- Kategori
- Sinema
Bir bilet parasına filmin içinde yaşamak lüksü

Avatar filmini izlerken kendi kendime soruyorum, kimdi bu filmin yönetmeni? Kendim kendime parmak kaldırıp cevaplıyorum; James Cameron. Uzaylı mıdır bu adam? Diye soruyorum ; yooo diyorum kendi kendime, Kanadalı olduğunu biliyorum tabii. Eeee niye maynaklaştım ben şimdi durup dururken? Bu sorgulama neden?
Avatar filmini izlerken kapılıyorsunuz böyle duygulara, bu filmse diğerleri neydi diye düşünüyorsunuz. Gerçekten 3 boyutlu gözlüğü de takıp izliyorsanız bu filmi, kendinizi bambaşka bir alemin içinde yaşıyor gibi algılamaya başlıyorsunuz ve benim gibi 3 boyut gözlüğünü kendi gözlüğünüzün üzerine takma rahatsızlığını dahi unutuveriyorsunuz. Yani sinemadaki izleyiciler tutmasa Na,vi halkına yardıma gideceksiniz gibi gerçekçi sahnelerle kendinizden geçiyor, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. En fazla taktir ettiğim yanı ise gişe rekorları kıran böyle bir filmde çevre bilincinin kazandırılmaya çalışılması.
Film her haliyle sinema tarihinde bir devrim niteliği taşıyor ve bence bundan sonra sinema için Avatar sonrası ve Avatar öncesi bir süreç değerlendirmesi olacaktır. Bu günlerde korku ,fantastik sinema, Bilim kurgu gibi efekt kullanılan filmlere yönelen yerli sinema yönetmenlerimizin yerinde olsam şimdilik böyle projelere pek girmem çünkü sinema izleyicisi öyle bir kaymaklı baklava yedi ki bundan sonraki baklavalar biraz yavan gelir. Saygılarımla...