- Kategori
- Spor
Az kalsın el Fatih-a okuyacaktık!

Vatan, Millet, Sakarya...nidalarıyla gittiğimiz maçların sondan ikincisini izledik bu akşam. Sisle kaplı sahada tedirgin ve gergin bir şekilde başladığımız maçta bir de 13. dakikada Erik Hagen'den golü yiyince, "el Fatiha" okumaya başladım. Yazacaklarım şekillendi kafamda. "Kendi takımında bile oynamayan Emre Aşık'ın ne işi var, böyle kritik bir maçta?" Yine ilk kez milli maça çıkan İbrahim Kaş. Hani sakatlanan oyuncuya sevinilmez, ama tüm Türkiye iyi ki İbrahim Kaş sakatlanıp, zorunlu değişiklik yapıldı, diyecek...bundan eminim.
Küçük dev adamdı sanki Gökhan Gönül. Karşısındaki dev gibi adamlara hiç yenilmedi, ezilmedi. İkinci golün pasını da attı. Böylece Türk Milli Takımı gerçek anlamda genç ve yetenekli bir oyuncu kazandı. En çok aferini aldı Gökhan, Rıdvan Dilmen ve maçı anlatan spikerden. Hani Semih de biraz etkili olsaydı, Fenerli damarım tutacak, övünüp duracaktım. Olsun yine Mehmet Aurelio orta sahanın siyah incisi oldu, bir de kaleden gol çıkardı. Volkan önce tutuk başladı, ama sonra kendine geldi. Servet fazla hata yapmadı. Ona da aferin! (Hak geçmesin!) Hakan Balta çok verimli değildi.
Bayern Münih'te fırtınalar estiren Hamit Altıntop farkedilir derecede yavaştı, ne şutu yerini buldu ne de pası. Üzgün ve süzgün olduğumuz, umutlarımızın azaldığı bir anda 13' teki rakamlar yer değiştirdi ve 31. dakikada Emre'nin uzaktan harika golü geldi. Ondan sonra da Norveç takımı dağıldı bir süre. Zaten uzun taçlar ve hava topları dışında çok etkili değillerdi.
İkinci yarıda tam da Nihat iyi oynamıyor, çıksa bari derken golünü attı. Dakika 60 ve daha uzun bir süre var, dedim. Benim fazla ümidim yoktu. Sonra takım biraz hızlandı. Emre günündeydi. Arda çok olmasa da iyiydi. En azından topu ayakta tutup vakit kazandırdı. Tuncay'ımız adalı prensimiz yeni saç modeliyle son 5 dakikada girdi oyuna, topla çok buluşamadı. Denizlisporlu Yusuf Şimşek çok iyiydi, ilk kez ve az oynamasına rağmen. (Yaşlandıkça forma giriyor Yusuf.)
Alman hakem Markus Merk artık bizden biri oldu. O da birkaç kez aferin aldı. Semih düşünce dedim ki, bak burada bile Fenerli oyuncu diye, bizim penaltıyı vermiyorlar. Semih, düşerken inandırıcı düş biraz!
Fatih Hoca maç sonunda çok temkinliydi, eli-kolu çok oynamadı. Önceki maçlardaki gibi. Sakinleştirici mi aldı ne ya da ders aldı kötü sonuçlardan. Siz onun "ders almam" demesine bakmayın, almaz mı hiç, bu maçın kadrosunda Fenerbahçe'den çok oyuncu alması kanıtı işte!
Henüz herşey bitmiş değil. 21 puanla 2. sıradayız. Bosna-Hersek maçı öncesi avantaj ve moral kazandık sadece.
Genel anlamda üstün oynadı bizim oyuncular. Tribünlerde bile 90 dakika "Türkiye, Türkiye! " sesleri bastırdı onların sesini, haa bir de "yuhhhh!" sesleri. Belki de taraftarlar maçın kaderini değiştirdi, sindirdi rakip oyuncuları. (Şaka tabii ki.)
Çarşamba günü oynanacak maçta Milli Takım'ımıza başarılar diliyorum. Artık buraya kadar geldikten sonra 2008 Avrupa Şampiyonası'na gidemezseniz, yazık olur. Haydi çocuklar kaçırdığınız puanları unutun, şimdi TARİH yazın!
Hepinize iyi geceler, iyi hafta sonları dilerim!
http://www.hurriyet.com.tr/anasayfa/