- Kategori
- Gündelik Yaşam
Avrupa'yı solladık / Dikkatten kaçmııış ...

RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR
Bundan uzun zaman önce yurt dışında yaşayan bir arkadaşım yurduma kesin dönüş yapmıştı. Küçük yaşta ailece babasının işi sebebiyle ayrılmak zorunda kalmıştı yurdundan. Aradan geçen yıllarda annesi ve babasını kaybeden arkadaşım (bir hanım, özellikle belirtiyorum) Türkiye’ye geri döndü.
Şaşkınlık verecek bir durumdu pek çoğumuz için bu dönüş. Başka bir ülke vatandaşı olmuş, eğitim hayatına o ülkede başlamış ve bitirmişti. Ana dili gibi konuştuğu bir yabancı dili ve kimliğinde yazılı bir yabancı ismi de vardı üstelik. Anlayacağınız bir Avrupa vatandaşıydı.
Yaşadığı güzel şehri ve o şehirde sahip olduğu evini, işini bırakıp Türkiye’de yeni bir hayat kurmak üzere ülkesine döndü. Onun bunu neden yaptığını ve pişmanlık duyup duymadığını hep merak etmişimdir.
Bir buluşmamızda kendisine merak ettiğim konuları sorduğumda aldığım cevaplar çok ilginç gelmişti. O, Avrupalı olmaktan hiç de memnun değildi. Biz Avrupa Topluluğu’na girmek için kendimizi yırtıp, elimizde avucumuzda olanı yollarına sererken.
“Avrupa’da yaşamak güzel. Düzenli, temiz ve kurallara herkes uyuyor. Ama en büyük eksikleri ve bizde olup onlarda olmayan bir özellik var ki benim kendi ülkemde yaşamam gerektiğini gösterdi bana” dedi.
Şimdi sıkı durun o özellikleri anlatıyor; “Kızım, Avrupa dediğin yerde, araba çarpıp uzatsa seni boylu boyunca kimse yanına yaklaşmaz ve dokunmaz. Hemen ambulans çağırırlar. Eğer ölüyorsan artık bitmiştir. Sana şefkat gösterecek kimse olmadan yanında, geberir gidersin tek başına.
Ülkemin insanları karga tulumba da olsa seni taşımaya, yalnız bırakmamak için yanlış da olsa ilk yardım yapmaya çalışırlar. Böyle de öldürürler ama seni düşündükleri ve insanlıkları olduğu için bunu yaparlar.
Diğer taraftan evde bir tartışma var ve durum ciddiye biniyor. Bir birinizi öldürecek olsanız kimse kapıyı çalıp sormaz. Sadece polise haber verir ve bekler.
Oysa yurdum insanı, komşusunun evinde yaşanan olaylara dahi müdahale edip kendi canını riske atacak kadar insandır. Duruma el koyup karı koca, anne çocuk neyse sakinleştirmeye çalışır.
Anlayacağın Avrupa’da insanlık kalmadığı ve oralarda yalnız ölmek istemediğim için kendi ülkeme Türkiye’ye döndüm.” Dedi.
Bundan on yıl kadar önce arkadaşımın Türkiye’ye dönüş sebebine bakınca, on yıl sonra geldiğimiz yerde kendim ve bizden utanacak durumdayım.
Evlerde kavgalar oluyor. İnsanlar eşlerini doğruyor. Komşular duymuyor. Geçin bunu bir kalem. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Oysa biz, komşusu açken tok yatmayan bir ırkın evlatlarıydık yazık bize emek verenlere ve ülke bırakanlara.
Çocuklar dövülüyor, ağıtları duvarları dövüyor. Katlediliyor. Kulaklarınızı tıkayıp oturun. Duymadık, hiç bilmiyoruz. Yalan. Başımız belaya girmesin aman.
O çocuklar ki emanettir Allah’tan hepsi. Nasıl vereceksiniz düşünün hesaplarını!
Yolda kaza olur. İnsanlar ambulans bekler. Kimse arabaya almaz. Koltuklarınız kirlenir boş verin. Hatta ambulansa yol da vermeyin. Yok, artık iyice uzaklaştık insanlıktan.
Yol ortasında insanlar bıçaklanır. Üstelik şehrin göbeğinde. Kimse yardım etmez. Kapılarını kilitleyip kaçarlar.
Aloooooooo! İnsanlık diyorum. Silkelenin diyorum.
Senden, benden, ondan…. Diyerek ayrıştırılırken insanlığımızı da ayrıştırmışlar. Duygusuz, yoz hayvandan öte bir varlık gibi tepkisiz organizmalar olmuşuz.
Hep birlikte düşünüp insanlığın bitişine bir dur demek gerekmez mi? Nerede kaldı bizim yetiştirildiğimiz gelenekler.
On yıl içinde insan bu kadar yozlaşır ve çirkinleşir mi?
O kafaların içinde beyin, o ruhların ve kalplerin içinde var olan doğal güdüyü MERHAMETİ ne yaptınız?
SİLKELENİP KENDİMİZE GELELİM ARTIK.
İNSANLIK ELDEN GİDİYOR. AVRUPAYI SOLLADIK.
GÖZÜMÜZ AYDIN. AVRUPA TOPLULUĞU’NA GİRMEDEN AVRUPALI VE MODERN HAYATLARA İNSANLIKTAN UZAK KAVUŞTUK.
Sağlıkla ve mutlu kalın. 19/04/2011