Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Bağımsızlık ve tarafsızlık

Bağımsızlık ve tarafsızlık
 

Bu mahkeme ve hakimleri "bağımsız" değil; "tarafsız" olmalıdırlar...


Ergenekon davası başladığından beri yargının bağımsızlığı konusu tartışılmaya başalandı. Son zamanlarda buna bir de yargının tarafsızlığı konusu eklendi.

Ben hukukçu değilim ama, bu konuya yani "bağımsızlık" ve "tarafsızlık" konusuna bir şekilde katılmak istedim... Bloğuma bir soru ile başlıyorum.

BAĞIMSIZLIK, TARAFSIZLIK ANLAMINA GELİR Mİ?

Sizler ne düşünürsünüz bilmem ama, ben "bağımsızlık, tarafsızlık anlamına gelmez" diyorum.

Bağımsızlık, adı üstünde "bağımsız olmak ve bağımsız davranmak"tır... Bağımsızlık, zaman ve zemin şartlarına ve de mevcut koşullara göre bağımsız davranabilmek anlamına da gelir... Bağımsızlık, yeri ve zamanı geldiğinde taraf seçme özgürlüğünü de içerir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, gördüğümüz ya da görmek istediğimiz ya da bize gösterilmek istendiği ölçüde bağımsız bir devlettir... Ama siyasi anlamda, bağımsızlığının bir gereği olarak; doğu yerine batıyı seçmiş ve başta NATO olmak üzere çeşitli uluslararası siyasi ve askeri birlikteliklere imza atmıştır... Yani bağımsız olmasına rağmen, bazı durumlarda siyasi çıkarları gereği uluslararası siyasi birlikteliklere katılmış ve uluslararası bazı hukuk kuralları altına imza atmıştır.

Bağımsız Türkiye, ekonomide de, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlarla iş yapmakta, zaman zaman da onların önermeleri bazan da sıkıştırmaları ile ekonomisine yön vermektedir... Ama sorulduğunda ya da sorulmasa da, göğsümüzü gere gere Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olmasıyla övünmekteyiz...

Ben bağımsızım; istediğim takımı tutar, istediğim dini seçer, istediğim siyasi partiyi oy verir, mevcut yasalara ve genel ahlaki teammüllere uymak koşulu ile kimseyi rahatsız etmeden istediğim şekilde yaşarım...

Bağımsızlıkta hürlük, özgürlük, özerklik, müstakillik vardır... Görüldüğü gibi "bağımsızlık" kavramı ve anlamı geniştir ve yoruma açıktır... Taraf tutma özgürlüğü de bağımsızlık kavrami ve anlamı içinde yer bulabilir...

Ama, tarafsızlık öyle mi?

Tarafsızlık, bağımsızlığa göre daha kısıtlayıcı ve anlam olarak da daha köşelidir.... Hiçbir düşünceyi, inancı, felsefeyi, ideolojiyi, siyasi partiyi tutmama ve yansız olma durumudur...

Özetle şunu demek istiyorum: "Bağımsızlık", "tarafsızlık""a göre daha geniş kapsamlıdır; içinde, bağımsızlığın kavram ve anlam genişliğinden kaynaklanan "taraf seçme ve taraf tutma" özgürlüğü de vardır.

Mahkemeler bağımsızdır; hiçbir etki altında kalmadan muhakeme ederler ve karar verirler... Ama mahkemede birbirinden farklı davranan üç farklı hukuk adamı vardır... "Hakim", bağımsız; "avukat" ve "savcı" taraflıdır... Bir bağımsız karşısında iki taraflı hukuk adamı... Hakim'in "bağımsız" olması yerine "tarafsız" olması daha iyi değil mi? Hakim, suçlu yanlısı avukatı, mağdur yanlısı savcıyı dinleyerek tarafsız bir şekilde kararını vermelidir... Zaten hakimin "vicdani kanaati" de, bağımsızlığı ile uyuşmayan bir durumdur bence...

Sonuç:

Hakem, tarafsız...; Cumhurbaşkanı, tarafsız...; Meclis Başkanı, tarafsız oluyor da; hiçbir siyasi partiye mensup olmayan milletvekili neden tarafsız olmuyor da bağımsız oluyor...

Bunun nedeni yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi, bağımsızlıkla tarafsızlık arasındaki kavram ve anlam farkından kaynaklanmaktadır... Yani, o milletvekili bugün bağımsızdır ama yarın başka bir partiye geçerek bağımlı hale gelebilir... Yani, yine yukarıda değindiğim gibi bağımsızlığının gereği olan "taraf seçme özgürlüğü"nü kullanır.

Bu durumda, özelde hakim ve mahkeme; genelde de yargı, bağımsız olma yerine tarafsız olsa nasıl olur? Acaba, yargının tarafsızlığı, işlevinde ya da devletin diğer kurumlarıyla olan ilişkilerinde bir aksaklığa bir zedelenmeye neden olur mu?

Buna da, bence "0lmaz" derim.

Konuyu biraz daha açalım... Yasama, yürütme ve yargı gücünün bağımsız olduğu söylenir... Bence bunların bağımsızlığı, birbirlerine göredir. Yani görevleriyle ilgili işlerinde birbirlerini etkilemezler; ama kendi başlarına göre bağımsızlıkları olmamalıdır.

Örneğin, Cumhurbaşkanı'nın yasama, yürütme ve yargı konusundaki görevleri düşününülünce, bağımsızlığı değil, tarafsızlığı çok daha önemlidir. Zaten bunun için de, "Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlığı" konusunda tam bir fikir birliği vardır.

Meclis Başkanı da tarafsızdır; hangi siyasi partiden gelmiş olursa olsun...(bunda da fikir birliği var)

Bir siyasi parti lideri önce taraftır; ama iktidara geldiğinde hükümet başkanıdır, icracıdır... Görev alanı içine bütün ülke girer ve bütün ülke halkı için taraf gözetmeden görev yapmak zorundadır... Mecliste konuşurken, yalnızca kendi partisinin üyelerine hitap etmez; tüm Meclis üyeleri onun muhatabadır.

Yürütme'nin başı Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri tarafsız(değillerse öyle olmak zorundalar),

Yasama'nın başı Meclis Başkanı tarafsız... O zaman,

Yargı da, neden tarafsız olmasın?

Bu kuvvetler, tarafsızlığını yitirirse ne olur? O zaman da bunları hizaya getirecek "Tarafsız(bağımsız değil) Anayasa Mahkemesi" vardır.

Son sözüm: Bağımsızlık, taraf olmaya meyillidir; bu nedenle, "yasama", "yürütme" ve "yargı" tarafsız olmalıdır.

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..