Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '19

 
Kategori
Kitap
 

Avucunuzdaki Kelebek TAHLİLİ

Avucunuzdaki kelebek kitabı içerik ve konu bakımından bireye hitap ettiği kadar topluma da hitap etmektedir. Kitabı okumaya başlamadan ismi bile beni sürüklemeye yetti. Hani denir ya kendimle baş başa kaldım , adeta sıfırlandım, hayata yeni bir pencereden baktım. "Üzülmeye değmez çünkü her şey ama her şey benim elimde" dedim. Bu kitabin benim dünyamdaki tanımı bu olsa gerek.

 

İlk paragrafta her ne kadar kitabın bendeki yerini özetlesem de içeriğinin psikolojik tahlilini yapmak isterim.

 

Ben bu kitabı sanki okumadım sanki yazar karşıma geçmiş ve biz güzel , şirin , tatlı bir hasbihalde bulunmuşuz. Yazarın bana yaşattığı bu yakınlık beni adeta duygu çemberine alıp hem ruhen hem fikren hislerimi feth etti. Kitap bana arkadaş oluverdi . Kulağına küpe , elime kılavuz , ayaklarıma rota oldu desem mübalağa yapmış olmam.

 

İnsanız, değerliyiz lakin ölümlüyüz. Her şeye rağmen hayallerimiz, amaçlarımız var. Olmazsa olmaz mı ? Evet olmaz! Çünkü insan dünden beri bir arpa boyu yol gidemediyse çalışan kalbi canlı bedeni pek de anlamlı değildir. İlerlemek gerek ; abartmadan ve ümit ederek. Yaraya tuz basmamak gerek. Yarayı tamir edip iyileşip yola devam etmek gerek. Biz bu sayede insanız. Ben anladım ki avuçlarım kelebek dolu.

 

Ve şöyle devam edelim; hayat bir yarış değil. Eğer öyle olsaydı aynı kulvarda çaba gösterenlerin birden fazla kazananı olmazdı. Birimiz kazanır ve diğerleri kaybedenlerden olurdu. Bizim amacımız başarıları da paylaşmakmış meğerse. Engelli bir kız yarış esnasında yere düşen diğer engelliyi kolundan tutup kaldırıyor ve zafere kol kola kusuyorsa hayat nasıl bir yarış olabilir? Nasıl sadece başarı ve para odaklı olabilir? Doğru amaca koşarken biz, gerçeklerle hayalleri kardeş yaptık birbirine. Birbirimize buğuz ederek yürüyorsak hedefe bu adımlara kadim demek bizi hem yalancı yapar hem de düzenbaz.

 

"Kendinizi bir ev gibi düşünün. Amacınız evin temeli gelecek hayaliniz evin çatısı; değerleriniz de onları bir arada tutan beton ve kirişlerdir..." Yazarın bu benzetmesi de çok can alıcı. Amacımız olmazsa biz aslında yokuz! Hayalimiz olmazsa bizi kim örtecek, koruyacak?Değerlerimiz olmazsa da amaç ve hayal olsa da ikisi de varlığını sürdüremeyecek. Beni tüm hücrelerimle birlikte silkeleyen bir örnek oldu bu.

 

Yazar Vehbi Koç örneğiyle de aslında her şeyi özetlemiş. Bırakın mal varlığını biz dünyadan kıymeti olmayan bir çorabı bile götüremiyoruz. Öyleyse yaşananlar neyin kavgası???

 

Gelin kaynana örneği ise bana şimdiden bir ders oldu. Düşünsenize birisini zehirlemek üzere ise koyuluyorsunuz ve bu durumun anlaşılmaması için o kişiye çok güzel davranmaya başlıyorsunuz. Sizin iyiliğinize cevaben zehirleyeceğiniz kişi adeta pamuk oluveriyor. Zehre panzehir arıyorsunuz telaşla lakin zehir diye satın aldığı yerden tuz veren satıcının yapıcılığı sayesinde her şey oluyor güllük gülistan.

 

Karınca... Evlerimizde kapı arkalarını istila eden noktacık hayvancıklar. -Ne demiş? - Varamasam da o yolda ölürüm! Amaç amaç amaç diye bizi silkeleyen bir kitap bu.

 

Tüm bunlara sımsıkı sarılmama sebep olan, beni olumlu düşüncelere sevk eden ve avucumdaki kelebeği bana dost eden Ahmet Şerif İzgören'e sonsuz teşekkürler.

 

İyi ki dünya yaratılmış ve biz hepimiz iyi ki varız!!!

 
Toplam blog
: 15
: 1170
Kayıt tarihi
: 22.11.19
 
 

Yazının, yazmanın ve yazdırmanın tutkunu olan bir danışman. Aile danışmanı, psikolojik danışman v..