Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Soğuk ve empati

Soğuk ve empati
 

Bugün Antalya en soğuk günlerinden birini yaşıyor. Hava sıcaklığının ( soğukluğunun mu demeliydim? ) kaç olduğunu yazarsam Erzurumlu dostlarım bana gülerler ama, gene de yazayım; 15 derece. Gece de 4 derece olacakmış. Tabii hak verirsiniz; bizler kar yağışını 15 yılda bir görürüz. - 4 dereceyi görmüşlüğümüzse hiç yoktur. + 45 derece bize normal geldiği için 15 derecelik havalara soğuk deriz.

Ne zaman hava böyle soğusa aklıma dayımın anlattığı şu fıkra gelir;

Adamın biri hamamda göbek taşına yatmış. Buhardan ve hamamın sıcaklığından kıpkırmızı olmuş iyice. Bir yandan da tellağa köpüklerle ovduruyormuş kolunu, bacağını, sırtını. O sırada konuşkan biri girmiş hamama ve üzüntü içinde ' Dışarıda soğuktan 5 kişi donarak ölmüş ' demiş. Göbek taşındaki adam köpükler arasından mırıldanmış; bu sıcakta donanın canı cehenneme!

Empati sözcüğü yaşamımıza gireli çok olmadı. Biz ilkokuldayken ' Sana yapılmasını istemediğini sen de başkalarına yapma! ' diye öğrenmiştik. Empati demek oluyordu kendimizi başkalarının yerine koymak, bilmezdik ama uygulardık.

Tamam, soğuk konusunda empati yapamıyorum istesem de, bu konuda beni anlamanızı bekliyorum. Çünkü ömrüm boyunca sadece üç kez gördüm kar yağışını. Aslında iki kez görmüştüm ama, geçen ay 80 kilometre yol teptik ' Nasıl yağıyor acaba? ' diye görmek için, o da üçüncü görüşüm oldu.

Bunun dışında gündelik yaşamımın neredeyse her anında empati yaparım. ' Ben olsaydım ne yapardım, nasıl davranırdım? ' diye konuşurum iç sesimle. Soğukta üşümeyi anlamaya çalışıyorum örnekse. Karlara bata çıka okula giden çocukları görüyorum televizyonda, aklıma sabahları evimin önünden oynaya oynaya geçip okula giden çocuklar geliyor. Dünyanın bütün eldivenlerini, o karlara bata çıka okula giden çocukların ellerine geçirmek istiyorum. Bütün atkıları boyunlarına dolamak, en sıcak tutan paltoları minik bedenlerine giydirmek istiyorum. Ödülüm de soğuktan kızarmış yanaklarına konduracağım bir öpücük olsun istiyorum. Gözümün önüne Kibritçi Kız geliyor hep. Çocukluğumun iç sızısını duyuyorum O'nun öyküsünde ve O'nunkine benzer yaşamları düşündüğümde.

Geçen hafta bir haber vardı televizyonlarda. 150 bin Dolar harcamış, kutup ayılarının yaşadıkları ortama kameralar yerleştirmişler. Sonrasında yaşanılanları gösterdiler ekranda. Ayıcıklar kameralardan birini bulup parçaladı zevkle, diğer kamera da bu görüntüyü kaydetmişti bir yandan. Kaba sözcükler kullanmayı hiç sevmem ama, o haberi görünce deyim yerindeyse tepem attı. ' Hadi onlar ayı ' dedim, ' Bu işe 150 bin Dolar harcayanlar ne peki? ' Hayvanları ne kadar sevdiğimi belirtmeme gerek yok sanırım. Tuzu kuru ülkelerin bu tür harcamaları beni çileden çıkarıyor sadece. Futbolseverler bana kızmasın ama, ülkemizde de transfer dönemlerinde harcanan milyon Dolarlarla binlerce çocuğun elleri, boynu, sırtı ısınır, karnı doyardı. Ve en önemlisi eğitimi kusursuz bir nesil yetiştirmiş olurduk, o karlara bata çıka okula giden çocuklara yatırım yapabilseydik.

Bu yüzden ne zaman hava bugünkü gibi soğusa, soğuktan titremek nedir anlamaya çalışıyorum. İstiyorum ki göbek taşlarında yatanlar da anlasınlar ' Soğuktan donarak ölmek ' diye bir gerçek olduğunu.

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..