- Kategori
- Tarih
Atatürk'ü sevmek
Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 68. yıldönümünü yaşıyoruz. Büyük önderin ardından vefasını 68 yıldır yitirmeyen bu millet, bu yıl da yüreğinde minnet ve hüzün duyguları ile Atatürk’ e duygu ve dualarını gönderiyor.
Ancak bütün bu bağlılık, sevgi ve minnet duygularının sadece yıldönümlerinde yaşanmaması gerekiyor. Bu günlerde Atatürk hatırlanıp yâd edildikten sonra, onun mirasına ihanet ve saygısızlık sevgi midir? Böyle mi sevilir Atatürk? 10 Kasım sabahı saygı duruşunda hareketsiz durarak mı sevilir Atatürk? Elbette hayır!
Bakın Atatürk nasıl sevilir!
Bu ülkede yaşayan herkesin bir birey olduğu ve her bireyin de kendi kendini yönetme hakkı bulunduğunu kabul edip demokrasinin bu düşünce içerisinde işlemesine müdahale etmeyerek. Modern Türkiye ve ulus kimliğinin aleyhine fikirlere çanak tutmayarak!
Her bireyin eşit olduğuna ve kadın erkek eşitliğine inanarak! Köylü ya da işçiyi hakir görmeyerek! Türk vatandaşlığı demek olan halkçılık ilkesinin anlamını bilip, sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı durarak! Hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmeyerek!
Devletin din kuralları ile değil, cumhuriyet ile yönetilmesi gereğine inanarak! Dinin bireysel bir inanış, devlet yönetiminin ise toplumsal bir sistem olduğunu bilerek! Devleti yönetenlerin dini düşünce ve kuruluşların etkisine girmemesi gereğine inanarak!
Gelişime açık olup, bilim alanında her türlü araştırmanın önünü açarak! Keşfedilen faydalı her yeniliği benimseyerek! Vatanın ve milletin menfaatine her yeniliğe destek vererek!
Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğuna inanarak! Yalnızca anti-emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedanlığa, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşı durarak!
Türkiye'nin modernleşme sürecinin ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu bilip, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara devletin yatırım yapmasına destek verip, karşı çıkmayarak! İşte Atatürk böyle sevilir!
Yoksa…
10 Kasım sabahı bir dakika saygı gösteresi yapıp ardından; banka hortumlayarak, vergi kaçırarak, hayali ihracat yaparak, insanları küçümseyerek, sömürü düzenini alkışlayarak, batı medeniyetlerinin her dediğine boyun eğerek, milli menfaatler karşısında suskun kalarak, stratejik her kaynağı serbest piyasa ekonomisi var deyip yabancılara satarak ya da insan onuru ile bağdaşmayacak işlere bulaşarak sevilmez!
Siz ne dersiniz? Atatürk’ü sevmek bu değil mi?