Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '08

 
Kategori
İnançlar
 

Ayakkabı ile namaz

Ayakkabı ile namaz
 

Adam, gittiği bir köyde cemaatin namazı ayakkabı ile kıldığını görünce İmam’a “Yahu imam efendi, namaz ayakkabı ile kılınır mı” demiş.

İmam efendi cevaben “Ben ayakkabı ile kıldırmaya alıştırana kadar göbeğim çatladı. Sen de gel, ayakkabılarını çıkarttır” demiş…

Yazıma böyle girdim.

<ı>“Recm” ile öldürme başlıklı yazıma bir öğretmen kardeşimiz yorum yazmış.

Yorumunda; “İslam’ı devlet olarak benimseyenler hata yapıyorlar, recm çok vahşi, acımasız ve dinimizde yok, sadece 100 er değnek var öyle mi? Bence hiç bir dinde şiddetin yeri olmamalı...” diyor ve soruyu da bana yönlendiriyor.

Bir başka yorum ise <ı>“Neden kadınlara, madem öyle erkeklere de uygulansın” şeklinde.

Hemen ikinci yorumun cevabını vereyim. İran’da zina yapan erkeklere de <ı>“Recm” cezası uygulanmaktadır. Tek farkı, kadın ile erkeğin, taşlanmak için gömülürken, erkek beline kadar, kadın omzuna kadar gömülür. Bu açıklamam <ı>“Madem erkekler için de uygulanıyor, mesele yok” anlamı çıkartmamalı. Sadece konuya açıklık getirdim.

Tabi ben o yazımda Kuran’da NUR suresi 2. ayetini göstererek <ı>“Yüz değnek” vurulur, öldürme diye bir şey yok demeye getirdim. Ve hatta NUR Suresi 3. ayeti de öldürmek gerekmediğinde ısrarlı oldum.

Tekrar edelim… İslam’da “Recm” uygulamasına dair bir ayet, bir hüküm yok… Ancak zina yapan erkek ile kadına nasıl davranılması gerektiği açıkça yazılı…

Bunu bir <ı>“Hüküm” kabul edersiniz veya etmezsiniz, orasına ben karışmıyorum.

Ancak, değerli öğretmenimizin yazdığı yorum, bana bu konu üzerindeki daha başka düşüncelerimi yazma isteğimi ortaya koydu.

Eğer dünya üzerinde <ı>“İnsan” diye tanımlanan bir yaratık varsa, bir <ı>“Toplum” oluşturuyorsa, orada mutlaka <ı>“Suç” vardır ve eğer işin öteki tarafında da <ı>“Adalet” varsa, mutlaka <ı>“Ceza” da olacaktır.

Şurası da bir gerçek ki <ı>“Adalet” anlayışında suçun da cezasının mutlaka <ı>“Dengeli” olması kuralı vardır. Onun içindir ki <ı>“Adalet” terazi ile temsil edilir.

O terazi, hem suça göre ceza verecektir, öte taraftan zarar görenin zararını, hem vicdani hem de maddi olarak karşılayacaktır. Yoksa <ı>“Adalet” diye bir şeyden söz etmek mümkün mü?

Kuran, elbette bir <ı>“Ceza kanunu” değildir ve öyle de göremeyiz. Ancak, yüce yaratan Allah’ın gerek ahlaki ve gerekse toplumsal olarak uygun bulmadığı ve insanları her türlü kötülüğe sürükleyecek bazı suçlar için de nasıl ceza verilmesi gerektiğini belirlemiştir. Belirlerken de <ı>“Azami” ölçüleri ortaya koymuştur.

O kurallar, suçu caydırmaya ve en aza indirmeye yöneliktir.

Bakınız şimdiki yaşadıklarımıza… Polis, hırsızı yakalayıp adalet önüne çıkartıyor ve hapis ile cezalandırıyor. İkincisinde yine aynı ceza var. Üçüncüde hep aynı ceza… O nedenle hapishaneler, hırsızların neredeyse tatil beldesi, biraz sıkıntılı da olsa…

Oysa dördüncü hırsızlığı yaptığında elinin kesileceğini bilse belki de tövbe edecek ve bir daha hırsızlık yapmayacak.

Tabi ben kimsenin elinin kesilmesinden yana filan değilim. Ama ceza, her seferinde aynı olunca da suç işleme eğilimi azalmak yerine giderek artıyor. Bunu demek istedim.

Başka konular dolayısıyla da anlatmaya çalıştığım gibi, Kuran’da, günün gerçekleri göz önüne alınarak, ama Allah’ın bize emrettiği gerçekleri de saptırmadan, ortada olan yanlış anlamaları, hurafeyi ayıklayabilir miyiz?

Mesele buradadır.

Yoksa sayın öğretmenimizin dediği gibi “…recm çok vahşi, acımasız ve dinimizde yok, sadece 100 er değnek var öyle mi” sorusuna muhatap olmayız…

17 OCAK 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..