Balkondan esen Demokrasi Rüzgarları

Sonunda 12 Haziran Genel Seçimleri bütün skandallarıyla, kavgasıyla, gürültüsüyle sona erdi. AKP resmi olmayan oy oranlarına göre %49.9 ile 3. kez tek başına iktidar oldu. Peki; Türkiye haritasına bakıldığında 67 ilde hakim olan ve 2 kişiden 1'inin oyunu almayı başaran Başbakan bu sonuçlardan memnun mu? Her şeyden önemlisi eczacılar, doktorlar, çiftçiler, biz öğrenciler, halkımız bundan memnun mu? 

Her zaman sert ve can alıcı söylemleriyle gündeme gelen, gerek hitap tarzı gerek kitleye hükmedişiyle örnek teşkil eden Sn. Erdoğan balkon konuşmasında bu kez ılımlı mesajlar vermeyi tercih etti. Seçim meydanlarında kendisine edilen hakaretleri, hatta Kılıçdaroğlu'nun seçim öncesi bir mitinginde Başbakan'a '...ananı...' deyip de arkasından topluluğa 'Devamını da siz getirin' sözlerini bile sineye çekti. 'Yaşanan her şey miting meydanlarında kaldı.' diyerek kendisinin de kırıcı sözleri için tüm siyasilerden af diledi. Bir başka sözünü de gerçekten isabetli ve samimi buldum. 'Bugün hesaplaşma değil helalleşme günüdür.' 

Ayrıca balkondaki izlenimlerimden biri de AKP'nin muhafazakar politikalarını hayata geçirme düşüncesini kamçılar cinstendi. Özellikle '12 Haziran Demokrasi Bayramı kutlu ve ''mübarek'' olsun.' cümlesi... Bunun yanında her zamanki gibi 'Allah yar ve yardımcımız olsun' , 'Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.' gibi islami kesimi mest eden cümlelerinden de vazgeçmedi. Ama hepsi bir yana, yeni anayasa için gerekli sayıyı bulamaması hatta referandum için yeterli olacak 330 milletvekili sayısının altında kalması da balkondan esen hafif bir yaz rüzgarı misali yüzümüzde tebessüme yol açtı. Başbakan da bunun farkındalığıyla; yeni bir anayasa için muhalefet partileriyle, sivil toplum örgütleriyle, sözü geçen akademisyenlerle, herkesle görüş alış-verişi içinde olacağını belirtti. 

CHP cephesine gelince... Seçim sonuçlandıktan sonra çoğunluğun ortak düşüncesi; CHP yine hedeflerine ulaşamadı, %30'u bulamadı, AKP'ye 'dur' diyemedi tarzında iken Kılıçdaroğlu çıktı ve tüm kitlesinin yüzüne su serpti. 6 ayda 3.5 milyon oydaş kazandıklarını söyleyince ben de bir durup düşündüm. Bu gerçekten hafife alınacak bir rakam değil. Milletvekili sayısında da gözle görülür bir artış mevcut. Bunları kombine bir halde düşündüğünüzde 4 yıl sonraki seçimde CHP'nin çıtayı çok daha yükseltebileceği ihtimalini göz önüne getirirsiniz. Daha önceki yazımda CHP'nin Kılıçdaroğlu'yla birlikte değişen çehresinden bahsetmiştim. Görüldüğü üzere; bu değişim sandığa da gayet olumlu yansıdı. Türkiye'nin dikta yapısından çıkarak demokratikleşme sürecinde Kılıçdaroğlu'nun payının büyük olacağı kanaatindeyim. 

Bağımsız adayların artması, meclise giren kadın milletvekili sayısındaki artış, MHP'nin onca kaset skandalına rağmen yine dimdik ayakta duruşu, AKP'nin sandalye sayısındaki azalma gibi sonuçlar da işin içine girince, AKP'ye az da olsa bir 'dur' diyebilme şansımızın doğduğunu görebiliriz. Tek isteğim; Erdoğan'ın da dediği gibi 12 Haziran bir Demokrasi Bayramı olsun ve bundan sonraki süreçte oluşan hükümette tüm milletimizin hakları en iyi şekilde savunulsun. AKP hükümetini uyguladığı seçim stratejilerinden ve aldığı sonuçtan dolayı tebrik ediyorum ve Kılıçdaroğlu'nun da başarısının devamını diliyorum. Balkondan esen demokrasi rüzgarlarının hepimizin yuvasını, ocağını serinletmesi, rahat bir nefes aldırması dileğiyle...
a