Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Balık hafızalı olmak!

Geçmişte yaşadığımız tecrübelerimiz geleceğimizi aydınlatır, bize yol gösterir. Geçmişi unuttuğumuz takdirde aynı hataları tekrar tekrar yaşarız. Bireyler gibi toplumların da hafızaları vardır. Özal, 70'li yılların bir daha yaşanmaması için bir konuşmasında; "İnsan hafızası acı olayları unutmaya meyyal yaratılmıştır" demişti. Gerçekten de Özal haklı çıkmıştı. 90'lı yıllarla beraber Türkiye, 70'li yılların liderleriyle yeniden felakete sürüklenmişti.

Son günlerde yaşadığımız olaylar ve yazılan yazılar gösteriyor ki, bazıları için durum hiç değişmemiş. Daha dün yaşananlar hiç yaşanmamış gibi, kendi siyasi eğilimlerine göre olaylardan sonuçlar çıkarıyorlar ve yorum yapıyorlar. 6-7 sene gibi çok kısa bir süre önce yaşanmış olayları unutmayan toplum karşısında ne kadar saçmaladıklarını ve komik duruma düştüklerini ya anlamıyorlar ya da toplumu saf yerine koyuyorlar!

Seçimden daha yeni çıkmış bir iktidar partisi hakkında kapatma davası açılması her ülkede belirsizliğe ve siyasi istikrarsızlığa sebep olur. Bu olumsuz etkiler, zaten çalkantıların yaşandığı Türkiye gibi gelişmekte ya da geri kalmış ülkelerde çok daha fazla olur.

AKP hakkında kapatma davası haftanın son günü mesai saatinden sonra açıldı. Uzmanlar Pazartesinin "Kara Pazartesi" olabileceği yorumlarında bulunurlarken gerçekten Pazartesi piyasalarda sert düşüş, peşinden Salı günü bir toparlanma yaşandı.

Bu gelişme üzerine bazıları; "Bakın işte, iktidar partisini kapatmak hiç de felaket değilmiş. Yaşanan düşüşler de dış piyasalardan kaynaklı. AKP' ye açılan kapatma davasının hiç etkisi olmadı" dediler.

Bu söylenenler kısmen doğruydu. Etkisi olmuştu ama sınırlı seviyede kalmıştı. Bir yıkım yaşanmamıştı.

Geçmişte yaşadıklarımızı hatırladığımızda onların bu sözlerinde, aslında tüm siyasi mantalitelerini yerle bir eden, onları yalancı çıkaran gerçekler saklıydı.

Sıcağı sıcağına yakın geçmişimizde neler yaşanmıştı acaba;

-28 Şubat süreci peşinden, Baykal'ın CHP'sinin desteğiyle kurulan Yılmaz Azınlık hükümeti sırasında, Baykal bir gün olumlu konuşurdu piyasalar tavan olurdu, bir gün olumsuz konuşurdu piyasalar dibe vururdu. Baykal hükümetle kedi fareyle oynar gibi oynardı!

-19 Şubat 2001 Pazartesi günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında cumhurbaşkanı ile başbakan arasında Anayasa kitapçığı gitmiş gelmiş ve bu olayı başbakan açıklar açıklamaz piyasalar Çarşamba gününe kadar tatile sokulmuştu. Çarşamba günü piyasaların açılmasıyla da "Kara Çarşamba" yaşanmıştı. Borsa çökmüş, döviz ikiye katlamış, gecelik faizler %7500'e fırlamıştı.

-Yine bu olaydan bir sene sonra, Ecevit'in sağlık sorunları yaşamasıyla piyasalar dalgalanmaya başlamıştı. Adeta Ecevit'in sağlığı barometre olmuştu. Başbakanlık katından aşağı inebilecek mi, sağ salim otomobiline binebilecek mi? Merdivenlerde en ufak bir sendelemesi bile piyasaları dibe çakıyordu.

Geçmişte piyasalar neden bu kadar hassastı acaba? En kötü ihtimalle hükümet bozulur, ülke hükümetsiz kalmayacağına göre yeni bir hükümet kurulurdu.

Demek ki ekonomi o kadar zayıf, o kada pamuk ipliğiyle bağlıydı ki en ufak bir siyasi çalkantıda deprem gibi sarsılıyordu. Tek başına iktidar olan bir partiye kapatma davası açılması bunlarla kıyaslanmayacak kadar büyük siyasi sonuçları olan bir olaydır. Parti kapatıldığında yaşanacaklar tam bir belirsizliktir. Görünürde hükümetin alternatifi de yoktur.

Ve AKP'ye kapatma davası açılmasının piyasalarda hiç etkisi olmadığını söyleyenler aslında neyi itiraf ediyorlardı biliyor musunuz;

Yerden yere vurdukları, bu gitsin de kim gelirse gelsin, Türkiye'yi mahfetti, bundan kötü iktidar olamaz dedikleri AKP iktidarı gerçekte Türkiye'yi, 2002'den bugüne düzlüğe çıkarmayı başarmış, ekonomiyi sağlam temeller üzerinde oturtmuş ve istikrarı sağlamış diyorlar. Ekonomi kırılganlıktan kurtulmuş, şok dalgalara, dış etkilere karşı dayanıklı hale gelmiş. Olabilecek en büyük siyasi çalkantı iktidar partisinin kapatılması bile ekonomiyi etkileyemiyor artık. Farkında olmadan bunları demiş oluyorlar.

(Ben bu görüşte değilim tabii; hükümet artık eskisi gibi icraatlarını yapamaz. Bono faizlerinde olabilecek 1 puanlık bir artışın bile maliyeti büyük olacaktır. Dengeler yeniden bozulabilir. Ayrıca kapatma kararının çıkacağı henüz satın alınmış değil.)

Balıkları bilirsiniz; hafızaları çok zayıftır. Zokayı yutar, şans eseri solungaçlarından bir parça kopar ya da ağzı yırtılır ve zokadan kurtulur. Beş dakika geçmeden aynı zokaya yeniden takılır ama bu sefer kurtulamaz.

Balık hafızalı olmak ya da toplumun balık hafızalı olduğunu sanmak! Ne kadar bayağı bir vasıf ve ne kadar onur kırıcı bir duygu!

Her iki halde de mukadder bir hezimet yaşamak ne büyük bir hayal kırıklığı!
 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..