- Kategori
- Siyaset
Atlantiğin ötesindeki geniş kulak ''ABD''

Ülkemiz küçük resimlerle boğuşurken, büyük resmi her zaman kaçırmıştır. Senaryo yazılırken, ülkeye biçilen rol figüranlıktan ileri gitmemiştir. Hiçbir zaman başrol oynamasına fırsat verilmemiştir. Çünkü bu ne ABD'nin ne AB'nin işine gelebilecek bir durum değildir. Sanayilleşmiş, kalkınmış komşularıyle dost büyük bir Türkiye bu ülkeler için bir kabustur.
Konuya kısaca ellili yıllardan baktığımızda, Marshall yardımıyla başlıyan Amerikan rüyası, Nato'ya girmemizle, Batıyla yakınlaşmamız dahada perçinlenmiştir. İpler ABD ve Batı'nın eline geçmiştir. Uygulanan iç ve dış politikalarda batının izleri her zaman damgasını vurmuştur. 1950' lerde Demokrat Partının genelde izlediği dış politika ve özelde ise Ortadoğu politikasını hep ABD ve Batı ülkeleri belirlemiştir. ABD ve Batılı güçlerin Ortadoğu politikaları her zaman Türkiye ile uyuşmamış bu nedenle Türkiye komşulariyle karşı karşıya gelmek zorunda kalmıştır.
Netekim Türkiye'nin kalkınma hamleleri için gerekli kredileri Marshall planı kapsamında daha fazla alamadığı için, Demokrat Parti, Seydişehir Alüminyum, İskenderun Demir Çelik ve diğer sanayi projelerini kredilendirmek için, Sovyetler Birliği ile yakınlaşması, üst düzey ziyaretlerle, imzalama hazırlığı yapılması 1960 ihtilalinin arkasında ABD , CİA ve Batılı devletlerin varlığının bir nedenini oluşturmaktadır.
ABD'nin devlet politikaları, Amerikan halkının özgürlüğü, mürevfef bir hayat sürmesi, dolayısiyle zenginleşmesi üzerine kurulmuştur. Bu nedenle ihtiyacı olan petrolü elde etmek için, türlü bahanelerle ülkeleri istila etmekten, masum insanları katletmekte bir sakınca görmemektedir. ABD gizli teşkilatı kapalı kapılar ardında almış olduğu kararları uygulamak için gerek CİA gerekse uluslararası örgütleri kullanmaktadır. İllegal olarak beslediği terör örgütlerini amaçları doğrultusunda kullanmak için beslemektedir. Ülkelerde kendi çıkarlarına hizmet edecek yönetimleri desteklemekte, hatta ülkelerin rejimlerini değiştirmek için planlar projelerortaya atmaktadır.
Türkiye üzerinde oynanan ''Ilımlı İslam'' projesi buna bir örnek teşkil etmektedir. ABD'li Prof. Noah Feldman (Yale Üni.Hukuk okumuş, Oxford Üni.de doktora yapmıştır) İslam Hukuku üzerine makaleler yazmış ayrıca döt kitabı bulunmaktadır. Ilımlı İslam projesinin baş mimarı olarak bilinmektedir. 2003'te yayınlanan ''After Jihad'' adlı kitabında Türkiye'nin '' zorlayıcı bir laik rejimi olduğunu ve Atatürk'ün getirdiği laik sistemi bir kenara bırakıp, İslami renklerin daha belirgin olduğu bir yapıya bürünmesinin daha iyi olacağını'' iddia etmektedir. Ayrıca Feldman Saddam rejiminin sudan bahanelerle devrilmesinden sonra, Irak Anayasasının hazırlanmasında danışman olarak çalışmış, Anayasaya şeriat hükümlerinin girmesini sağlamıştır.
Bize bugün dikte ettirdikleri, Atatürk'ü belleklerden silmek, TSK'yı yıpratmak, Gladio, Ergenekon, darbe planları, ıslak imza, kürt açılımı, GDO'lu ürünler, Tele kulak ve yürütmenin yargıyı teslim aldığı bir ülke durumuna getirmektir. Bunların bir çoğundada başarılı bir şekilde ilerlemektedirler. Ülkeyi bir kaosa sürüklemek için Atlantiğin öteki ucundaki geniş kulak ve beslediği legal veya illegal yandaşları kullandığını küçük resimde görmeniz mümkün değildir.
Büyük resmi gözden kaçırmamak gerekmektedir.