Avatar'ın gizli mesajları keşfedilmeye değer!

Bugüne kadar hakkında en fazla övgü yazılan filmlerden biri kuşkuşuz Avatar’dır. Yönetmen Cameron, son 14 yılını bu filmin yapımına adamış ve teknolojinin yeterli olduğuna karar verdiğinde filimin çekimlerini başlatmıştır.

Filmi izlerken , Cameron’un 14 yılda, sadece görsel alanda çalışmadığı ve düşünsel anlamda da filme bir çok öge yüklediğini anlıyoruz.. Cameron'un Avatar Filmi ile izleyenlere gönderdiği mesajlar keşfedilmeyi bekliyor.

Avatar öyle bir film ki, tekrar seyrettiğinizde filmin gizli kalmış bir yanını görüyor olabilrsiniz.

Kendimi uzun bir süre filmin coşkulu teması ve görüntülerine koşulsuz bıraktım. Film’de verilen kardeşlik, tüm canlıların birbirine duyduğu hoşgörü ve sevgi gerçekten oldukça sıradışı ve duygusaldı.

Hikaye, Dünya’dan çok uzak, 4.5 ışık yılı uzaklığında Alpha Centauri sistemindeki, Polyphemus gezegeninin, Dünya ile aynı büyüklükte olan Pandora uydusunda geçmektedir.

Pandora’nın atmosferi Dünyalılar için ölümcül olmasına karşın, (<ı>Nitrogen, Oxygen, Carbon Dioxide, Ammonia, Methane and Hydrogen Cyanide) kusursuz yaşamın tüm temel elementlerini içermektedir.

Jaguar’sı insanlardan oluşan Na’vi halkı, tüm doğanın kusursuz bir denge içinde kalmasını sağlayan tanrıları, Eywa‘ya tapmaktadır. Gezegende yaşayan tüm canlılar ve bitki örtüsü Eywa ve birbirleri ile iletişim ve etkileşim halindedirler.

Cameron, düşsel gezegenindeki Na’Vi halkının dinini, Dünya üzerindeki dinlerin geçmişinden analiz ederek kusursuz hale getirmiştir.

Cameron, temel olarak hindu ve budizm dinlerinde de var olan öğretilerin arındırılmış halini öyküye adapte etmeyi benimsemiştir. Filmde Na’Vi halkının bulundukları yeri terk etmesi için, dünyalıların ne önerebileceği ile ilgili bir dialog, bu felsefeyi çok güzel açıklamaktadır.

Parker, Na’Vi halkını çamur içinde yaşayan ilkel bir kabile olarak görmektedir.Jake, Parker’a ( arsız Dünyalı’ların cüretkar girişimcisi ) “<ı>Na’Vi’l halkına diet kola ve kot pantolonu mu önereceksiniz? Onlar herşeye sahip” diyerek yanıt vermiştir.

İş nedeni ile bu yıl Hindistan’ı ziyaret ettim. Belgesel kanallarından izlediğim görüntülerden dolayı Hindistan’da ne ile karşılaşacağımı bildiğimi düşünmüştüm, ancak ülkeye ayak bastığımda yanıldığımı anladım ...

İnsanlar, Na’Vi halkı gibi yarı çıplak ve düşleyemiyeceğimiz kadar pisliğin, yoksuluğun içinde yaşıyorlar... Geçenlerde Ayşe Arman’ın Hindistan’da gördüklerinden dolayı <ı>“ insan olduğumdan utandım” dediği bir yazısını okumuştum.

Budizm felsefesi tam anlamıyla doğa ve insan ile barışcıl bir dengeyi benimsemiştir. İhtiyacı olmadan hiç bir canlının hayatına son vermezler ve hatta bazı hayvanların tanrı kabul edildiği bilinir. Fakirlik ve yoksulluk ile ilgili, yaşayanlar kendi kaderlerinden şikayetçi değildirler. Çünkü, kendi inanışlarına göre, ruhları dışında Dünya’da ikinci yaşamlarına taşıyacakları hiç bir şeyleri yoktur.

Burada asıl samimiyetsizlik, kendi halklarını ve dinlerini suistimal eden ve gözleri paradan başka bir şey görmeyen arsız sermaye sahipleridir. Bunlar; Hintli, Amerikan, İngiliz... yani Dünyalı'lardır.

Cameron, Pandora’nın Na’vi halkını yaratırken, Dünya üzerinde kaybolan bu değerleri de saflaştırmış ve filminde günümüz dünyalıların, arsız ve tüketim canavarı olduğunu bizlere tekrar hatırlatmıştır.

Dünyalılar, 2154 yılında enerji sorunları ile karşı karşıyadır... Ve sadece Pandora’da bulunan “Unobtainium” elementi sayesinde uygarlıklarını devam ettirebileceklerdir. Unobtainium’un en zengin yatakları Na’Vi halkının yaşam alanındadır...Dünyalılar, Na'Vi halkını yok etmek pahasına amaçlarına doğru katliamlarına başlar...

Geçtiğimiz günlerde Kopenhag’da bir araya gelen Dünya Liderleri, küresel ısınma krizinde, 2 derecelik ısı artışının önüne geçmek adına bir yol katedememişlerdi.

İnsanoğluğunun “arsız “ tüketim gayreti nedeni ile hızla kirlenen atmosfer, tükenmeye başlayan kaynaklar, ülkeleri ortak amaç uğruna birlikte karar almaya malesef yeterli kılmıyor. Buna paralel olarak "arsız" ulusların işgalci tutumları ve stratejileri her geçen saniye gün yüzüne çıkıyor...

Zenginlikleri yüzünden yok edilen Maya uygarlığını hatırlıyalım. Günümüzde insan doğasında değişen hiç bir şey yok !

Toprakları işgal altında olan Irak ve Afganistan’dan bir sonraki Pandora'nın nerede olduğunu anlamak hiç de zor değildir...