Aynen yaşanmıştır...

Geçen sene yazlıkta oluyor bu konuşmalar.

Görüştüğümüz bir aile var. Adam 65 yaşlarında, eşi de 55 civarı. İkisi de kilolu.

Adamın göbeği var... Kadının fazlalıkları. Görünüşte gayet güzel anlaşıyorlar. Kadın biraz dominant... Adam, gözünün içine bakıyor. Aslında "muş" gibi yaptığını hepimiz biliyoruz. Gözleri dört bir yanda. Kendi sahildeyken, taaa denizin en ilerisinde, dişi sinek görse el sallıyor. Ama eşinin yanında gözler sabit.

Karısı denize girmiyor, varis problemi var. Adam, tek başına açılmaya korktuğundan... Bizimle beraber yüzüyor.

Yüzme grubumuzda bir bayan ev alacak siteden. Hatta bir tane görmüş, beğenmiş. Fiyatta anlaşmaya çalışıyorlar.

Bayağı açıldığımız için denizde ara ara mola veriyoruz. Her dinlenme esnasında adam bayan arkadaşı bilgilendiriyor (!) yeni alacağı ev hakkında.

"Bak, dikkat et. Orada dedikodu çok olur. Hele yanındaki evde bir adam oturuyor. Ona çok dikkat et."

Sanki kendi yaptığı dedikodu değil.

"Neden ki?" diyor bayan arkadaş. Biz de dinliyoruz bu arada.

"Adam yaşlı. Evinde genç bir kadın var. Sevgilisi midir nedir?"

Ben giriyorum o sırada lafa. Çünkü hiç sevmem böyle konuşmaları.

"Nesine dikkat etsin ki? Kime ne adamın hayatından?"

"Öyle demeyin" diyor bilmiş bilmiş. "Yaşlı adamın ne işi olur genç kadınla."

"Size ne?" diyorum. Biraz bozuluyor, ama susuyor.

En kızdığım şey. Bir insanın özel hayatı bir başkasını neden ilgilendirir ki?

Bu kişilerin "kendilerinin yaşayamadıklarını, başkalarının yaşamasından rahatsız" olduklarını... Bu şekilde konuşarak da, kendileri gibi "özel hayat açı" yandaşlar aradıklarını... Hep beraber "Hiii!.. Ne ayıp" diye kınayarak, rahatlama yolunu seçtiklerini düşünüyorum.

Herkesin yanında değil de denizden çıkarken dedim ki;

"Şimdi... Düşünün ki şööyle genç, güzel bir sevgiliniz olsa?"

Yüzüme inanmaz bakışlarla baktı. Hoşgörülü bir tavırla devam ettim "Ha! Fena mı olur?"

Hiç bir şey söyleyemedi. Deriiinnn... Deriiinnn... Özlemle içi çekti.