Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '06

 
Kategori
Futbol
 

Bak şu konuşana!..

Bak şu konuşana!..
 

Türk futbolunun duayeni Sayın Adnan Polat gene bir takım açıklamalar yapmış. Gerçi alıştı artık Türk futbol kamuoyu Sayın Polat’ın periyodik hale gelen Kadıköy mağlubiyetlerinden sonra açıklama yapmasına ama, ben gene de kendisine biraz hatırlatmalarda bulunmak istedim.

Tarih 22 Mart 2006, Yer Ali Sami Yen Stadı. Türkiye Fortis Kupası çeyrek final ikinci karşılaşması. Ali Sami Yen stadındaki su yağmurunu görenler dolu yağıyor zanneder. Ama öyle pozisyona göre tansiyona göre falan değil. Maç oynanırken dahi Fenerbahçeli futbolcuların üstüne pet bardak yağıyor. Ali Sami Yen'de yağmur deyip olaya biraz da mizah katan futbol yorumcuları bunların fazla abartılmamasından yana o zamanlar.

Gelgelelim yanda gördüğünüz resimde top toplayıcı çocuk top toplamaktaki maharetini BORU toplamakta da göstermek zorunda kalıyor. Galatasaray’ın centilmen ve sportmen oyuncusu da çocuğa eliyle koluyla acele etmesini öğütlüyor.

Acaba bu BORU oraya nasıl gelmiş Sayın Polat. Belki gözünüzden kaçmıştır ya da hafızanızdan çıkmıştır. Ama bildiğiniz BORU olduğuna emin olabilirsiniz. Duruma Hasan da Şaşmış olacak ki, seyircisine "ABARTMAYIN BEYLER" diye el koymuş.

O gün o sahada yaşananları taraflı tarafsız herkes dehşet içinde izlemiş ve tanıdığım Galatasaraylı dostlarım bile işin çivisinin çıktığından bahsetmişti. Zaten hiç bir kritere bir türlü uydurulmayan ya da uydurulamayan bir stad, ofsayt kamerası bile yerleştirilemeyen bir stad.

Peki bu maçtan sonra ne oldu. Onu hatırlıyor mu acaba Sayın Adnan Polat. Hatırlamıyorsa ben hatırlatayım. Bir maç seyircisiz oynama cezası aldı.

O Boru herhangi bir futbolcuya isabet etseydi neler olurdu demeyeceğim, sadece merak ettiğim o borunun içeri girdiğinden Sayın Polat’ın haberi var mıydı acaba?

Yanlış hatırlamıyorsam o günlerde henüz yönetime girmemişti. Ama Galatasaray camiasında şöyle bir söylenti çıkmıştı. Yapılanlar organize bir hareketti, başkan adaylarından Yiğit Şardan yaptırmıştı yaşananları diye konuşuluyordu.

Sonuçta o maçta yaşananları hepimiz izledik. Çoğumuz dehşetle, sinirle. Hatta bu maçtan sonra oynanacak ilk maçın lig maçı olması her iki takımın da şampiyonluk mücadelesi yapıyor olması ve maçın Kadiköy'de oynanacak olması dolayısıyla da tansiyonu yüksek olacağından Fenerbahçe cephesinde "intikam nasıl alınacak. daha ne kadar tırmanacak tribün terörü?" diye ciddi endişeler taşıyordu herkes.

Korkulan oldu mu o maçta? Bizzat tribündeydim. Zaten cezayı Fenerbahçeli oyuncular sahada kesmişlerdi. 6-0'lık maçta dahi Galatasaray bu kadar ezilmemişti. 3 tane direkten dönen top, onlarca gol pozisyonu ve 4 tane gol. Belki de en tarihi skorlardan biri çıkacaktı o maçta. Ama o maçın sonunda da klasikleşmiş bir Galatasaray Yöneticisi demeci düşmüştü gündeme "Cüneyt Çakır maçı katletmiş, Aziz Yıldırım Canaydın’ın yüzüne bakmamış..." Cüneyt Çakır nasıl katlettiyse o kadar gol pozisyonu ve 3 tane direkten dönen top ve ayrıca 4 gol oldu. Böyle bir oyunu hakeme bağlamak ne kadar mantıklı onu bilemem ama Canaydın’a selam vermeyen Aziz Yıldırım sayesinde bunlar olduysa o maçta Aziz Beyi tebrik etmek lazım. Fenerbahçe'nin iç saha galibiyetleri demek ki Aziz başkanın selamına bakıyor.

Boruların cirit attığı Sami Yen savaşından sonra oynanan Kadıköy derbisinde futbol ve mükemmel bir seyirci topluluğu vardı. Kısaca beklenen olmamıştı. Sonra malum olayların geliştiği sezonda, şampiyonluk yarışı yaptığı rakibine iki kez yenilen Galatasaray şampiyon olmuştu. Galatasaray’da şampiyonluğun tek mimarı tüm camia tarafından Adnan Polat olarak ilan ediliyordu. Hem de alenen basın karşısında. Ne bir futbolcudan, ne teknik direktörden bahseden kimse yoktu. Varsa yoksa Adnan Polat. Bir de taraftarlar kendi aralarında Ulusoy’un katkısını da görmezden gelmiyorlardı.

Böyle bir sezonun ardından başlayan yeni sezon ve yaşananlar çok taze olduğu için hatırlatmaya fazla gerek yok. Ancak Fenerbahçe-Galatasaray maçı arifesinde yaşananlara herkesin dikkat etmesini tavsiye ederim. Star TV’de Serhat Ulueren’in yaptığı bana göre Türk Futbol Medyasında kara bir leke olarak kalacak düzmece program ne hikmetse bu maçın arifesine denk geliyor. Serhat Ulueren kim?… Çok kısa bir ipucu vereceğim sizlere. Serhat Ulueren’in Ultraslan kökenini tamamen bir tarafa bırakıyorum ancak şu bilinmesi gereken bir şeydir ki, eşi Sayın Polat’ın fabrikalarından bir tanesinde geçen sene çalışmaya başladı. "Ne var canım bunda?" dediğinizi gayet iyi biliyorum. Bence de ne var bunda da, ne hikmetse aynı dönemde Star TV‘de TELEGOL ÖZEL programı yapılıyor ve Adnan Polat garip bir proje ile milyonlar karşısına çıkıyor. Galatasaray sanki hayır kurumuymuş gibi bağış kampanyası düzenleniyor. Televizyonda yüzbin dolarlar havada uçuşuyor. "Ne için?", "Galatasaray’ın kurtuluşu için". Adnan Polat’ın vasfı ne? O dönemde hiçbir vasfı olmadığı gibi para da onun şahsi hesabında toplanıyor. İşin bu kısmını herkes es geçiyor. Milyonların aç yaşadığı bu ülkede. Binlerce çocuğun lösemi tedavisi için sıra ve para beklediği bu ülkede. Daha sayamayacağım onlarca yardım bekleyen kitlelerin olduğu bu ülkede. Hem de zamanında devletten bile gani gani yardımlar almış bu camia için toplanıyor bu para. Ve borç kapatmak için.

Serhat Ulueren’in Fenerbahçe-Galatasaray maçı arifesinde düzmece kayıtlarla Fenerbahçe aleyhine geçen hafta yaptığı programın amacını artık kestirebiliyorsunuz sanırım. Acarkent Starbucks çalışanlarına gidin sorun, son iki hafta Serhat Uluerenle Cihan Oskay denen adam bu mekanda kaç kez buluşup hararetli hararetli ne çalışmalar yapmışlar. Ya da birileri bu arkadaşlara iftira mı atıyor acaba?

Tabi ki amaç ortaya bir haber çıkarmak, ya da habercilik değil. Tek amaç yaklaşan derbi öncesi Fenerbahçe taraftarının gerginliğini arttırmak ve derbide taşkınlık yapmasını sağlamak. Bir de bunlara futbolculara verilen provakasyon öğütlerini de eklerseniz senaryonun nasıl futbol dışı olduğunu görmek hiç de zor değil. Sabri’nin, Hasan Şaş’ın, Ümit Karan’ın seyirciyi tahrik etmek adına yaptıklarına bizzat tribünde şahit oldum.

Adnan Polat Mondragon'un kulaklarının duymamasından bahsetti. Olay ikinci yarının başında oldu. İyi de Mondragon iki golü de ilk yarı da yedi. Bence bundan sonra her maçtan önce soyunma odasında Mondragonun kulağının dibinde maytap patlatsınlar bari… Offf ya bazen yazdıklarımdan bile iğrenir hale geliyorum. Ama maalesef geldiğimiz nokta bu. Bir futbolsever olarak benim de hoşuma gitmedi dün gece yaşananlar. Ben de isyan ettim. Hele hele 2-0 önde giden bir maçta "kalecinin dibine maytap atmanın kime ne faydası olabilir?" diye saatlerce düşündüm. Ancak tribünde gördüğüm tek bir duygu vardı. Bir hafta boyunca yapılan medyatik saldırının gerdiği insanın sinirsel ruh hali. Bir oranda başarılı olmuştu plan. Ancak bildiğim tek bir şey var ki, Saracoğlu'nda yukarıdaki BORU yoktu. Hatta pet bardak atanlarla kavga eden sağduyulu taraftar grupları vardı, bunları protesto eden bir çoğunluk vardı.

Şimdi Adnan Polat’a tavsiyem dönsün bir geçen seneye ve o maçı bir hatırlasın ya da istesin LİG TV’den kayıtları ve izlesin o maçı. Sonra bir daha demeç versin ve bir daha desin. "FENERBAHÇE’nin sahası en az 5 maç kapatılmalı" diye.

Medyaya ve Federasyona bu kadar sırtınızı dayarsanız geldiğiniz nokta bu olur. Avrupa’da koskoca bir fiyasko. Hem de Şampiyonlar Ligi'nin sizin tabirinizle en zayıf gruplarından birinde. Türkiyede liderin 7 puan arkasında. Hocası ayrı telden çalan, başkanı ayrı telden çalan, başkanın adamları ayrı telden çalan bir Galatasaray.

Maalesef ektiğinizi biçiyorsunuz.

 
Toplam blog
: 85
: 1006
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1971 yılında Ankara'da doğdum. İzmir'de yaşıyorum. En büyük tutkum FutBol. Ve tabi ki Fut-Bol da bil..