Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '11

 
Kategori
Güncel
 

Atam'dan bir vecize

Atam'dan bir vecize
 

"Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar, çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinde münakaşa yapmaktan zevk alırlar." 

M. KEMAL ATATÜRK
Atam’ın bu söylemine daha önce hiç denk gelmemişim galiba… Geldiysem de onu okurken ki yoğunluk arasında, bu cümleyi farketmemişim belki de. 

O nedenle, sizlerin de dikkatinizden kaçmışsa, paylaşayım istedim. 

Ve tabii, her şeyde olduğu gibi bunun üzerinde de düşünmeden edemedim. 

Doğru! Gerçekten öyledir… çok haklı!
Doğruyu yapanların korkacakları bir şey yoktur çünkü. Kaçmazlar, kıvırmazlar, lafı değiştirmeye, dikkati başka yöne çekmeye çalışmazlar, gizlenmezler. Aksine, kendileri bizzat önayak olurlar hatta, tartışılsın diye. 

Ve doğruyu yapmaktalarsa, her türlü karşı fikir zaten yanlış olacağı için, her halükarda tüm karşı fikirlerin çürük olacağını da bilirler doğal olarak… Tercihlerinin sebeplerini de yine yalnızca kendileri bildiği için, karşı taraf haliyle bilgi eksiğindedir ve “güç”, bilgisi olandadır daima. E kazananı böyle garanti bir münakaşa da zevkli olur tabi :) 

Bir diğer taraftan şu nedenle de zevklidir, karşısına çıkarılan her viraj, her yokuş, her oyun, dinamizm katar zaten yola ve zeka parlatır. Böylece, insanı düşünmeye sevkeden, zorlayan, düşünmeyi aktive edici bir değer, anlam ve faydaya da haiz olur böyle durumlar.
Karşı taraf buna ikna olsa da olmasa da. Zira kendisi en azından gerçekten doğruyu yapıp yapmadığından daha da bir emin olmuş olur böylelikle de. 

Ayrıca karşı tarafın o kendinden emin, sanki kendisi doğruyu yapıyor, söylüyor zanlarıyla kendinin zafer kazanacağını sanarak, doğruyu yapanı küçümseyip, böylece asıl kendinin girdiği ama hiç de farketmediği öyle matrak haller de olur ki… gerçekten eğlencelidir. 

Onun için, doğruyu yapanlar, bilenler, genellikle, önlerine gelen böyle bir fırsatı hiç kaçırmak istemezler, hatta tartışmayı canlı tutmaya, teşvik etmeye dahi çalışırlar. Zira böylelikle neyin, niye öyle veya doğru olduğunu anlatmak, açıklamak, insanları aydınlatmak için de ayrıca bir vesile de elde etmiş olurlar. Üstelik, o kişileri daha bir anlama, tanıma açısından da yadsınamaz bir getiridir de bu pek tabii ki. 

Ama ne yazık ki, doğruyu yapan giderek azaldığı için günümüzde, aslında gündelik yaşamın içinde tüm ilişkilerde sıkça rastlanması gereken bu duruma, hele de özellikle siyasette artık neredeyse çok ender rastlamaktayız. Hatta belki de hiç. Bu da işin acıklı yönüdür işte. 

Atam işte yaa, Atatürk’üm benim, büyük adam, büyük insan… Canım, kanım, onurum, her ne demişse/yapmışsa, güzel demiş/eylemiş, doğru demiş/eylemiş. 19 Mayıs gibi bir başlangıcı, kutlu bir kararı, Türk’ü Türk yapan bir yolculuğa çıkışı, bana, yurduma, milletime armağan edenim… Nurlar içinde yatasın. 

.......... 

Yalnız ilginçtir, bir taraftan da…
Beni anlatmış sanki :))
Eee ne de olsa Türk genciyim işte
Canım atam… bidenem… 

 

Not:Yine de bu son paragrafım için birşey diyecek olursanız, önce “Tevazu – Kibir” başlıklı bloğumu okuyunuz lütfen, ama olur a hala ikna olmadı iseniz de tartışırız da üzerinde büyük bir zevkle:) 

 

 

19.05.2011
Filiz Alev 

 

 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..