Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Aynı Tanrı'nın çocukları

Aynı Tanrı'nın çocukları
 

Tanrı, herşeyi gören gözleriyle hayat ve ruh verdiği canlılara şöyle bir bakmış ve yeryüzünü insanlarla doldurmakla ne kadar iyi bir şey yaptığını düşünmüş. İnsanlar Tanrı’dan aldıkları yaşamı yeryüzünün her köşesine taşıyor ve çoğalıyorlarmış. Tanrı mutluymuş ve onun mutluluğu insanlara da mutluluk saçıyormuş.

İlk başlarda Tanrı’nın kendilerine armağan ettiği hazır yiyecekleri tüketen insanlar, sonradan üzerinde yaşadıkları verimli toprağı ekip biçmeyi ve yiyeceklerini topraktan kendi çabalarıyla çıkarmayı öğrenmişler. Hayat, insanlar için yorucu ve mücadelelerle doluymuş ama insanlar yine de yaşamaktan mutluymuşlar.

Zaman geçmiş, mevsimler birbirini izlemiş ve insanlar karınca sürüsü gibi çoğalmışlar. Dağlara, ovalara, deniz ve nehir kıyılarına yayılmışlar. Aralarında hiçbir kavga ve çekişme yokmuş, çünkü hepsi de aynı Tanrı’nın çocukları olduklarını biliyorlarmış. Derken birgün büyük bir deprem olmuş ve yeryüzünü oluşturan kara parçaları birbirinden ayrılmış. Bir zamanlar aynı Tanrı’nın çocukları olduğunu bilen insanlar, uzak kara parçalarında kalan insan kardeşlerini görmeye görmeye onlarla kardeş olduklarını unutmuşlar. Sonuçta aralarında artık denizler ve okyanuslar varmış ve bu engelleri aşıp yeniden birleşmek zormuş.

Yüzyıllar geçmiş ve nesiller değişmiş. Her kara parçasında farklı farklı diller gelişmiş. Konuşmayı ve kendini ifade etmeyi öğrenen insanlar; resmi, müziği, çamura şekil vermeyi ve hatta akıllarına gelen tüm düşünceleri ve birikimlerini yazıya geçirmeyi öğrenmişler. Bu birikimler birbirine eklene eklene birbirinden kopan kıtaların her birinde zengin kültürler ortaya çıkmış.

Tanrı, yeryüzüne şöyle bir bakmış ve insanların ne kadar çok yol aldıklarını görmüş. Gördüklerinden hoşnut olmuş. Bir zamanlar toprağı ekip biçmeyi bile bilmeyen insanoğlunun yarattığı envai çeşitli dillere, yazılara, kültürlere, müziklere ve yaşam biçimlerine bakarak yeryüzünde yaşayan evlatlarıyla gurur duymuş. Tanrı’nın üzüntü duyduğu tek nokta: Evlatlarının farklı farklı kıtalarda birbirlerinden kopuk ve habersiz yaşıyor olmalarıymış. Tanrı, bu sorunu çözmeye karar vermiş ve insanlar uzun zaman önce ayrıldıkları kardeşleriyle yeniden tanış olsunlar diye kıtalar arasında ışıktan köprüler kurmuş. Uzun zaman boyunca birbirlerinden bağımsız olarak yaratılan kültürleriyle birbirlerini daha da besleyeceklerini ve güzelleştireceklerini ummuş.

İnsanlar birbirleriyle yeniden tanış olmuşlar ama artık arada eski kardeşlik yokmuş. Birbirlerinin dillerinden anlamıyorlar ve aynı Tanrı’nın çocukları olduklarını artık anımsamıyorlarmış. İnsanların bazıları gerçeği yeniden keşfetmişler ve farklılıklarının aslında güzel birşey olduğunu ancak bunun aynı Tanrı’nın çocukları oldukları gerçeğini değiştirmediğini görmüşler. İşte bu insanlar, gerçeği gören gözlere sahiplermiş ve başkalarına da ışık vererek gerçeği yaymışlar.

Ancak insanların hepsi bir değilmiş; kiminin gönül gözü sonuna kadar açıkken, bazılarının ki kalın perdelerle kapalıymış. Perdelerini ışığa açmayı reddeden insanlar birbirleriyle savaşmışlar ve kan dökülmüş. Etrafı acı çeken insanların sesleri sarmış. Tanrı, evlatlarına üzüntüyle bakmış ve gözünden bir damla yaş düşmüş...

Perdelerini açamayan insanların sesi çok çıkıyormuş ama diğerlerinin gücü daha fazlaymış çünkü onlar ışıkla donanmış varlıklarmış... Işığın gücüyle donanmış o insanlar, nereye karanlık çökerse oraya gidiyor ve gerçeği yayıyorlarmış.

Tanrı, gülen gözlerle ışığın çocuklarına bakmış ve her yere ulaşan elleriyle onların saçlarını okşamış. Tanrı’nın, ışığın gücüyle çevrelenmiş evlatları ürpermişler ve O’nun sonsuzluktan gelen sevgi dolu sesine kulak vermişler: “Sizler umudu yeniden yeryüzüne yayacaksınız ve insanlara aynı Tanrı’nın çocukları olduklarını anımsatacaksınız. Bundan böyle size sonsuz ışığın habercileri denilecek”.

Blog Resim: http://www.message-of-god.com/GodsMessage-1.gif


 
Toplam blog
: 130
: 5076
Kayıt tarihi
: 08.08.06
 
 

Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümü mezunuyum. Şu anda Marmara Üniversitesi ..