- Kategori
- Kültür - Sanat
Aydınlı Öykü Yazarı Mahmut Özay'a Saygı
Mahmut Özay, ( 1908–1981) Kayalarda ( Manastır) doğdu. Ortaöğrenimini İzmir Sanatlar ve Erkek Öğretmen Okulu’nda tamamladı.( 1928 ). Birkaç yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Sınavlarda başarı göstererek ortaöğretime geçti. Türkçe ve edebiyat öğretmenliğini yaptı. Aydın / Söke, Malatya, Siirt, Aksaray, Mersin, Merzifon, İzmir / Tire, Gönen, Aydın lisesi ve en son Kuşadası’nda Şehit Kaya Aldoğan Lisesi’nde Türkçe öğretmeni iken 1965 yılında emekliye ayrıldı. 1981 yılında aramızdan ayrıldı, halen Kuşadası'nda Adalızade Mezarlığında huşu içinde yatmaktadır...
Öykü yazarı, Aydınlı öğretmen Mahmut Özay’ın Aile Soyağacı hakkında yeğeni Sayın M. Kemal Yılmaz şunları yazıyor:
“Babam Umurcuoğullarından Hacı Ömeroğlu Hasan’dır. Dedemin adı Ali imiş. Ama daha ötesi için bir şey söyleyemiyordu. Sadece... Bizim ev cetlerimiz Karamanlıdır. Fatih Sultan Mehmet, Karamanoğlu İbrahim Beyi yendikten sonra, İbrahim Beyin büyük komutanı aileleri ile birlikte Rumeliye göç ettirdi. Bunlar, Hasan ve Kulfal adlı iki kardeştiler.
Manastır ile Selânik arasında bu iki kardeş yurt kurdular, bir iki kilometrelik ara ile iki oba hâlinde yerleştiler. Büyük kardeş Hasan’ın yerleştiği yere “Hasan Obası”, küçük kardeşinkine de “Kulfal Obası” denmiş. Sonra bu iki obaya “Yukarı Kayalar”, “Aşağı Kayalar” denmiştir. (Babam, Kayılar yani Kayıhanoğulları anlamına konmuş bu adlar, ama halk “Kayılar” dememiştir, derdi.)
Biz “Aşağı Kayalar”dan Hasan Obasındanız. Bir bilgin çıkmış ailemizden çok dürüst bir adam olduğu için idare (Umur) işleri ona verilmiş, bundan ötürü de aileye “Umurcuoğulları” denmiştir. Ama babamın Ömer Hocaoğulları olması olasıdır. Hacı Ömer Ağanın iki oğlu ve bir kızı var. Babam Hasan, Hacı Ömer Ağanın küçük oğludur. Anasının ölümünden sonra terk eder, baba evini... On sekiz yaşında gönüllü asker. Okuryazar olduğu için İzmir Sarıkışla’da çeşitli görevlerde bulunur. Aydın, Nazilli dolaylarında dolaşır, babasının ölümünden sonra döner Kayalar’a. Naile ile evlenir, çocuğu olur. Fatma Yılmaz, Osman Özay, Mahmut Özay, Zehra ile üç yaşlarında Osman 1938’de 38 yaşında öldü. İshan 12 yaşlarında sarılık hasatlığından Nazilli’de öldü. Pek zeki bir çocuk olduğu söylenir. Kardeşi Kadriye Yunan işgali sırasında sıtmadan ölmüştür.
Ben 1938’de Aksaray’da Naşide ile evlendim. Üç çocuğum oldu. İlk çocuğum İlker, beş aylık iken öldü. Uğur 1941’de Çorum’da doğdu. O zaman Merzifon Ortaokulunda okul müdürü idim. Uğur 1963 Nisanının 25’inde İstanbul’da bir gece bekçisi tarafından öldürüldü. Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi idi.
Mehmet 1945’te Tire’de doğdu. Siyasal bilgiler Fakültesini bitirdi. Londra’da okudu. Şimdi Akdeniz Turizm şirketler Grubu Sorumlu Müdürüdür (Kuşadası’nda). Bir çocuğu var, Uğur beş yaşındadır... (Bu ifadeler Mahmut Özay’a aittir, aynen yazılmıştır. A. Güler)
çözümünü... (Ömer Hoca) ne derse o olurmuş!.. Bundan ötürü bizim aileye (Ömer Hoca Oğulları), ondan kısaltılarak (Omurca Oğulları) denmiş bir süre!..”
“Çok ilginç!.. Çok ilginç ama o defter, o soyağacı defteri nerde?..”
“O defter kaldı amcan Hafız Mehmet Ali’de... Balkan savaşı yenilgisinden sonra biz Yunan bayrağı altında yaşamak istemeyenler göç etmeğe karar vermiştik Anadolu’ya... Hafız; “Babamın, dedelerimin yattığı topraktan ayrılmam ben!” dedi. Onda kaldı bütün defterler, belgeler, kâğıtlar...”
Yutkundu babam... Ocaktaki büyük cezveden doldurdu fincanını, iki yudumda içti... Doldurdu, bir daha içti!.. Anladım ben; meyankökü değildi artık içtiği... Sabaha kadar içecekti!.. Boşlukta bir çizgi çizer gibi salladı elini”
Öykü yazarı Mahmut Özay, yazdığı öykülerinde genel olarak Balkan Savaşı, Milli Mücadele yıllarında Yunanlıların Batı Ege’yi işgali sırasında çektiği acıları, özlemleri, ailece çekilen hayatın haşin zorluklarını öykülerinde sade, akıcı, yalın ve çarpıcı bir dille okuyucularına vermeye çalışmaktadır. Biz en iyisi Mahmut Özay’ı en iyi tanıyanlardan öz yeğeni Aydın eski milletvekili eğitimci-şair ve yazar M. Kemal Yılmaz’dan öykülerini nasıl kaleme aldığını Umurlu’da Bir Zeytin Ağacı adlı kitabından okuyalım. M. Kemal Yılmaz şöyle diyor:
“Mahmut Özay’ın öykülerinin içtenliğine tanıklık edebilirim. Hayal ürünü olmayan öykülerinde adı geçen kişilerin ve yerlerin çoğunu yakından tanıyorum. Babası Hasan Efendi benim dedemdir. Umurlu ilkokulunda okuma-yazmayı sökmeye başladığımı kanıtlayınca beni 25 kuruşla ödüllendirdiğini unutmam. “BİR SOYGUNDA” adı geçen Yunus Ağayı[1] da tanıdım ben. Nazilli Jandarma Komutanı Arap Yüzbaşı Nuri Bey’i, o kahraman subayı ise ismen tanıyorum. Babam onun çok sevdiği çavuşu imiş. Mahmut Özay, annesini “Gelin Ablasını anlatır öykülerinde: Naile Özay ile Fatma Yılmaz; birisi ninem, diğeri de annemdir.” Uzun konçlu siyah çizmelerindeki mahmuzlar, her zaman adım atışında çıngırtılar çıkaran, omzunda filinta olan; hareketleri çevik, burma bıyıklı ve sert bakışlı, başında ay-yıldızlı kabalak bulunan Jandarma Karakol Komutanı Hakkı Çavuş da babamdır. Her üçü de Umurlu’da mezarlığa bitişik bizim küçük bağımızın köşesinde yan yana yatmaktadırlar. ( Bu güzel insanları rahmetle yâd ediyorum. A. Kadir Güler ) Kınalı Bozgunda adı geçen ağabey Osman, Denizlinin tanınmış Şoför Osman’ı da öteki dayımdır. Bu öyküyü pek çok kez ninemden dinlemiştim. ( 1 )
Umurlu’da çakallık ovasındaki incir bahçemiz, Kulak kuyusundaki Kahve, Emirdoğan Çayı, Dipçik mevkii, Çöllü Kuyusu, hepsi çocukluk anılarımda yaşamaktadır. “PAPATYALAR AÇARKEN” ( Mahmut Özay’ın hikâyesi )’nde ölümü anlatılan en küçük kardeşim Hasan’ın askerden gönderdiği fotoğrafını hep cebimde taşırım. O da Aydın’ın Köşk Mezarlığında Yatmaktadır.” M. Kemal Yılmaz yakını olduğu Mahmut Özay’ın öyküleri için bunları yazıyor yukarıda adını verdiğimiz eserinde.
Yine değerli edebiyat araştırmacı-yazar Şükran Kurdakul “Şairler ve Yazarlar Sözlüğünün” 310. sayfasında kısaca şunları yazıyor Mahmut Özay için: “O, küçük kasaba yaşantılarını ve olaylarını yumuşak, okşayıcı bir şekilde anlatır; Küçük insanların yani bizim gibilerin yaşantısını yansıtır.” diyor Şükran Kurdakul. Yine Söke’nin dinamiklerinden tanınmış öykü ve roman yazarı Samim Kocagöz ise Mahmut Özay’ı Maksim GORKİ’ye benzeterek şunları vurguluyor: “Maksim Gorki’nin açık yürekliliğini anımsatan bir anlatımı var.” derken M. Kemal Yılmaz gibi içtenliğine parmak basmış oluyor.
Değerli yazar Mehmet Aydın ise Mahmut Özay için Aydın’da bir süre önce 1998’de yayımlanan “Aydınca” aylık sanat dergisinde şunları yazıyor: “Babam Babam” (öyküler kitabı) tıpkı Dido Sotiriyu’nun “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” adlı yapıtına benzemektedir. Şu ayrımla ki, biri Anadolu’dan Yunanistan’a kaçan bir Rum’un acıklı serüvenini; öteki Balkanlardan Anadolu’ya göçen bir Türk ailesinin çeki dolu öyküsüdür. ( 2 )
MAHMUT ÖZAY’IN ESERLERİ:
1. O Mübarek Serviler / 1950 İstanbul: Bu kitapta yazılar iki bölüm halinde yazılmıştır. Mahmut Özay bu öyküleri “Tire’li dostlarıma ve talebelerime ithaf ediyorum” diyerek bir araya getirmiştir.
Birinci Bölümde Yer Alanlar: O Mübarek Serviler, İnanç, Tıpkı Bir Masal Gibi, Kısas, Cambazlı Pehlivan. Bu öykülerde Mahmut Özay Tire’nin sosyal ve kültürel durumunu tarihi öyküler halinde anlatmaya çalışıyor, Tire’de AĞA YEĞENİN mezar taşını da unutmuyor, bizde bunu günümüz Türkçe’siyle vermeye çalıştık.
İkinci Bölümde Yer Alanlar: Efe, deve Güreşleri, Yeşil Tire’nin muhterem ebedî misafiri aziz dostum MÜHÜRCÜ HAMDİ EFENDİ’ yi anlatıyor bu tarihsel öykülerde…
2. Kırklar Meclisinde En Güzel Bektaşi Şiirleri / Derleyen Mahmut Özay. (1952)
3. Kelile ve Dimne’den Manzum Masallar: 1960 yılında Aydın Kanaat Matbaasında hazırlanmıştır. Mahmut Özay, Aydın Lise’sinde Türkçe öğretmeni iken bunları öğrencileri için hazırlamıştır. Mahmut Özay “SEVGİLİ ÖĞRENCİLERİME” diyerek giriş bölümünde “bir iki söz başlığı” altında şunları yazıyor:
“Kelile ve Dinme” dünyaca tanınmış klasik bir eserdir. Miladın üçüncü yüzyılında, Hindistan’da Sanskrit diliyle yazılmıştır. Eserin hedefi; bir takım temsili masallarla, halkın mukadderatına hâkim olan sınıfı terbiye ederek halkı onların zulmünden korumaktır.
Eserin yazarı olarak her ne kadar (Beydaba) diye bir isim gösterilmekteyse de “Bilginler Başkanı” anlamına gelen bu sözün bir özel isim olmadığı sanılmaktadır. “Kelile, Dimne”; eserde zekâ ve bilgi timsali olarak gösterilen iki çakalın adlarıdır. Birçok dillere çevrilmiş olan “Kelile ve Dimne” ilk defa tam olarak Ömer Rıza Doğrul tarafından, 1944 yılında Türkçeye kazandırılmıştır. Ünlü Fransız şairi La Fontaine’in bu masallardan faydalandığı tespit edilmiştir.
4. Yorgo / Hikâyeler, Mahmut Özay, 1966 İstanbul: Bu kitap 1965 yılında Yeditepe Sait Faik Hikâye Armağanı kazanmıştır. İkinci baskısı yapılmıştır. Mahmut Özay bu YORGO / Hikâyeler adlı kitabının giriş bölümünde:
Oğlum Mehmet Barış;
Bu kitapçıkta toplanan hikâyeler birazda rahmetli Uğur İle senin sayılır. Çünkü bunlardan çoğunu ben size anlatmıştım da “ille yaz baba” demiştiniz.
Şimdi üçümüzden biri anı kalsın diye bir araya getirdim onları. (Kuşadası, 1964)
Biz de her üçüne de Tanrı’dan rahmet dileyerek anılarını yaşatmaya çaba gösterdik. (A. Kadir Güler)
Yorgo / Hikâyeler kitabında 12 Öyküye yer verilmiştir. Adı geçen öyküler şunlardır: Geçen Yılki Gibi, Mıstafendi, Şemsiyeler, Kargalar, Bu Böyledir İşte, Temizlik Ekibi, Deeeh Deh, O Mübarek Serviler, Yorgo, Hazırlık, Çile Bülbülüm Çile, Rayko. (O Mübarek Serviler adlı öykü ayrıca Tire yöresini anlatan aynı adı taşıyan bir başka kitaba da alınmıştır.)
5. Tireli Hafsa Hatun (Yıldırım Han Zevcesi) Mahmut Özay, Tarihi Hikâyeler, 1962, Aydın: Tek Öyküden oluşuyor. 48 sayfalık bir kitapçıktır.
6. Babam Babam / Hikâyeler, Mahmut Özay, 1970, İzmir: Bu kitapta 10 öyküden oluşuyor.. Adı geçen öyküler şunlardır: Soygun, Deeeh Deh, Yol Boyunca, Teslim Bayrağı, Gelin Ablam, Kaçak, 137 Hüseyin, Kınalı Bozgunda, Doktor İlya, Kütükler. (Deeeh Deh adlı öykü daha önce sözünü ettiğimiz Yorgo adlı kitaba da alınmıştır.) Yazarın Gelin Ablam / adlı öyküsü Varlık Yıllığı / 1968 (sayfa: 591) de yer almıştır. Yine Doktor İlya adlı öyküsü de Varlık Yıllığı / 1970 (sayfa: 527) de yayımlanmıştır. Babam Babam adlı hikâye Kitabının ikinci baskısı yapılmış. Karınca Matbaası, 452. Sokak, 1970, İzmir. Bu kitap Millî Eğitim Bakanlığınca tavsiye edilmiştir. Tebliğler Dergisi: 17233/ 660, 10 Kasım 1970
7. Deli Manda / Hikâyeler, Mahmut Özay, 1974. Deli Manda öyküler kitabı bazı ilavelerle Yapı kredi Yayınları arasında bir daha yayımlandı. ( 2004 )
Deli Manda / Öyküler adlı kitapta; Mevlâna Ali Rıza Efendi, Kodaman, Ben Beni Nidem, Deli Manda, Nerden Tanıyacağım Ben Sana (Acı Günler Anısı), İspatan, Kral Kızı Sofya, Afrodisiyas Meleği, Yeşil Mağara, Kuş Dede adlı öykülere yer verilmiştir. Deli Dana Öyküler kitabı daha sonra diğer birkaç kaç kitabıyla birleştirerek Yapı Kredi Bankası yayınları arasından yeniden yayımlanmıştır. Mahmut Özay Deli Manda / Öyküler adlı kitabının giriş bölümünde şunları yazıyor:
Biricik torunum Uğur;
Bu kitaptaki hikâyeleri sana bir anı kalsın diye bir araya getirdim. Hep tatlı ve mutlu olmanı dilerim yavrum. Mahmut ÖZAY / Kuşadası, 14. 10. 1974
8. İhtiyar Elma Ağacı / Öyküler, Mahmut Özay, 1966, İstanbul, Yeditepe Yayınları, N. 159: Şu öykülerden oluşuyor: Bir Soygun, Kaçak, Civan, Vazifeye Müdahale, Papatyalar Açarken, İhtiyar Elma Ağacı, Azadlı. (Daha öncede sözünü ettiğimiz gibi “Bir Soygun” Yorgo’da, “Kaçak” adlı öyküsü de Babam Babam da yer almıştır.)
Mahmut Özay’a ait diğer öyküler de şunlardır: Bunların bir kısmı çeşitli sanat ve kültür dergilerinde, Varlık Dergisi ve Hisar’da, ölümünden sonra Aydın Kültür Dergisi gibi yayın organlarında yayımlanmıştır. Araştırmamızda bulabildiğimiz öyküler şunlardır:
1. Kodaman / Öykü, Varlık Yıllığı, 1972, (Sayfa: 595)
2. Fatma Hanım Hu Hu… / Sarızeybek Dergisi, Kasım-Aralık, 2002, Söke.
3. Kara Kız / Aydın Kültür Sanat Dergisi, Ekim-Kasım, Sayı: 19, 2002.
4. Sarı Kız / Aydın Kültür Sanat Dergisi, Şubat-Mart, Sayı:15, 2002.
5. Kötü Kader / Hisar Dergisi, Eylül, Sayı 81, 1970, Ankara.
6. Kara Saplı Bıçak / Öykü hiçbir yerde yayımlanmıştır. Bu kitabımızda alıyoruz.
1- Umurlu’da Bir Zeytin Ağacı, M. Kemal Yılmaz, Ocak, 2001, Aydın
2- Mehmet Aydın, Aydınca Dergisi, Mart, 1998, Aydın.
Kaynak:
Hayatı ve Eserleriyle Mahmut Özay / Hazar: Abdülkadir Güler,
Kolalı Matbaası 1998- Aydın