Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '12

 
Kategori
Futbol
 

Aykut Kocaman'nın takımı

Fenerbahçe maçtan önce bıçak sırtındaydı veya Sırat Köprüsü'nde. Velhasıl düştüğü zaman önce kendisini bekleyen cellâtlar tarafından parçalara ayrılacak sonra ateşler içinde cayır cayır yanacak ama geçmeyi başarırsa derin bir nefes alacaktı; onu tüm hücrelerinde hissedecek kadar derin bir nefes. Fenerbahçe başardı ve o nefesi aldı. Bu nefes diğerleri gibi değil. Tadı var bu nefesin ve tatlı. Nefis nefes.

 

Aykut Kocaman'ın şu sözünü hiç unutmuyorum ve sanırım unutmayacağım: "henüz kafamdaki futbolu oynatamıyorum."  Bir teknik direktör düşünün ki kendisi iki senedir o takımın yegâne patronu ama o veya bu nedenle kafasındakileri ne o oyuncularına aktarabiliyor ne de oyuncuları onları sahaya. Üstüne üstlük takım da kötü sonuçlar alıyor. Bu durumda sizin de saçlarınız ağarmaz mıydı?

 

Dün gece başka bir Fenerbahçe izledik. Eski maçlarda zaman zaman birkaç dakikalık enstantanelerini gördüğümüz ama hiçbir zaman tam olarak iyi bir şey mı yoksa kötü bir şey mı olduğuna karar veremediğimiz ve doğrusunu söylemek gerekirse hiçbir zaman dün geceki kadar iyi tatbik edilmeyen farklı Fenerbahçe'ydi bu; Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe’si.

 

Eğer siz de Sow mu sağdaydı yoksa Kuyt mı? Christian neredeydi? Diye düşünüyor ve bir türlü karar veremiyorsanız hiç kendinizi yormayın. Çünkü Aykut Hoca'nın niyetlendiği sistemde onlar, mevkileri sabit olmayan voleybol oyuncuları gibi sürekli yer değiştiriyor ve bir yandan topu en verimli şekilde kullanmaya çalışırken diğer taraftan arkadaşlarının eksikleri kapatıyorlar.

 

Bir teknik direktörün futbolcularını istediği gibi oynayabilmesi önemli bir başarıdır ama bundan daha önemli olan futbolcularına "bugün benim için oynayın" diyebilmesi ve onları her şeyden önce kendisi için oynatabilmesidir. Aykut Kocaman'ın karakteri icabı futbolcularına "benim için oynayın" dediğini sanmıyorum ama belli ki söylemeden dahi onları kendisi için oynamaya ve mücadele etmeye ikna edebilmiş. Bunun en güzel kanıtı disiplin sorunları yaşayan Christian’ın sahada gösterdiği çabayı gollerden sonra formasındaki armayı öpmek için de devam ettirmesi.

 

Peki bu mudur? Fenerbahçe'de sistem belirlendi, krizler aşıldı, her şey yoluna girdi mi? Hayır. "Artık bize karada ölüm yok" diyen her Fenerbahçeli bu oyun anlayışının tam anlamıyla henüz sadece bir kez denendiğini, rakibin zor durumunu ve dün gece şansın da Fenerbahçe'den yana olduğunu unutmamalı.

 

Sonuçta Fenerbahçe Almanya’dan maddeten üç ama manen yüz üç puanla döndü ve bu maçtan sonra Aykut Kocaman için şunu söylemek muhtemelen yanlış olmayacaktır: “çıktığı ilk maçından başarıyla ayrıldı.” Peki devamı? Bunu zaman gösterecek.

 

can.nizamoglu@gmail.com

Twitter: _acn_  

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..