- Kategori
- Güncel
Ayamama deresi, Ayamama'nın dersi!...

''Ayamama deresi...'' Projede, E5'e kadar Miami, gerisi; işte belli!...
Dünya tarihinin doğup, yazıldığı sayılı noktalardan biri, o Şehr-i İstanbul ki, utancından elleriyle kapatmış yüzünü!... İyice yorgun, bezgin ve de dargın...
2005 yılının nisan ayında, Milliyet''te, değerli büyük kent belediye başkanı Dr.Mimar Kadir Topbaş'la ilgili şöyle bir haber vardı:
"Kadir Topbaş, Bakırköy Ayamama Deresi’nde İSKİ’nin ıslah çalışmalarının bitmesiyle birlikte Bakırköy’den Ayamama Deresi’nin içine giren kanalın da kullanılması konusunda bir proje geliştirildiğini ifade etti.
Bu konuda araştırmaların yapıldığını belirten Topbaş, Bakırköy İskelesi’ne inen bir vatandaşın kanal teknelere binerek Ataköy ve Dünya Ticaret Merkezi’ndeki iskelelere kadar erişiminin sağlanacağını söyledi."
Ne kadar büyük bir vizyon!... Derenin, ıslah çalışmalarını, değerli İSKİ yöneticileri ve civardaki ilçe belediyeleri, başarıyla bitirmişti!... Ancak, topografya ve mimarlık biliminden habersiz oldukları ya da siyasi ve iktisadi rant ve menfaat uğruna, bu bilimleri kulak arkası etmeyi tercih ettikleri anlaşılıyordu!... Bir büyük derenin binlerce yılda, o bölgenin topografik yapısı sonucu ortaya çıktığını ve doğurabileceği olası riskleri algılıyamıyorlar mıydı?...
Ve büyük bir yağış sonucu E5'e kadar düşünülen Miami tarzı bir proje henüz ve maalesef(!) uygulanamadan, bu dere ıslahının arkasından gelen bir büyük facia ve getirdiği acı dersler!...
Gene o günlerde mimar başkanımızın kontrolünde, bir de, güncelle tam ironi oluşturacak, bir Mimar Sinan Müzesi kurma proieleri vardı; bilmiyorum bu proje de beş yıl içinde, ne derecede aşama kaydetti?...
Merak ediyorum; İstanbul Mimarlar Odası'nın hem tüm ikazları hem de bu dere etrafındaki ilçelerde büyük rant hesaplarına karşı açtığı davalara, yatırımcılarıyla birlikte cansiperane karşı koymaya çalışan, bu kent belediyelerinin başındaki değerli beyefendiler ve İSKİ'deki o çok değerli yöneticiler bir istifa falan düşünebilecekler mi, yoksa , ''hepimiz kabahatliyiz'' söylemleriyle işi geçiştirecekler mi?...
Kesin olan, ikinci durumdur!... Çünkü, bugünün başbakanı da, İstanbul'da belediye başkanı iken, 1995'li yıllarda gene buna benzer bir felaket yaşanmıştı... Biz o zamanlar, İkitelli, Halkalı yolu üzerinde, fabrikadan bozma bir yerde, Türkiye'nin ilk ofis süper marketini açmıştık... Ve o zamanlarda böylesine yakın bir sel baskını yaşamıştık!... Biz hafif atlatmıştık ama, Sabah ve Star ve o yol üzerindeki fabrikalar per perişan olmuştu... (İlginçtir; rant ve kar o denli göz karartıyorki, o bölgede ki Edip iplik fabrikasının üzerine, devasa bir AVM yapıldı!... Ve işletenler, bu felaketle, bedelini de sanırım ödemişlerdir!... ) Ve o gün, dar zihniyetlerin dere yatağına yaptığı otoyol, çılgın bir nehre dönüşmüştü!... Ardından o günün belediye başkanı Tayyib bey de, önlemlerle ilgili klasikleşen söylemlerini sürdürmüştü!... Ancak, 1/5000 ölçekli imar planları umarsızca uygulanmıştı ki, on beş yıl gibi bir zamanın ardından, karşımıza çıkan bu acılarla katmerlenmiş, bir afet karşısında, hali melalimiz ortaya çıktı!...
Bu bir vizyonunun nerede başlayıp nerelerde son bulduğunun trajik bir göstergesidir!... Bölgede gümrük, antrepolar, büyük fabrika, büyük, küçük alışveriş merkezleri ve büyük depolar vardır... Maddi zarar milyarları bulsa da, mal ve para her zaman bir şekilde yerine konulabilir, ama ya söndürülen hayatlar!...
Nasıl ki, kendisi gibi olmayana hiç saygısı olmayan kapitalizm, sürekli genişlemek ve büyümek zorundaysa, günümüzde de, iktidarla sarmaşıp onun yerelde kaleleri olmaya devam eden belediyeleri de ve daha doğrusu tüm yerel yönetimleri de, sözümona yürütmeye çalışan zihniyetler, aynı doğrultuda; kar ve rant için hareket ediyor!... Ve kentlerde yaşayan insanları, maalesef böylesi felaketler her zaman da, bekliyor!...
10 milyar dolarlık bir yatırımla, bir deprem master planı çerçevesinde, İstanbul'daki birçok binanın bir felakete karşı on yıl içinde hazır hale geleceğini bunda beş ya da altı yıl önce söyleyen, yetkililerin, bu iş konusunda nerelerde ve hangi aşamalarda olduklarının da çok merak ediyorum...Ve eğer hiç olmazsa İstanbul'da yaşıyorsanız, lütfen siz de merak edin!...
İstanbul Depremi, getireceği kentsel ve insani felaketin yanısıra, ülkeyi ekonomik ve siyasi felaketlere götürebilecek, bölgedeki taşları bile yerinden oynatabilecek, acımasız bir tetiktir!... Ve biz bu ülkenin insanları, nerelerdeyiz!...
Hiçbir kalite standartı ve de maalesef ahlak standartının olabilemediği bir zamanlardayız... Zaten bu ülkede, kendi iç dinamikleriyle, istisnalar dışında, ne yapılabilmişse, o da cumhuriyetin 1923-1938 yılları arasındadır... Yani Atatürk gibi bir deha gitmiş, ardından çok şey de bitmiş!...Yani, trajik, uzun bir hikaye...
Şimdi ise, modern zamanlarda bedelini ağır ödememize rağmen, bir şekilde de olsa, yağ var, un var, şeker var, ama sonuçta yapılanlar ortada!... Ve herşey satışta!... Herkes sıkıştı mı, topu birbirine atıyor, sorumlular da, onbeş yıl önceki gibi, gerekli önlemlerin alınacağını ve bu tür olayların polemik konusu yapılmamasını istiyor... Ha bu arada atları yularlarından kapıp yakalayan yeni seçilmiş seçkinler de, ayakları ıslanmadan, muhtelif yollardan karşı kıyıya geçmeye devam ediyorlar!.
Başımız sağolsun...
10.eylül.2009 / Perpa