Bakmayınız öyle, üretiniz!

Bu yazımda sizlere iştirak ettirmek istediğim istediğim konu ülkemizin SESSİZ SÖMÜRÜLÜŞÜ.

Ama konuya giriş yapmadan önce sizlere belirtmek istediğim önemli nokta olan asıl gayemin tamamen sosyoloji üzerine olup hiçbir siyasi amaç gütmememesidir.

Daha önceki yazımda ise girişimi yaparken zaman yükselenlerin devridir dediğimi hatırlatmak isterim. Şimdi de bu sözüme bu zamandan sonra ayrı bir şekilde belirgin kılmak istediğimm nokta ise bizler yani GENÇ NESİLLER!

Sosyoloji aslında toplumdaki insanların yaşayış biçimlerini inceleyen bilim dalıdır. Peki toplumu oluşturan AİLE!

Aile ,sırf ülkemizin değil bütün gelmiş geçmiş en önemli uygarlıkların, beyliklerin, devletlerin hatta dünyanın kaderini belirleyen unsurdur.

Gelgelelim bizim davamıza elbette iyi eğitim-öğretim görmemiş insanların çocuklarının kültür-sanat, tarih, siyaset önemli konular üzerinde müthiş boşluklarla birey çaresiz kalıyor.

Çok uzak bir tarihe gitmemize gerek yok.

29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı. 

Savaştan alnı ak gönlü pek olan milletimizin cami önüne bırakılmış bebekten farkı neydi?

O değerli kardeşlerimiz analarımız dedelerimiz o dar zamanda Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğiyle tüm dünya devletlerine kafa tutmuşlardır.

Peki yükselen nesil şu an uçurumun kenarından alçalıyor diyebilmem hatta diyebilmemiz UTANÇ VERİCİ olsa gerek!

Aslında bu yazımı özetlemek istemiyorum şu anki alçalan neslin(!) vaziyeti bu değildir gözler görülen. İkinci bölüm olarak bu konu başlığını tekrar kaleme alacağım.

SAĞLICAKLA KALIN!

-Oğuz Yıldız-