- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Peki ya Ekonomi?

TL
Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi, BDP'nin meclise gitmeme kararı, bağımsızlardan salvolar, demokrasiye vurulan hançer vs. vs. Şu sıralar yazılı veya sözlü basınla haşır neşir olduğunuz her anda bu haberlerle karşılaşmanız olası. Ama biraz kabak tadı vermeye başladı bu siyaset. Tehlike çanları çalan cari açığımız arka planda flu bir görüntü haline geldi. Birilerinin ekonomimizin de üstüne düşüldüğünü göstermesi gerekiyor.
Türkiye'nin cari işlemler hesabındaki açık 2010 yılının bu dönemiyle kıyaslandığında %113 civarı bir artışla 29 milyar 642 milyon dolar olmuş. Kimin ne haberi var değil mi? Şimdi çoğumuz bu rakamları görüp, basit şaşkınlık ifadeleri vererek beyin hücrelerimizin ücra bir köşesine sıkıştıracağız. Bu yüzden rakamsal anlatımlar yerine çoğunluğun anlayabileceği sade bir dil tercih edilmeli. İnsanların ekonomiye ilgi duyma eğilimleri arttırılmalı. Herkes anne karnında ekonomist ünvanı kazanmıyor sonuçta..
Cari açığın nedenleri ve tehlikesi nedir? diyerek başlayalım. Net sonucu şüphesiz; ekonomik durgunluktur. Bunun yanında; işsizlik ve yoksulluk yaratması da yüksek ihtimaldir. Açığın arttığı her geçen ay ithalatın ihracata olan baskınlığı da artar. Yerli üreticinin imkanlarının kısıtlı olması ve uluslararası ticarete açılma konusunda yeterli ekonomik güçlerinin olmaması, ithal malların daha kaliteli ve daha marjinal olduğu anlayışı, lider olunabilecek sektörlere devletin 'Yürü ya kulum' diyememesi ve daha maddeler halinde sıralanabilecek binbir türlü neden bulunabilir.
Türkiye'nin Ödemeler Dengesi'ndeki konumu nedir? Türkiye; kuruluşundan bu yana ekonominin gelişim süreci izlendiğinde sürekli cari açık veren bir ülke olmuştur. Karar birimlerinin uğraşları, açığı kapatmak değil aza indirgemek doğrultusundadır. Değişen dünya ve kapitalizm rüzgarının etkisiyle dış ticaretin, beraberinde de ithalatın önemi büyük oranda artmıştır. Fakat; bana göre ithalatın fazlalık olduğu her ülkenin dışa bağımlılığı da o derecede artıyordur.
Peki ya ülkelerin ayakta durmasını sağlayan temel yapı taşı olan bu hususta bizim ülkemiz nasıl ekonomi adamları yetiştirmiş? İdeolojileri bir kenara bırakıp tarafsız yorum yapalım. İlk akla gelen isim; Necmettin Erbakan... Tam bir ekonomi uzmanı... Araştırmalarını hep bu yönde yapan ve ekonomimize hala bile ışık tutan projelere imza atan rahmetle andığımız siyasetçimiz... İlk bakışta Erbakan'ı neden bu kadar övüyor diyebilirsiniz. Ama bakın, herşey ortada...
Erbakan, İTÜ'de Türkiye'nin yüzde yüz yerli ilk motorunu yapmış. Duydunuz mu hiç? 1956'da da bu ilk yerli motoru seri halde üretecek olan Gümüş Motor A.Ş.'yi kurmuş. Yerli üretimin sıkıntılı olduğu bu günlerde geçmişten feyz alınmaması ne kadar acı değil mi?
Devam edelim... Ağır sanayi hareketini başlatan da O'dur. Bu bağlamda; ağır harp sanayi fabrikaları, büyük madencilik tesisleri, ulaştırma tesisleri, zaruri ihtiyaçlara yönelik sanayi kuruluşları gibi 200 fabrika kurulumunu içeren bir program hazırladı. Hala yerimizde saymamız ne ilginç değil mi?
Denk bütçe için büyük adımlar attı... Rant ekonomisinin önüne engel koyarak halktan alınan vergilerin milyonların ezilmesi veya fakirleşmesine neden olmaması için yoğun uğraş verdi. (KİT) Kamu İktisadi Teşekkülerinden elde edilen karlarla oluşan rant havuzunu özel bankalardan kamu bankalarına aktararak 'Kamu Ortak Hesabı' adıyla kuruttu. Bugün çeşitli 'KANAL'lardan rant elde etmek için birbirlerini yiyenler bizler değil miyiz?
Bunun yanında dünyanın en iyi ekonomistleri arasına giren profesörlerimiz, Meclisin güçlü siması Mehmet Şimşek, kriz döneminde ekonomiyi düzelten ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'na başkan seçilen Kemal Derviş gibi bir çok üstadımız da mevcut. Hatta meclisteki milletvekillerimizin çoğunluğunun da iktisat mezunu olması başka bir husus..
İşte tüm bu verilere rağmen ekonomik sorunların başta belirttiğim gibi flu görüntüsüyle perde arkasında kalmasına göz yummamak lazım. Demokratikleşme süreci, kürt sorunu, Akp hükümeti eleştirileri falan derken uyuyoruz, uyutuluyoruz. Klişe bilgilerin dışında ekonominin arka bahçesine de hakim olan bilinçli bir kitlenin yetişmesi için elimizden geleni yapalım. Siyaset herkesin jokeri ama bu konuda da bir sözümüz olsun diyorum. Lafınızı esirgememek için elinizde buruşturup sağa sola savurduğunuz o paranın; dengeleri nasıl değiştirdiğinin farkına varın...