- Kategori
- Blog
Bağlaç - yazar bağı var mı?
Temel arkadaşı Dursun' la meyhaneye gider ve kafaları çekmeye başlarlar. Meret şişede durduğu gibi durmuyor, kafa iyi olunca Temel, Dursun'a sorar:
- Ola dursun de bakayim; bir bir daha kaç eder?
Dursun bir müddet düşünür ve cevap verir
- İki eder.
Cevabı alan Temel belinden silahı çıkarır ve Dursun'u vurur. (Aslında tam burada TSK'nın bakanlarımıza verdiği silahları eleştirebilirdik.) Karakolda komiser Temel'e sorar:
-Arkadaşını niçin vurdun?
Temel kendine yakışan cevabı verir:
- Çok şey biluyidi.
Niçin bu fıkrayla girdim söze? Çok şey biliyorsam vurulmayı hak ettim, onun için! Ünlü şair "Yahya Kemal" şiirine uygun kelimeyi bulmak için, şiirlerini yıllarca cebinde gezdirirmiş. "Ahmet Haşim" hayatı boyunca sadece iki şiir kitabı yayınlamış. Yahya kemal bir şiirini yıllarca cebinde taşımaktansa; sayıca fazla ama "Sessiz Gemi, Mehlika Sultan" ayarında olmayan şiirler yazsa daha mı iyi olurdu. İşin kötüsü bizler bu şiirlerden alıntı yaparken çok fazla yanlış yapıyoruz. Yazılarımızı kaleme-klavyeye alırken "Yazım Klavuzu" kullanma gereği duymuyoruz. Elimizin altında internet gibi çok kolay ulaşabileceğimiz bir nimet varken bile, ondan faydalanmıyoruz. Üstelik yazımız yayına alınmadan önce gerekli hatırlatma, editör ya da yöneticilerden geldiği halde.
Yazarlarımızın affına sığınarak; Milliyet Blog sitesinin ilk sayfasında tesadüfen okuduğum yazılarda ayrı yazılması gereken "de-da" bağlacının bitişik yazıldığını gördüm. Kendimizi yazar olarak tanıtmayı beceriyoruz. Kimse kusura bakmasın "bağlaç" ve "hal ekini" ayıramayanlar kendilerini yazar olarak tanıtarak, yazarlarımıza haksızlık etmiyorlar mı? Çok yazmak, blog dalyalarını kutlamak marifet değil. Çok tıklanıp, çok yorum almak da değil. Marifet ne kadar yazdığımızla değil, nasıl yazdığımızla belli olur. Varsın az okunsun ama kaliteli olsun.
Çok şey biliyorsam vurulmayı hakettim.
Ayrıca olumsuz eleştirileri de kabullenmek bir erdemdir. Yazar ve okuyucularımıza saygıyla...