- Kategori
- Anılar
Atatürk’ün uşağı’nın gizli defteri’nden; Bir kadın için bir taht bırakan kralın hikayesi (1)
Tarih, geçmiş değil gelecek insanlar içindir.
Yeni yazı dizisinde, Atatürk’ün 12 yıl özel hizmetinde olan Cemal Granda’nın anılarında bölümler alıntılanarak, M. Kemal Paşa’nın “İnsan tarafı” aktarılmaya çalışılacaktır. İlk bölüm, sevdiği kadın için tahtını terkeden İngiltere Kralı’na ayırılmıştır.
Kralın hikayesi çoğunlukla bilinir. Ancak, hikâyede, Kralın Türkiye ziyareti’nin yanında Atatürk ile ilgili kısmı fazlaca bilinmez.
İşte bilinmeyen hikâyemiz.
...
Edward VIII (1894 -1972), ABD'li Wallis Warferd Simpson ile evlenebilmek için tahttan çekilmiş ve böylece kendi isteğiyle tahtı bırakan ilk İngiliz hükümdarı’dır.
Edward, aşkı uğruna tahtını terkettiği Simpson'larla 1930’da tanışmıştır. Tanıştıklarında ilk eşinden 1927'de ayrılmış bayan Simpson, 1928'de Ernst Simpson ile ikinci evliliğini yapmıştır. Bu tanışma ile başlayan dostluk zamanla aşka dönüşür ve Bayan Simpson 27 Ekim 1936'da (Kralla evlenmek için olmalı) kocasından boşanır.
Bu arada Kral Edward, Bayan Simpson'la evlenebilmek için kraliyet ailesinin onayını almaya çalıştıysa da başarılı olamaz. Çünkü İngiltere Kilisesi ve önde gelen siyaset adamları bu evliliğe karşıdır.
Edward, 13 Kasım'da Baldwin'e "Bayan Simpson'la evlenmek istediğini ve eğer bu evliliği kral olarak gerçekleştiremeyecek olursa, tahttan çekilmeye hazır olduğunu" bildirir. İsteği kabul edilmez ve o da tahttan çekildiğini açıklar ve aynı gün İngiltere'yi terk eder.
Sonrasında sabık Kral Edward ve Dul bayan Simpson, 3 Haziran 1937'de Fransa'da, İngiltere Kilisesi'ne bağlı bir papaz tarafından evlendirilir.
Hikâyemizin kahramanı Edward, Eylül 1936 başlarındaki Akdeniz ziyaretin’de ülkemizi İngiltere Kralı olarak değil, özel olarak geldiği için “Windsor Dükü” ünvanı ile (1) ziyaret etmiştir.
...
Ve Hikayemiz....
İngiltere Kralı 8. Edward'ın yurdumuz a gelişi 1936 yılına rastlar. Kral, Nahlin yatıyla İstanbul'a gelmişti. Ziyaret, özel nitelikte olduğu için Windsor Dükü unvanını taşıyordu. Böyle olduğu halde kendisine çok büyük karşılama töreni yapılmıştır.
Atatürk, konuk Kralı Tophane rıhtımında karşıladı. Tepebaşı'ndaki İngiliz Sarayı'na kadar kendi otomobi'liyle götürdü. Yolda halk tarafından görülmemiş gösteriler yapıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı ile Anafartalarda dize getirdiği İngiliz devletinin alınyazısını elinde tutan hükümdarının yanyana otomobilde görünüşü, ayrı bir anlam, ayrı bir önem taşıyordu.
Atatürk, büyük misafiri saat onaltı sularında Dolmabahçe Sarayı'nın Somaki salonunda kabul etti. Görüşme sırasında İngiliz Büyükelçisi, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ta hazır bulunmuştu. O akşam Dolmabahçe'de verilen akşam ziyafeti çok parlak olmuş, Atatürk'ün, İngiliz Sarayı'nda verilen ziyafetleri yakından bilen birisine hazırlattığı sofra, Kralı sanki büyülemiş, Atatürk'ün zekâsına ve inceliğine hayran kalmıştı, öyle ki, bir punduna getirip Kral, kendisini İngiltere'de sandığını bile söylemişti.
Yemek sırasında hoş mu, yoksa nahoş demek mi lâzım kestiremiyeceğim bir olay geçti. Garsonlardan biri fazla heyecanlandığı için mi nedir, elindeki büyük porselen tabakla yere yuvarlandı. Sofradakilerin utanç içinde önlerine baktıkları anda Atatürk, sanki hiçbir şey olmamış gibi Kral'a doğru eğilerek “Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim” diye hem meseleyi kapattı, hem de ortalığı neşeye boğdu.
Yurdumuzda üç gün kalan İngiltere Kralı, birçok gezintiler yapmış, misafirler onuruna bir de deniz gezisi düzenlenmişti. Konuk Hükümdardan Moda'da düzenlenen bir deniz yarışını görmesi rica edilmiş, sporsever İngilizler de bu isteği seve seve kabul etmişlerdi.
Ertesi günü Kral ve maiyeti Nahlin yatıyla Moda yarış alanına geldi. Biz de Atatürk'ü n bulunduğu Ertuğrul yatıyla aynı yere vardık. Az sonra Kral ve çevresi bizim yata gelecekleri için hepimiz heyecanlıydık.
Ertuğrul yatında o zamanın Başbakanı Celal, İsmet İnönü, Fethi Okyar bulunuyordu. Biz demir attıktan sonra uzaktan Kralın motoru göründü. Motordan İngiliz Kralı 8. Edward ve Madam Sipmson çıktılar. Arkalarından da İngiliz Büyükelçisi ile iki madam daha geliyordu.
MADAM SİMPSON'A SUNDUĞU KAHVE
İngiltere Kralı 8. Edward ve öbür misafirler Ertuğrul yatındayken kendilerine Türk kahvesi verildi. Servis, usulen misafirden değil, ev sahibinden başlıyordu. Bu yüzden önce iki kahve getirdim. Atatürk'ün yüzüne baktım. Böyle zamanlarda O'ndan mimikle emiri alışkanlık haline getirmiştim. Başının değil, gözünün en küçük bir hareketiyle de ne demek istediğini hemen anlar, ona göre hareket ederdim.
Atatürk hemen gözüyle Kralı işaret etti. Götürüp kahveyi Krala sundum. İkinci kahveyi de Atatürk' e götürdüm. Fakat nedense kahveyi içmedi. Ayağa kalkarak Madam Simpson' a kendi eliyle sundu. Atatürk, kadınlara karşı her zaman nazik ve saygılıydı. Toplum içinde kadının rolünün önemini, fırsat buldukça savunurdu. Kahveyi misafire verdikten sonra da bana dönerek :
-Bana da bir sade kahve getir... diye emir buyurdu.
İşte Atatürk'ü n eliyle kahve sunduğu kadının “Madam Simpson” olduğunu o zaman öğrendim. Kral da madamla çok fazla ilgileniyordu.
Fakat nedense çok düşünceliydi. Pek keyifli olan Atatürk'ün neşesine istemiyerek katılır gibi bir hali vardı. Onu neşelendirmek ve kederini dağıtmak için Atatürk bütün zekâsını kullanıyordu denebilir.
Madam Simpson, bir ara elindeki dürbünle yerinden kalkınca, Kral da başıyla Atatürk'ten izin isteyerek yerinden kalkıp, madamın arkasından gitti. Bu ayrılış biraz uzayınca, Atatürk fısıltı halinde; Kralın madama karşı zaafı olduğunu görüyorum. Korkarım ki, tahtını bu kadın yüzünden kaybedecek... Dedi.
Nitekim zaman, İngiltere tahtının akıbetini daha önceden gören Atatürk'ü haklı çıkaracak, kısa bir süre sonra yirminci yüzyılın en büyük aşklarından biri ortaya çıkmış olacaktı. Dillere destan olan bu macera, İngiliz Kralı 8 . Edward'ın taht ve tacından çekilmesiyle mutlu bir sonuca erişecek, Madam Simpson, Windsor Dükü'nün eşi olacaktı .
O gün yattaki görüşme çok samimi bir hava içinde geçmiş, Kral, Atatürk'ün gönderdiği iki sandık sigara için teşekkür ederek :
-İçimi çok güzel... Alışmaktan korkuyorum. İngiltere'ye gittikten sonra bunlardan bir miktar dahi göndermenizi rica edeceğim... Demiş,
Atatürk ise:
-Emredersiniz... Diye karşılıkta bulunmuştu. Kral da Atatürk'e iki sandık viski göndermişti. Atatürk, bu viskilerden çok hoşlandığını, içerken daima onu hatırlıyacağını söylüyordu.
Moda'da yelken yarışları başlamıştı. Kral, çok sevdiği bu deniz sporunu zevkle seyretti. Oradan Florya'ya doğru hareket ettik. Marmara kıyıları boyunca İstanbul cami siluetlerinden Kral bir türlü gözlerini ayıramıyordu. Konuşulan konu da minare, Ayasofya üzerinde geçiyordu. Onları Florya'ya bırakıp döndük.
Kral şerefine sonra Florya'da bir kokteyl parti verildi. Deniz köşküne ve plajın kumuna hayran kalan Kral, ilerde birkaç zaman kalmak için geleceğine söz vererek İstanbul'dan ayrıldı." (2)
Devam edecek...
www.canmehmet.com
Resim; Web ortamından alınmıştır.
Kaynak;
(1-2) “ATATÜRK’ÜN UŞAĞININ GİZLİ DEFTERİ, Atatürk’ün 12 yıl hizmeti gören Cemal (Çelebi) Granda’nın anıları (Turhan Gürkan-Osmanbey Matbaası)