Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Nisan '07

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Bahar ile Kardelen

Bahar ile Kardelen
 

Bahar gelmiş Mezopotamya'ya. Allı morlu yanaklarıyla nazlı Mezopotamya'ya bahar gelmiş. Kimse konuşmasın, düşünmesin, yürümesin. Kimse düşmesin, kimse üşümesin. Mezopotamya kış uykusundan uyandı. Baharı bekler dururdu; ve nihayet nevrozun habercisi buyurdu. Bir mola verin hayatınıza. Savaşa, savaşmaya; kine, nefrete bir ara verin. Bir başka ömür geçirin bu bahar Mezopotamya’da. Sevmeleri bile değiştirin. Bir başka sevin! Yalnız Mezopotamya'yı sevin; Kardelen’i, Nevroz’u sevin. Bu kardelen, bu topraklar, bu memleket senin. Savaşı da barışı da senin eserin.

Kimine yar, kimine mezar... Sırtında milyonlarca ayak var; kimi yolcu, kimi yerli, kimi yabancı. Ama bilinir ki bir başkadır bu topraklarda doğmak. Bir başkadır burda anne olmak; baba, dayı, amca olmak. Bir başka sever Mezopotamya'da kızlar. Bir başkadır burdaki yiğidin tarağı, aynası. Bir başkadır bebelerin fanilası.

Bir başka diyar olur Mezopotamya, o vakit bir başka coğrafya. Allanır, pullanır, yeni gelinler gibi süslenir. O apak duvağını kaldırır bu vakit. Bir başka salınır etekleri.

Ona misafir olan bahar da yeni doğmuş çocuklar gibidir; diyar diyar gezer de bir bu diyarda nefes alır; uzun uzadıya soluklanır. Bir tek burda mola verir; sevdiği, sevdalısı burdaymış gibi. Bir başka nefes toprağa can verir gibi.

Bahar : Selamlar olsun nazlı gelin. Selamlar olsun yiğidlerin yurdu. Selamlar olsun Cilonun, Zagrosun anası. Selamlar olsun... Şiirlerle, şarkılarla geldim sana. Diyar diyar dolandım da geldim; bir seni geçemedim, bir senden geçemedim. Misafirim sana. Bağrında yerin var mı bana

Mezopotamya : Geldin ya! Şimdi bayramdır bana. El değmemiş yüzüm helaldir sana. İçimi senle ısıttım, sensiz her gün haramdır bana. Yürü boylu boyunca şenlensin Cilo, şenlensin Zagros. Berçelan'a haber saldım yoluna çiçekler serer. Berçelan ki kim giderse umuda erer. Berçelan ki kederi, elemi siler.

Bahar :Uğrarım Berçelana, Ciloya; her dağına, çayırı ve yaylana. Gözlerim kapalı geldim; hiç bir diyar ben ben olamadım. Kendimi sende bulur sende yaşarım. Senle can olur canan ararım. Lakin ben bir kervanım; tez gelir tez giderim.

Mezopotamya :Var git yüzünü eteklerime süre süre. Kardelenler saçılsın bedenimden her yere. Kardelenler açılsın bu bedene. Var git umudun, bayramın adı. Var git ırkımın soyadı. Yolunda uğurlar ola.

Bahar yola koyulurken arkasından nazlı, hüzünlü kardelenler şarkı söyler gibi ağlaşır. Ağlaşır da kimseler duymaz, kimselere duyurmaz. Baharı özler durur tüm kış. Bir o gelince çıkmıştır. O gelince vücudu dillenmiş arzı endam etmiştir. Uzun bir kış uykusu yatmış gibi gözleri uyku mahmurluğunda. Yaradan onu nazardan bir başka korur. Sıcacık bakar. Onca soğuğa rağmen sıcacık durur. O da tüm Mezopotamyalılar gibi, ranzada değil yer yatağında uyur.

Kardelen : Bir sen varsın derim. İç çeker boş ağlarım. Ağlarım ağlarım da bilirim beni duymazsın. Beni dinlemez, beni görmezsin. Ben ise sen doğar sen yaşarım. Sen gidince solar, üstüm başım yolarım. Ne olurdu yüzüme gülsen, yüzümü güldürsen? Ne olurdu bir lahza bedenimde dursan?

Bir başka aşktır bu, bir başka sevda. Bir başka sestir, bir başka seda. Lakin yolcudan ümidini keser. Umutsuz bir aşk olduğunu evvelinden bilir. Bilir de aklına Mem u Zin gelir. Bilir, bilir de aklına Ferhat ile Şirin gelir. Başı gene dik, nazlı ama asi duruşuyla, buruk ama umut dolu yüzüyle:

Kardelen : Karvansın bilirim var git yoluna. Sensiz bu diyar bedenime dardır. Cilo, Berçelan, Halepçe sana yardır. Uzaklarda bir yerde başka bir yıldızın vardır. Var git sebebim, var git yoluna. Binlerce kez uğurlar ola.

Ardına bakmadan gider bahar. Bir yerlere, birilerine yetişmek ister sanki. Ardına bakmadan da sever ama; tıpkı kardelene olan sevgisi gibi. Hüzünlüdür giderken. Ama belli etmekten korkar gib; salınarak değil yalın ayak koşar. Yalın ayak koşar; tüm eteklere sürmüştür yüzünü. Yalın ayak koşar; Halepçede bile açmaz gözünü. Giderken sanki kardeleni duymuş gibi mırıldanır:

Bahar : Ağlama melek yüzlüm. Ağlama yalnız çiçeğim. Vakit doldu; buralardan gideceğim. Ne ağlar ne sızlarım. Hiçbir şeye değil tek sana yanarım. Yerdeki yalnız çiçeğim; seni her yerden göreyim diye adını yıldız seçeceğim.

Günler, haftalar aylar geçer. Bahar bir gelir iki gider. Her gelişinde kardelenler bir açılır pir açılır. Her gelişinde aşkların, güzelliğin, barışın mevsimi olur. Her gelişinde bayram olur Mezopotamya.

Mezopotamya aşkların kadim toprağı. Aşkların olduğu kadar savaşların, savaşanların, ezilen ve ezenlerin coğrafyası. Herkes sevgi dolu olsa Mezopotamya'ya. Herkes sevdalı olsa taşına, toprağına; dağına, ırmağına. Barut sinmese nefes yollarına. Ana dilim gibi yasaklı değil herkese açık olsa.

Bir mola verin hayatınıza; savaşa, kine, nefrete bir ara verin. Bir başka ömür geçirin bu bahar Mezopotamya'da. Sevmeleri bile değiştirin. Bir başka sevin! Yalnız Mezopotamya'yı sevin. Kardeleni, Nevrozu sevin; bu kardelen, bu topraklar, bu memleket senin. Savaşı da barışı da senin eserin. Burada garipler yatar. Burada yiğidler cirit atar. Sevmelerin zamanıdır. Mezopotamya ömrünüze bereket katsın. Mezopotamya: her daim bize vatansın.

 
Toplam blog
: 19
: 772
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

İstanbul'da oturuyorum. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu iktisadi ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara