Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Blog
 

İğneyi kendimize... Çuvaldızı okura...

İğneyi kendimize... Çuvaldızı okura...
 

Hep okurlardan... Gelen yorumlardan, "bazı bazı anlaşılmamaktan mı" bahsetmeli... Biraz da "yazanlar"a, yani bizlere değinmeli.

Çuvaldızı okura saplamadan önce... Kendimize batırmalı iğneyi.

Herkes yazar... Ama ne yazar?

Yazmış olmak için mi?.. Yoksa gerçekten mi "yazar".

Ben "yazarım" demekle olmaz... Yazarlık payesi, öyle "manavda, markette satılmaz".

Hiç şüphe yok ki... Yazmak yetenek işidir... "Sanatçı olunmaz, sanatçı doğulur" gibi.

Ne denli yazma kurallarını bilsek de... "Yazma yeteneğimiz" yoksa eğer... Yazamayız.

Biz, keyif alabiliriz yazdıklarınızdan belki... Ama, paylaşıyorsak yazdıklarımızı... Okuyanın da "beğenmesi gerektiğini" yadsıyamayız.

Anlatabilmek maharet ister... Kelimeleri seçebilmek... Yerli yerine oturtabilmek "ciddi bir iştir". Hafife alamayız.

Anlatmaya anlatırız da kendimizce... Peki, neyi, nasıl anlatırız?

Meselâ; Bazılarının yaptığı gibi... "Burası blog, eğlenmek için buradayım" diyerek... "Blog ortamı" hafife mi alınmalı?

İmlâ kurallarını bilmiyorsa kişi... Bir yazı ile "okurun affına" mı sığınmalı?

Merak etmeyin; Onlar, anlayışla (!) karşılar... Hatta bazıları, "Üzülme, biz seni böyle de seviyoruz" diye, yüreklendirmek için "yorum" bile yazar.

Bu üç-beş iyi niyetli okurun yorumu, iyiye götürmez yazanı... Biliyorsa hatasını, en azından okura "saygı" adına... Düzeltme yolunu aramalı.

Bu nedenledir ki kişi, "istediği konuda, özgürce"... Ve mümkün olduğunca "imlâ kurallarına uymaya çalışarak" yazmalı.

Ama bir yer vardır ki, orada "durmalı"... Özgürlük sınırlarını zorlayıp... Diğer yazanlara "sataşmamalı".

Meşhur hikâyede olduğu gibi... Çizmeyi aşmamalı.

Örneğin; Yazısında, "başkasını yererek, kendini övmek gibi bir yanlış" yapmamalı.

Çünkü; Öyle bir cümle veya kelime kullanır ki... Koca Ragıp Paşa’nın meşhur sözünde olduğu gibi; “*Şecaatin arz ederken, merd-i kıpti, sirkatin söylermiş” misali olur yazısı... Açılır kendinde "örtmeye çalıştıkları".

Okuyan, "bazen, yazdıklarımızı, bizim anlatmak istediğimizden farklı anlayabilir"... O sıra, "algıda seçicilik yapabilir". Ama, bir konu var ki... Asla gözünden kaçmaz.

Yazıdaki dejenere tavır... Kelimelerin pervasızlığı... Veya normalmiş gibi, rahatlıkla kullanılan "argolar"... Ya da "bir olaya bakış açısı", yazanın kişiliğinden pek çok ipucu verir ve onun insanlarla ilişkilerini "çok net anlatır".

Başkasını yerip, kendince övünürken kişi... "Aslının ne olduğunu göstererek" verdiği "abes örneklerle".

Okurun gözünde... Hiç ummadığı bir şekilde...

Çırılçıplak kalır.

*Çingene marifetini anlatırken, hırsızlığını söylermiş”

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..