edebilenlerdir. Bunlar o kadar azdır ki, hayret edersiniz.
 
İkincisi, Astronomiye hiç aldırmayıp, gününü , hayatını Astrolojiye adamış olanlar…
 
Bana göre , Astronomi , bilimler çizelgesinde yeri olan ve evrenin gerçek durumuyla ilgilenen; bilinmeyenleri açığa çıkarmaya çalışan gerçek bir bilim dalıdır. Yalnız , dünyanın Samanyolundaki yerini saptamakla kalmaz, ay , güneş ve bütün gezegenlerle ilgilendiği gibi evrende varolan bütün diğer varlıklar, cisimlerle ilgilenir onları tanımlama çalışır. Astronomi bir pozitif bilimdir.
 
Astroloji ise, eskilerin deyimiyle “İlmi nücum” yıldızların insan ıralarına yaptığı olası etkileri açıklayan bir  “ilim”dir , diyelim. Aslında Astroloji insanları taa eski çağlardan beri ilgilendirse bile, eskiden de bir takım devlet adamları besledikleri “müneccimlere” inanarak işlerini, savaşlarını onların tavsiyelerine uyarak düzenleseler bile; Astroloji’inin bilimliği her zaman için gerçek bilim adamları için komik gelmiştir. Hiçbir zaman ciddiye almamışlardır ve çoğu kez “Astroloji” dendiği zaman bıyık altından gülmüşlerdir.
 
Oysa halkın “avam” kısmı genellikle Astrolojiye inanır; yıldızların insanların ıralarına etki ettiğine inanır; yıldızlarla insanın doğduğu tarihler arasında ilişkiler bulunduğuna inanır ve buna göre davranırlar. Buna inananlar yalnız bizim ülkemizde değil, dünyada da çokça vardır. Onlara göre güya bizim, insanların dünyasını idare edenler yukardaki yıldızlardır. Onların ne istediğini bilmek, bir bakıma bizim de geleceğimizi kestirebilir.
 
Ama hiçbir ciddi bilim adamı buna inanmaz. Bunlarla uğraşmaz. Bu söylentileri duyduğu zaman güler geçer. Çünkü  bunlar ciddi bir bilim eğitiminden geçmiş bir kimsenin inanacağı şeyler değildir. 
 
Bizde de ancak bir avuç insan Astnomi’nin ne olduğunu bilirken; onun insanlara nasıl yararlı olabileceğinin tanımını yaparken; geniş kütleler Astroloji’ye inanırlar ve ondan feyz alırlar. Bu ne iştir?
 
Bu bir bakıma bizim eğitim düzeyimizin nerede; hangi düzeyde olduğunu gösterir.
 
Belli ki , Astroloji’ye inananlar, yüksek öğretim bile görseler, hala belki bir ilkokul düzeyindeki  insanın mantalitesiyle düşünebilmektedirler ve mantık düzeyleri ancak inanç düzeyindedir ve fikirli ve mantıklı  kuramlara inanmamaktadırlar. Astroloji , denebilir ki, gerçekliği kanıtlanamamış bir halk ilimidir. Halkın büyük çoğunluğu bu tip şeylere inanır ama bunların aslında, aslı faslı yoktur..
 
Yoktur da insanlar böyle şeylere neden inanırlar?
 
Ohoo .. insanların inandıkları öyle şeyler vardır ki, insanın aklı durur.
 
Mesela… Mesela…
-ay ve güneş tutulması kıyamet alametidir.
 salı günü işe başlanırsa, o iş bitmez.
- pazar günü çalışmak uğursuzluktur.
- çarşamba gecesi işe başlanırsa, 'çarsamba karısı' kızar ve o eve kötülük yapar.
- perşembe çamaşır yıkanırsa zengin olunur.
- salı günü elbise giyilirse yanar. (??)
- çarşamba günü süt içmek, ev satın almak iyi değildir.
- cuma akşamı ve cuma günü ev temizlemek günahtır.
- cumartesi çamaşır yıkamak uğursuzluk getirir.
- arefe günü dikiş dikmek günahtır.
- arefe günü dikiş diken kadın, ölmüş çocuğu varsa onun derilerini diker… Vs . (internet) 
 
Böyle daha binlerce boş inanç, kafalarımızı doldurup durur. Bunlara çoğu kez hepten doğruymuş gibi inanırız.
 
Araştırın bakın, göreceksiniz, insanların inandığı o kadar çok boşinanç; o kadar çok hurafe var ki… Ha bir eksik ha bir fazla… Astroloji işi de onun bir parçasıdır.
 
Hele o evlenme programlarında değerli damat ve gelin adayı paravanın arkasından birbirlerine sormazlar mı? Senin burcun ne? Senin burcun ne?...
 
İşte derim, dünyaya atılmış iki tane garip insanoğlu… Aslında nereye gittiklerinin farkında değiller fakat kendilerine bir çıkar yol, bir umar arıyorlar. Onu Astroloji’de, burçlarda bulduğunu zannetmek ne kadar boş bir iştir.
 
“Benimkisi “Kova” ; seninkisi “Aslan” . “Bunlar hiçbir zaman uyumlu değildirler.” “Biz mutlu olamayız”
“Ama benim yükselen burcum “Yay”dır… Ona ne dersiniz!?” Hadi buyurun.. İşler karıştıkça karışır.
 
O tartışmaları görünce öylesine gülüyorum ki… İnsanlarımızın bu kadar saf ve temiz olmaları ve kendilerine boşlukta bir yer edinmeleri için, bir “rabıta” araştırma çalışmaları bana boşuna geliyor… Ama ne yazık ki insanoğlu bu kadar.
 
Sizin burcunuz ne? 
 
Ve insanoğlunun geleceğini bu “superstition” üzerine kurmak istemesi ne kadar doğru. 
 
Bence , evlenme adayları, Astroloji’ye göre hazırlanmış burçlara güveneceklerine ; karşıdakine sormak için akıllıca hazırlanmış yirmi tane soru hazırlasalar daha iyi olur.
 
Aslında akıllı Anadolu insanı böyle şeylere gülüp geçiyor.
Bir evlenme programında bir damat adayına , gelin adayı sordu:
“Sizin burcunuz nedir?” Saf temiz damat adayı durdu durdu, düşündü sonra:
“Camuş!” dedi.
Hadi bakalım damat adayına kızın..! Adam belli ki öyle şeylere inanmıyor. Ciddiye bile almıyor: “Camuş” Haydaa…
 
Ama her şeye karşın; hayat rastlantılara bağlıdır. Çoğu kez evlilikler de öyledir. Siz ne kadar ince hesap  ederseniz edin; sonunda mutlaka yanıldığınız noktalar olacaktır. Çünkü her evlilikte denetlenmesi gereken o kadar çok nokta vardır ki, bunları denetlemek çok zordur. Hele aşkın gözleri kör ettiği yerde, mantık hiç çalışmaz. Mantığın çok çalıştığı yerde de görülen hatalar çok olur… O zaman da evlilik olmaz. 
 
Peki, millet Astroloji’ye de inanmazsa, burçlara da inanmazsa nasıl evlensin?
Ben yine de kafasını kullansın derim. Ama o bile çok doğru değil..
Çünkü tabiatın bir tek yasası var : kadın ve erkek birbirine yaklaşır.. Neden? Üremek, çoğalmak için. Erkeğin ve kadının dünyadaki görevlerinden biri de budur. Niye? Onu da büyükler şöyle açıklıyor.
 
“Dünyaya gelen her bebek, Allahın insanlardan hala ümidini kesmediğini gösterir.”
İşte o kadar.
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara