Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '07

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Papatya aşkı...

Papatya aşkı...
 

Kır çiçeklerini severim ben. En çok da papatyaları. Her bahar kendiliğinden ortaya çıkan papatyaları… Biliyor musunuz, baharın müjdecisi olan papatyalar, kuruyup geçmeye başladıklarında da yazın bittiğinin habercisi olurlarmış. Ne acı değil mi? Yaz hiç bitmesin o zaman.

Çoğuları gibi bana da masumiyeti ve saflığı hatırlatır papatyalar… Batı kültüründe çocuk masumiyetini simgelerlermiş hatta. Basit ve iddiasızdırlar. Daha dost gelirler, daha samimi. O ihtişamlı buketlerle sunulan kırmızı güllerden daha çok heyecanladırırlar beni. İçimi daha çok ısıtırlar, bambaşkadır onlarla olan diyaloğum. Her defasında gözlerim dolar, duygulanırım, çoğu zaman sevinçten dilim dolanır…Sanırım en umutsuz anımda bile bana ilaç gibi gelen başka bir şey yoktur yeryüzünde. Hemen yüzümde bir gülümseme belirir, sarılasım gelir onlara çocuklar gibi, heyecanlanırım, konuşamam, o anın tadını en güzel nasıl geçirebilirim diye düşünürüm…

Papatyalar topraktayken kokmazlarmış, kokuları ancak koparılıp öldükten sonar ortaya çıkarmış. Bu yüzden de ölümün en güzel kokusu olarak adlandırılırlarmış…Ölüm doğada hiçbir canlıya yakışmıyor işte. Papatyalara bile…Ne olurdu ki, canlıyken de koksalardı…

Çiçek dalında güzeldir derler ya, yapamıyorum işte. Toplamadan duramıyorum, bencilce hem de. Hepsi benim olsun dercesine, kendimi kaybetmişçesine kıskanırım, kimselerle paylaşmak istemem, cimrileşirim, elimde olsa gördüğüm her papatyayı toplayıp masama, odama, aklınıza gelebilecek heryere koymak isterim, adım attığım, kafamı çevirdiğim her yerde olsun isterim, görmek isterim…Bir çocuğun oyuncağını paylaşmak istememesi gibi ben de papatyaları paylaşmak istemem kimseyle. Dünyanın bütün çiçeklerini alsınlar, sadece papatyalar kalsın bana.

Hiç ‘seviyor’ , ‘sevmiyor’ diye fala bakmadım papatyalarla. Yapraklarını teker teker koparmaya kıyamadığımdandır belki de. Yaprak kaybına uğramamışlarsa eğer, yaprak sayısı her zaman tek olurmuş papatyalarda. Bu yüzden ‘seviyor’ diye başlanan fallar hep mutlu sonla bitermiş.

Sabah ofisime doğru yürürken yol kenarlarındaki yeşilliklere takıldı gözüm uykulu bir halde. Sabah güneşinin çok vurmadığı bir yerde güneşi bekleyen papatyaları gördüm. Birkaç saat içinde güneşle dans edip yapraklarını açacaklardı. Bugün günüm güzel geçecekti biliyorum. Kızacaksınız belki, öğlen vakti birkaçını toplasam da masama koysam diye düşünmedim değil…Bir de ofise gider gitmez fırsat bulduğum ilk anda yazıya dökmeyi… Bir çiçeğe bu kadar anlam yüklenir mi diyorsanız, cevabım evet olur. Hem de hiç düşünmeden. Umarım siz de hayatınızda başkaları için küçük, değersiz gibi görünen, kendi içinizde anlamlı, sizi mutlu eden, yüzünüzü güldüren detaylar barındırıyorsunuzdur. Papatyalar gibi…

 
Toplam blog
: 18
: 1208
Kayıt tarihi
: 03.02.07
 
 

''Artık 28'imdeyim, büyümüş mühendis olmuşum, ama hala çocuk kalmış yüreğim. Her gün biraz daha b..