Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '10

 
Kategori
Güncel
 

Aşure tadında...

Aşure tadında...
 

Eski yazılarımın bazılarını diğerlerinden daha çok severim. Bunların çoğu güncelliklerini yitirmeyen yazılardır. Bu nedenle 20.01.2008 tarihinde yazdığım Aşure tadında olabilmek başlıklı bloğumu okumayan dostlar için güncellemek istedim.

Bugünlerde pek çok evde hoş bir telâş yaşanıyor; aşure pişirip, dağıtma telaşı. Bu yazıda aşurenin tarihçesinden ve tarifinden söz etmeyeceğim aslında. Söz etmek istediğim şey bambaşka. Elbette aşurenin pişirilmesi, dağıtılması, tam da bu noktada, paylaşmaktan alınan hazzı da asla gözardı etmiş değilim. Aksine, bu yazıyı yazma nedenimin temeli sayıyorum bütün bu özelliklerini.

Mutfakta güzel bir şeyler ortaya çıkarmanın yolu, kaliteli malzemeden geçer. Bulunabilecek en güzel malzeme ise, üretimini en iyi yapan yöreden gelir. Erzurum'dan iyi bir portakal, Edirne'den iyi bir muz almayı düşünmezsiniz asla. Canım ülkemin neredeyse her şehrinin kendine özgü bir ürünü mutlaka vardır. Amasya'nın misket elması, Gaziantep'in fıstığı gibi...

İnanıyorum ki, bugünlerde ya sizin evinizde aşure pişti, ya da komşularınız getirdi ve yediniz. Yerken ne düşündünüz peki? Tadının güzelliğini mi, yoksa paylaşımın hoşluğunu mu? Benim aklıma ise bambaşka bir şey geldi aşuremi pişirir ve yerken.

Öncelikle güzel bir buğday seçmiştim, sonrasında da, diğer malzemelerin en güzellerini. O anda düşündüm ki, malzemelerin herbiri, ayrı bir şehrimizin ürünü. Konya'nın buğdayı, Çandır'ın fasulyesi, Burdur Yaylası'nın nohutu, Datça'nın bademi, Antep'in fıstığı, Aydın'ın inciri, Besni'nin üzümü, Aksu'nun susamı, Kemer'in portakalı, Tosya'nın pirinci, Malatya'nın kayısısı, Giresun'un fındığı, Beydağı'nın narı, Isparta'nın gülsuyu ve diğerleri...

Bunun ne kadar muhteşem bir şey olduğunu düşünmenizi istiyorum. Aşure kâsesine baktığımda, aslında ülkemin bereketine bakıyormuş gibi oluyorum şimdi. Hem bereketine, hem de bugünlerde en çok ihtiyacımız olan birlikteliğe, omuz omuzluğa...Çeşitlilik içindeki birliği görüyorum aşureye baktığımda. Birbiriyle ilgisi olmayan, ama aynı tencerede kaynadığında ve şekeri verildiğinde ortaya çıkan o eşsiz tadın anlamını daha iyi anlıyorum şimdi. Burada, her ne kadar ana unsur bakliyat gibi görünse de, asıl güzelliğin şekerle kazanıldığını düşünüyorum. Şeker de toplumsal barış, huzur, ya da sevgi saygı oluyor bir anlamda.

Aslında ülkem için en çok istediğim şeyin bu olduğundan da eminim; Çeşitlilik içinde birlik...Her yöreye ait güzellikleri bir kapta birleştirebilmek. Bundan ortaya çıkan güzelliği de paylaşmasını bilmek. Sözün özü; Aşure tadında olabilmek...

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..