- Kategori
- Dostluk
Ayı kardeşliği
Yaşımızın ilerlemesinden mi tembelliğimizden mi bilinmez son zamanlarda tırmanma işini iyice ihmal etmiştim.İşte böyle durumlarda her dağcının içinde bulunan dürtüsel kuvvetler dağların ısrarlı davetine kayıtsız kalmadı. Hemen Ankarada ki birkaç arkadaşımla Bolu Aladağlar’a gitmeye karar verdik ve kısa bir organizasyon yaptık.
Birkaç gün sonra sabah erkenden buluştuk hemen yola koyulduk hava fazla ısınmadan Bolu’ya ulaştık kısa bir alışverişten sonra Gölcük. Aladağ derken Seben yolundan kıvrılıp orman köylerini de geçtik Kartalkaya’nın batısında herkesten uzak bir yere geldik. Tüm ısrarlarıma rağmen K.Onur, B.Onur ve Özgür aracı bırakıp daha yukarılara tırmanmayı göze alamadılar. Yine de güzel bir yer bulmuştuk kamp yerini belirledik, arkadaşların çadırlarını kurmalarına yardım ettim. Küçük Onur yemek görevini üstlendi, B.Onur ve Özgür her zamanki ataletleri üzerlerinde, ilginç marka içkilerinden birini daha içmeye başlamışlardı bile. K.Onur ve ben kuru kütük ve odun parçaları topladık, arkadaşım kendisinin balta dediği nacak boyutunda bile olmayan garip kesici aletiyle kuru dalları bir birinden ayırdı ateşimizi yaktık.
İlerleyen saatlerde çevremi gözlemledim sürekli içen üç kişi ve sağduyulu bir adam, K.Onur pirzola biftek ne varsa mangala atıyor, Özgür’le Onur bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Gece yi kokular ve sesler almıştı.Açıkçası vahşi hayvanlara özellikle ayılara davetiye çıkarılıyordu.
Hemen çantamı açtım kalın iplerimi çıkardım çadırların etrafını iki sıra sardım , iple yer arasını çalılarla doldurdum. Bu arada eski bir dağcı olan Özgür arkadaşım buraya ayı gelme ihtimalinin kendisinin başbakan olma ihtimalinden düşük olduğunu kahkahalarla belirtti, Onurlar ise keyifle bu ilkel korunma yönteminin fotoğraflarını çekiyordu. Bir müddet sonra hepsi çadırlarına çekildi uyumaya başladı. Ben ateşi kontrol ettim iyice söndüğünden emin olduktan sonra çöpleri uzaktaki bir ağaca astım.
Derin bir uykudan sonra sabah bağrışmalarla uyandım, Özgür iç çamaşırıyla, B.Onur terlikle, K.Onur baltasıyla arabaya doğru koşuyorlar, baktım ki çöp astığımız yere ayı gelmiş ben her zamanki soğukkanlılığımla olduğum yere çömeldim, son olarak korkudan birbirine sarılmış arkadaşlarıma korktuğunuzu belli etmeyin ve kornaya basın diye seslendim.
Gerçektende ayı korna sesinden ürktü ve oradan uzaklaştı. Çadırların etrafına ördüğüm set ve uzağa astığım çöp tehlikeyi önlemişti. Tabi arkadaşlarım bu olayı şokunu uzun süre atlatamadılar. Uzun uzun teşekkürlerini ve mahçubiyetlerini dinledikten sonra Ankara’ya döndük.
Ayı kardeşliği başlamıştı…