- Kategori
- Haftasonu
Aynadan hayata

Çıplak ayaklarıma arsız karasinekler konuyor.
İki yeşil böcek ölmüş, karıncalar cenazeleri kaldırma telaşında.
Zeytin ağaçlarının arasına saklanmış, dört küçük kedi yavrusu saydım.
“Kedi” dedim de; kahvaltıdan sonra uyudum tekrar. Rüyamda çöp tenekelerini mesken tutmuş kedilere, yemek artıkları getiren kadının gözlerinde, küçük, sarışın çilli bir kız gördüm.
Kadının gözlerinde sakladığı çilli kızdan haberi bile yoktu oysa!
Cebime kimin koyduğunu bilmediğim, gümüş el aynası ile kızı, kadına göstermek üzereyken uyandım.
Yazık kadının çilliden asla haberi olmayacak!
“Hayır” olsun.
***
Beyaz bir odada kalıyoruz. Kocaman bir dolabı kocaman bir de banyosu var.
Öğrenciyken kaldığımız evin banyosu da böyle büyüktü, serin olurdu ve ben banyonun bir köşesine oturup, başımı duvara yaslayıp, hayal kurmaya bayılırdım.
Kimse gelip rahatsız etmediği için en güvenli yerdi banyo!
Aynısını yaptım yine
Öğrenci evinin detaylarını anımsamaya çalışırken, banyonun kapısı açıldı, odanın boş olduğunu görüp içeri giren, kısa boylu temizlikçi kadınla göz göze geldim
Özür diledi kadın, şaşkın gözlerle çıktı.
Şimdi de kulaklarım çınlıyor. Biliyorum temizlikçi kadın beni arkadaşlarına anlatıyor.
***
Ellerinde havluları ile plajdan dönenler geçiyor önümden.
Küçük çocuklar, bikinilerini çekiştirip duran annelerinin ardından, üst başları kum içinde isteksizce yürüyor.
Kocaman bavulları taşımaya çalışan görevli tökezliyor, düşmek üzereyken, yaşlı bir adam kolundan tutuyor.
Japon’a benzeyen kısa boylu kadın “ çantada fotoğraf makinesi var!” diye ortalığı ayağa kaldırıyor.
Kocası kadını yatıştırmaya çalışıyor;
“ Düşmedi ki hayatım”
Keşke fotoğraf makinesi kırılsaydı da bu geyşa kılıklı kadın çileden çıksaydı diye geçiriyorum içimden, düşündüklerimi anlamış gibi kadın bana bakıyor.
Şeytan “çıkart dilini” diyor. Duymazdan geliyorum
Bu kara kuru kadınlar daha mı sinirli oluyor anlamıyorum.