- Kategori
- Güncel
Ayıptır
'İstiyorum, olacak' dürtüsü ne kadar egemen oldu farkında mısınız?
Önceden, iyi kötü bir kamuoyu yoklaması filan yapılırdı. Halk yoklanırdı, yapılacak düzenlemeler sorulur, soruşturulurdu. Yoklamadan çıkacak duruma göre hareket edilirdi, edilmeye çalışılırdı.
***
Ancak şimdinin hükümet dili öyle değil.
'Ben öyle istiyorum, olacak' dürtüsü hakim.
Her şey iki dudak arasına sıkışmış durumda.
Kafaya takıldıysa bir kere, lamı cimi yok geçiveriyor komisyonlardan.
***
Önce, 4+4+4, 'engelleyemeyeceksiniz, geçecek' emri altında geçti.
Yumruklar, tekmeler havada uçuştu.
Öyle ki yer toplantı salonu değil, arenaydı sanki.
Şansen ben, onca boğuşma arasında teklifin nasıl geçtiğini anlamadım.
Kabul edenlerle etmeyenler atılan yumruk sayısına göre mi belirlendi acaba...
Neyse orasını bilmem.
Ama tüm bu olanların açık adı, 'komedi''dir.
Yapılanların başka açıklaması yoktur.
***
Bir kere en başta konu, güzel ülkemin eğitim uzmanlarına sorulmalıydı.
Onlara danışılmalıydı.
Çünkü milletin çoluğunu çocuğunu ilgilendiren önemli bir konu bu.
Geleceği ilgilendiren bir konu.
Böyle önemli bir konu, bir bilene danışılmadan, kaşla göz arasında da değil, 'tekmeyle yumruk arasında' geçiverdi komisyondan.
Olacak iş mi?
***
Ayıptır.
***
- Keşke, bu ülkenin umudu çocuklar hakkında ki böyle önemli bir konu, siyasetçilerin değil de, alanında uzman eğitimcilerin, bu konuda uzman bilim insanlarının, eğitim uzmanlarının ortak görüşü sonucu alınmış bir karar olsaydı.
- Keşke, bu ülkenin aydınlık yüzü çocukları ilgilendiren bir karar, onların sorunlarını en iyi anlayacak olan öğretmenlere sorulsaydı.
- Keşke, 'yaptım, oldu' mantığı yerine, "gelin ey öğretmenler, ey eğitim uzmanları, hocalar, bölüm başkanları, oturup konuşalım, bir ortak karar verelim, düzenlemeleri birlikte yapalım, sonra yasalaştıralım" denebilseydi.
***
Keşkeleri sıralasam burdan köye yol olur.
***
Bir daha 'keşke' dememek bizim elimizde, siyasilerin elinde.
Demeyelim bir daha. Olur mu?
VİCDANLARIN PELTELEŞTİĞİ GÜN: 13 MART 2012
'Sivas Şehitleri', sevenlerinin yüreğinde, yüreğimizde varlığını sürdürüyor, sürdürecek.
Hepimiz birer Metin Altıok, birer Muhlis Akarsu, birer Hasret Gültekin ve daha niceleri olarak... Ama özde, birer Pir Sultan olarak buradayız.
2 Temmuz 1993 günü Madımak'ta Yapılan neyin 'gözdağı' olursa olsun, neyin 'kini' olursa olsun, neyin 'katilliği' olursa olsun, şehitlerimizin adı her anıldığında, yılmadan, usanmadan 'burada' diyeceğiz.
Zaman aşımını gerçekleştirenler, vicdanlarının pelteleştiğini ve o gün, otelin önünde yığılan kırmızı gözlü baykuşlara nasıl çanak tuttuklarını göstermiş oldular.
Benim, bugün olanlardan midem bulandı.
Lakin şehitlerimizin adı, adımızın yanında yazmaya devam edecek.
Bir yıl geçse de, bin yıl geçse de.
*
Murat HASGÜN - mh@murathasgun.com.tr