- Kategori
- Aile
BABAMA...
İyi adamdı benim babam. Yufka yürekliydi. Çok belli edemezdi ama çok severdi sevdiklerini. Bir de iyilik yapmayı... Kimseye kıyamaz, elinin yetiştiği herkesin sorununu, sıkıntısını çözmeye çalışırdı. Kiminin evine erzak götürür, kiminin çocuğuna harçlık verir, kiminin ödeyemediği bir borcunu, kendi cebindeki son parayla öderdi.
Aslında, 18 yaşıma ayak basana kadar çok iletişimimiz olamadı babamla. Ancak o zaman dertleşip konuşur olmuş, baba-oğul olmayı başarmaya başlamıştık.Ben yirmi ikimdeyken, rahatsızlandı babam...Kulağının arkasında çıkan bir şişliğin geçmek bilmemesiyle birlikte, hastane hastane gezmeye başladı.Ve bir Aralık akşamı o kötü hastalığın adını duyduğumuzda hepimiz yıkıldık : Kanser...
Adı bile yetiyordu bu illetin, insanın korku ve ümitsizliğe sürüklenmesi için. Yine de, zor olsa da mücadele etmeye karar verdik bu illetle.
Derken, hayatın yokluk ile sınadığı kişilerden olunca, babamı öylece bırakıp bin kilometre ötede çalışmaya başlamak zorunda kaldım...Akımı, yüreğimi onun yanında bırakarak. Çok uğraştım dönebilmek için. Nihayetinde iki yıl sonra geçici görevlendirmeyle dönebildim yanına. Döndüğümde durumu kötüye gitmeye başlamıştı. Yine de yaklaşık 9 ay kendini idare etti.O dokuz aylık süre zarfında daha çok sohbet ettim onunla.Onu sevdiğimi daha çok söyledim.Daha çok sevdim,sarıldım,öptüm onu.
Çok sevdiği, kızı gibi gördüğü bir kişiyle onun vesilesiyle tanışmış oldum;sevmiş bulundum,elinden tuttum.O da bundan haberdar oldu.Çok da mutlu... Derken, tam da o günlerde iyice kötüleşti durumu.Ondan sonrasını anlatmaya ne kelimem yetiyor,ne yüreğim kaldırıyor. Öyle çok acı çekti ki...Benim o koskoca dağım,koca çınarım eridi, kırk kilo kaldı.Gözümüzün önünde oldu ve biz hiçbir şey yapamadık.Tam iki ay hiç dışarı çıkmadan hastane odalarında kaldı. Ne o gözümün içine bakıp "Ben iyileşecek miyim ? " diye soruşları gidiyor gözümün önünden, ne de çektiği çileler.
Çekmeyenin asla anlayamayacağı günler,haftalar,aylar yaşadık...Ve buz gibi bir Aralık sabahı bir doktor arayıp 'Kaybettik' dedi... Sonrası karanlık, sonrası hiç dolmayacak bir boşluk.Son kez o aylarını geçirdiği odadan içeri girdim,yüzünü öptüm,babam dedim döktüğüm gözyaşlarının eşliğinde...Babam...Daha yapacak çok şeyimiz vardı seninle. Daha bana kız isteyecektik.Düğünümde karşılıklı oynayacaktık seninle. Torununu kucağına alacaktın daha...Öyle zamansız, öyle erken oldu ki gidişin...Ben şimdi sensiz bir şeyler ile mücadele etmeye çalışıyorum, böylesi çok daha zor... Senin kızın gibi sevdiğin o dünyalar tatlısı kızı şu an canımdan çok seviyorum. Senin annemi ne kadar çok, nasıl güzel sevdiğini biliyorum ve aynı öyle seviyorum.
Hayat bizi yine yoklukla terbiye ediyor. O sebepten, kavuşabilir miyiz bilmem ama bil ki kavuşamasak da değeri çok büyük benim gözümde. Gözün arkada kalmasın... Umarım olduğun yerde mutlusundur...Hiç geçmeyecek özleminle, seni çok seviyorum...